Haykırsa, çığlık atsa içimin sayıklamaları,
Ben sussam, sayıklamalarım konuşsa…
Yer değiştirse organlarım,
Mesela; kalbimin yerine beynim gelse…
Beyinsiz olsam gerekirse,
Yanaklarıma yalama bir hüzün oturmuş,
Sürekli ıslaklık veren gözlerim.
Yanaklarıma yol etmiş,
Gamzeme yer etmiş ve daha çukurlaştıran
Damlayken denizleşen
Bir ıslaklık var yüzümde.
Her yerde Sözlerimi duyacaksın,
Her yerde beni göreceksin.
Ama yanıma yaklaşamayacaksın..
Kokumu duyamayacaksın bir daha,
Duysan da, eskisi gibi olmayacak..
Çünkü karıştım ben..
Biliyorum; bende sana ait bir şey kalmayınca,
Geri geleceksin.
Ait olduğun yere...
Masada unuttuğun çay soğudu
Ellerim de buz tuttu
Çay kaşığı ve çay şekeri gibiydik,
Ben kovalardım, Sen gelirdin,
Sen kovalardın, Ben gelirdim...
En sonunda Sen beni eritirdin..
Biz şah ve mat gibiydik,
Adı sonradan konulan
Yanlış aşkların yolunda ilerliyorduk
Zaman denilen kavram yetersizdi
Birbirimizi kaybedeli zaman hükmünü yitirmiştik
Hatırlamıyorduk kaybolduktan sonrası
Çok mu olmuştu
Beyaz’ımı alıp gitti, Siyahlar Bana kaldı..
Yaslardayım…
Yüreğimin Şifa’sını alıp da gitti..
Hastayım…
Türlü anlamsızlıklardan Anlam Çıkaran Ben’dim..
Vedâ cümleleri Sana kalsın,
Iskaladım içimdeki Seni..
Sarstım, sarmaladım.
Sonra yine sarıldım.
Başka bir kimlik bulsam kendime, başka bir dünyadan
Başka bir ete bürünse bedenim, kurtulsa kemiklerimden
İlk kez gülecek kadar masum bir yüze
İlk kez dokunacak kadar yabancı bir ele sahip olsam
Cahilliğin deli türkülerini sayıklasam
Bugün erken yakaladım Güneş’i,
Gece batırmadan onu.
Tuttum!
İnanmazsanız Kız Kulesi’ne sorun,
O da şahit oldu el ele oluşumuza.
Tüm şiirlerini beğeni ile okuduğum bir şairdir. Şiirlerinde sanki hayatından kesitler var gibi... Kalemin hep yazsın, durmadan yazsın. Sevgiyle kal arkadaşım.