tren garında...
Kaç yıl bekledim seni
İçindeki dağları yıkıpta
Yolcu edemedin kendini...
Yaz Bana, Olur mu?
Bir ses ver gittiğin yerden, olur mu?
Çok özletme kendini,
Çok bekletme…
Ara sıra yaz bana, olur mu?
Bilirmisin sevdiğim;
baktıkça o güzel gözlerine,
kaç kır çiçeğinin kokusu doldu içime,
kaç kez ruhunun o serin pınarlarında yıkandı bu yürek
Oysa,
Oysa;gökyüzünde ay son dördünde
Kızılca Kıyılar
Gökyüzü ateşini yakmış, kızılca,
Kırmızı bir sır gibi süzülüyor zamanın üstüne.
Gelincikler açıyor içinde sen,
Ve içimde fırtınalar dans ediyor,
Yalnızlığın Uzun Hikâyesi
Daha ilk günümde başladı tek başınalık,
koskoca evren aklıma sığdı da bir sığamadım.
Bulutlar gibi aktım da bir an yağamadım,
ömrüm gitti geceden sabaha doğamadım.
Benim Kadınım
Sensiz geçen her an, gecem nefessiz,
Dünya dönmez, zaman susar sessiz.
Kalbim düşer dipsiz kuyulara,
Arar seni her dua, her satıra.
Ben sana gel diyorum…
Gel, insanları boşverelim.
Göçmen kuşlar gibi bir akşamüstü
güneşi yükleyip umutlarımıza,
hiç düşünmeden bir trene binelim
Büyük Aşkın Sessizliği
Büyük aşklar vardır,
Hiç dokunulmamış,
Hiç öpüşmemiş,
Hiçbir arzunun dile gelmediği,
Biliyorsun ben…
Ruhumdan akıp gelen şiirlere sarıp sarmaladım seni.
Biliyorsun, hâlâ eskisi gibiyim;
Biraz yorgun…
Biraz sarhoş…
Ve bazen kendi kendime konuşurken
Yokluğun Kıyısında
Devşirirken hatıralar kendi kendince,
ve sen sevdiğim…
yağmurların ıslattığı yollardan gelip geçerken,
yüreğin üşürken bir kalabalığın ortasında,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!