Osman Demircan Şiirleri - Şair Osman Dem ...

Osman Demircan

Şahittir gözlerim seni beklemelere.
Gel diye ağladığımda gözlerimdesin.
Şahittir ellerim sensizliğine.
Elimi uzattığımda gurbetlerdesin.

Başımı dizime yasladığımda,

Devamını Oku
Osman Demircan

Allah’ım yok et beni yok et beni yok et beni
Dilemem ne cennetini ne de cehennemini
Görmemeliyim güzelliğe iyiliğe dair bir şey
Ne var ne yoksa ver sefil insanlara hepsini

Güller solarken benim de her yerim sararır

Devamını Oku
Osman Demircan

Türkiye'yi yayığa benzetirim. Çalkaladıkça, sarstıkça yağı ortaya çıkar. Türkiye'yi yemek isteyenler de önce onu yayık gibi sallarlar; ardından yağını alıp ekmeklerine sürerler. Bu yüzden Türkiye'nin sarsıntıları hiç bitmez. Ya türban meselesi ya Kürt meselesi ya sağ sol meselesi Türkiye'yi sarsar. Sonra bardak bardak ayran içen avam yağlan bal yiyen hası ağzı açık izler. Bilmez ki bu yayığın suyu nerden gelir? Düşünmez ki kendisi ayran içerken bazıları yağdan nasıl kıl çeker.
Bazı saf insanlar memleket bir tavadır; biz de o tavanın balıklarıyız der de bir türlü tavayı yağlayanları görmez. O kadar zekidirler ki balıklar gibi hep aynı tuzağa düşerler. Sazan gibi yakalanırlar. Bildik bilmedik her konuya balıklama atlayıp bir anda kendilerini tezgahta bulurlar. Buna rağmen kendilerini kahraman sanırlar ve ne kadar ucuza gittiklerini görmezler. Düşünmezler ki yayık her zaman çalkalanacaktır ve elde edilen yağdan nice sazanlar pişmeye devam edecektir.
Türkiye'deki sorunlar bitmez. Çalkala yavrum çalkala misali bu memleket daha çok çalkanacaktır. Birileri de bu memleketin yağını yemeye devam edecektir.
Türkiye'de bir anda 35 milyar dolar nereye gitti sizce? Cevabını vereyim mi size? Çalkala babam çalkala. 'Silifke'nin yoğurdu kız seni kimler doğurdu. Seni doğuran ana bal ile mi yoğurdu.' deyip o yoğurttan yağ ve kaymak elde edenlere gitti. Yani bu memleketin kaymağını yiyenlere gitti.
Siz de ne yapın: Önce elinizi bir güzel yıkayın. Sonra avucunuzu yalayın. Olsun bu yine kul hakkı yemekten iyidir. Kimsenin ekmeğine de yağ SÜRMEYİN.

Devamını Oku
Osman Demircan

Öyle bir yürek ki içinde zümrütten cennet taşır.
Parıltısında nurdan ışık en değerli yüze yansır.
Sevgin büyür gözler yaşarır güzelliğin çınarlaşır.
Cennet ağaçlarında adın Allah'la beraber anılır.

Zümrüt yüzlü, çakıl taşının lafzındayım duy beni

Devamını Oku
Osman Demircan

Bir otel odasında şaraplar, şampanyalar
Kadehten dökülen kadın yere akmakta
Bedeni sızmış gecenin merhametsizliğine
Yıldızlar şahit ıstıraplara kör karanlıklara

