Her kırıldığımda;
Geriye dönüp hızla koşuyorum…
Sanki ağlayacağım bir Omuz varmış gibi..
Daha bir çok acıyor o zaman kırıklar…
Geriye dönmemin nedeni belki de;
Her şey bu kadar Seni hatırlatırken,
Ne boş bir çabaydı Seni unutmaya çalışmak…
Alışamayacağım biliyorum, bile bile alışmaya çalışıyorum
Yokluğuna…
Yağan yağmur, beni incitirdi en çok,
Annemin eteği de yok artık
Ve ben çok büyüdüm
Saklanamıyorum annemin eteğinin arkasına
Ve yazmaktan korkuyorum artık
Kalemime kurşun olan gözlerinden
Kurşunla başlayan her cümleden kaçıyorum
Kalemim...
O gelecek diye şarkılar söylüyor, çoktan yazmayı bıraktı..
Sana bulutlar biriktirdim, yağmurlara gebe.. Gece...
Islatabilirim şimdi yanaklarımı,
Gözlerim yaşlara gebe...Sonra toprağa düşelim ikimiz..
Ama İki cemre, iki hece...
Çingene fallarından umduğum sendin,
Heyecanla beklediğim,
Esmer dudaklarından bir dua gibi dökülmesini dilemekti
Seni beklemek…
Fal işte,
Tüm şehre yalnızlık yağarken
Vitrinlerin bu kadar süslü olması neyi ifade ediyor?
Yalnızlık hangi geometriye uygun ölçüldü?
Şu ışıldayan yazılar ya da süsler
Ya da Noel hangi yüreğin karanlığını aydınlatacak?
Geceden kalma küllerim,
Gülen yüzüme aldanmayın.
O ateşin samanı tutuşturması gibi
Ateşe verdi, savurdu küllerimi dört yana.
Ömrü harcamak dedikleri bu olsa gerek.
Ben bir Çingene’yim..
Göçebe yüreklerde..
Ne zaman evi’m bilsem bir yüreği,
Hep sokakta kaldım sonunda..
Her El’e dokunuşumda fal ile,
Gün bile kararıyor Sensizlikten..
Günler Gece'ye dönüyor...
Geceler Kara'ya..
Uzaklardaki ışıklar uzağa..
Oysa hep dönmeni bekledim..
Sen Ben’deydin..
Çünkü Kimsenin bilmediği bir Yüz’ün vardı Ben’de..
Kimsenin göremediği
Baksa da bilemediği..
Sen Ben/de’sin…
Tüm şiirlerini beğeni ile okuduğum bir şairdir. Şiirlerinde sanki hayatından kesitler var gibi... Kalemin hep yazsın, durmadan yazsın. Sevgiyle kal arkadaşım.