Deniz, gözlerime düşen bir rüya,
Sonsuz mavilikte kaybolmuş,
Dalga sesleriyle yankılanır içim,
Kumdan kaleler, yıkılan hayaller…
Bir zamanlar gençlik,
Bir şehir gördüm yokuşlara kurulmuş,
Her köşesinde bir ikbal sevdası,
Her yol ayrımında bir sır satıcısı,
Ve her dostlukta bir niyet kuyusu.
Sözde aşk arayan, özde menfaat peşinde,
Gözlerin bir ateş, içimde yanar,
Kahrımın sebebi, tatlı bir fırtına, dilber.
Hasretin bir ok, saplanır derin,
Bir gülüşünle sararım tüm yarayı, dilber.
Bir gün düşlerinle gelirken yüreğime,
Bir sabah güneşi, yavaşça doğar dağların ardında,
Altın parıltılarla süslerken kıvrımlı yolları,
Yürürken ben, toprakla konuşan ayaklarım,
Dinlerim rüzgarın fısıldadığı eski masalları.
Gözlerim, çiçek açmış baharın renk cümbüşüne dalar,
Sen benim,
kabuk tutmamış yaramsın,
merhemi gecikmiş,
adına şiir yazılsa kanayan,
Bana kol kanat olup uçmayı, öğretecekti,
Kanatlarımı kırdı, düşen hayallerimle kaldım.
Bir zamanlar gökyüzü, ellerimde süzülen bir masaldı,
Şimdi, yerle gök arasında kaybolan bir umut kaldı.
Yelkenlerim rüzgarla yarışırken,
I.
Dalgalar dans ederken kıyılarda,
Zamanın rüzgarı sarar her yanımı.
Kır çiçekleri açar solgun bahçelerde,
Ruhumun derinliklerine dokunur sesi.
Bir hücre kadar dar bana bu dünya,
gökyüzü bir avuç ışık,
duvarlar yorgun, çatlaklarında soğuk bir sır var.
İçimde bitmeyen bir yangın,
adını bilmediğim yıldızlara yanıp sönen,
her gece düşer aklıma,
Sen olsaydın, rüzgâr bile daha nazik eserdi,
Bir yaprak bile usulca düşerdi toprağa...
Toprak bu kadar susmaz,
Güneş kendini gölgeye vurmazdı.
Seninle geçen her an bir yabancı
Adın, bir yelken gibi aklımda savruluyor
Rüzgarlar, denizlerin derinliğini unutmuş
Beni, yalnızca senin sessizliğinle buluyorum.
Yıldızlar kayarken gökyüzünde,
Sonsuz bir bekleyiş içinde adını seslendiriyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!