Kadehler, şampanyalar, tüller, kumaşlar

Devamını Oku
Osman Demircan

Porselen tabaktaki dilimlenmiş muz gibi parlıyordun. O an dilim dilim yemek istedim seni. Dudaklarıma sevinç, dilime tat, ağzıma nefis bir haz olurdun. Ah yiyebilseydim seni hiç çatal kullanmadan. Elimle bir çiftçi açlığıyla mideye indirmek isterdim seni. Ondan sonra gör beni. Koca tarlayı on kişeye bedel kazardım. İçime kuvvet yüreğime kan olurdun. Önce seni koklardım. Burnuma çekerdim güneşin olgunlaştırdığı teninin kokusunu. Hiç muz görmemiş bir dağlı gibi, bir kar adamı gibi bir lokmada yutardım seni. Sonra bir oh çekerdim. Yaşamak ne güzel derdim. Kumsal sıcaklığında bir şarkı tuttururdum. İlk defa kendimi tok hissederdim. Açlığın hiç semtime uğramadığını düşünürdüm. Çünkü senin mahallende naralar atarak gezerdim. Porselen tabaktaki dilimlenmiş muz gibi parlıyordun ve ben o an sade seni yemek isterdim. O porselen tabağı kucağıma alıp boğulurcasına, tıkınırcasına seni içime doldururdum. Kanım olasın diye, canım olasın diye sana doyardım ama sana ayıp olmasın diye hiç geğirmezdim. Porselen tabağı da kırmazdım. Hatta o tabağı yalardım. Senden bir iz kalmasın diye geride. Bütün diğer nimetlerden vazgeçerdim. Sade sen gıdam olurdun, seninle beslenirdim. Sosyete masalarında kadehler tokuşturulurken, içkiler dere gibi akarken, insanlar sarhoş olup balık hafizalarıyla orada burada dans ederken ben porselen tabaktaki dilimlenmiş muz gibi parlayışına hayran hayran bakıyordum. Ben şarap kokularıyla değil senin bir muz gibi kokmanla sarhoş oluyordum. İlk defa bir insan muzdan sarhoş oluyordu yani ben. Beni şarap meclisine rezil ediyordun. Ben her ne zaman başarı sağlasam kendimi muzla ödüllendirirdim. Kendime ye ulan ye derdim. Şimdi biliyor musun sen ak saçlarımın, buruşuk tenimin, neşemin, ümitlerimin karşılığı kazandığım varlıksın....Sen benim için bir ödülsün. İşte bu yüzden yemek istiyorum seni. Çünkü ben ne zaman başarı kazansam hep muz yedim. Bu yüzden işte bu yüzden sırf bu yüzden tadına bakmak isterdim. Ben ne kirazlar gördüm de ne çilekler gördüm de hiçbirine bakmadım. Bu yüzden emin ol hiç aldatmam seni. Onları dudaklarımı ekşite ekşite yedim. Oysa ne zaman muz yesem dudaklarım ballandı. Sana ah sana tatlım demek isterdim. Sıcak iklimlerin meyvesi demek isterdim. Porselen tabaktaki dilimlenmiş muz gibi parlıyordun. Ve ben sana zayıf gözlerle bakıyordum. Az gelişmiş ülkelerde çocuklar ihtiyaçları olan proteini muz yiyerek alırlar. Bak ben az gelişmiş bir ülkenin çocuğuyum, potasyuma, demire, kalsiyuma, fosfora, sodyuma çok ihtiyacım var. Ne olur besle beni. Hadi ye beni de. Korkma incitmem seni. Dudaklarımda eski bir gençlik türküsü korkuyla ıslık arasında sıkışmış. Ben hiç güneş yüzü görmeyen bir hayattan geldim. Ayaklarımdaki nasırlar hala incitir beni. Ey acılara tat veren güzellik. Sen mutluluk rengindesin. Hadi güldür beni. Koşa koşa geldim sana. Tat kat hayatıma. Bu zamana kadar zehir kustum hayatımda. Ölümlü aşklar yaşadım. Yüreğim bir çocuk mezarlığına döndü. Aşk dediğin yürekte tat bırakmalı. Porselen tabaktaki dilimlenmiş muz gibi parlıyordun. İşte seni böyle görünce hayattan tat aldım. Bütün dünyam zifiri karanlıkken, seninle parladı. Işığım oldun. Seninle tattım deniz ülkesinde kral olmayı. Gök yeşil oldu, yer sarı. Bir ılıman iklim doldu ürkek bakışlarıma. Nemli nemli dudaklarımla gülüşüm manalandı ve hayatım anlam kazandı.

Devamını Oku
Osman Demircan

Ölüm ihtiras dolu bir gülüştür yarin dudaklarında.
Her öpüşte süzülen kandır işvedir gece boyunca.

Kendi mezarını süslemesini öğrenmeli her insan
Doya doya yaşamasını bilmeli elinden geldiğince

Devamını Oku
Osman Demircan

Rüzgar sallarken dallarımı sınırsız gökte
Düşüncem göz alabildiğine ağaç ağaçtı.
Düşüncelerimden daha büyük güç vardı.
Kendi doğal eğilimlerim uzayıp giderken

Düşünceden daha güzel güç vardı titrek

Devamını Oku
Osman Demircan

Kapkara bir gece ve bütün yıldızlar üzerinde
Parlak hayalin ve denizin yakamozusun sen
Altın suretinde yüzün ve gümüşten gülüşün
Orkideleri andıran güzelliklerin saflığısın sen

Her şey kahır yine kahır yine kahır yine kahır

Devamını Oku
Osman Demircan

Yağmur yağmış tutkularıma ay çiçekleri akıtmış.
Sen kokulu hayallerim bütün uykularımı kaçırmış.
Beyaz gül goncası tazeliğin karanlığıma takılmış
Kahır rüzgarlarıyla savrulmuş saçların her odaya.

Senli esintiler odamın duvarlarına şiir doldurmuş

Devamını Oku