Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • Kathleen Ferrier02.01.2012 - 19:40

    'An Angel at My Table' (1990)

    Jane Campion

  • Sheilla Castro01.01.2012 - 01:52

    Brenda Lee - 'Fly Me To The Moon'

  • maziden biri30.12.2011 - 16:14

    Beniamino Gigl - 'Tenor Legend' (7CD Box Set) (2010)

  • kroyçer sonat28.12.2011 - 20:03

    Sâdık Hidâyet - 'Moğol Gölgesi'

  • neşter27.12.2011 - 19:47

    - Siyah 129 hamlesindeki şu üçgene saldıran cesur hamleden bahsediyorum... Agresif ve beklenmeyen bir hamle... Ardından Üstat ne yaptı dersiniz? Karşı saldırıya geçti... Beyaz 130 hamlesini yaptı... 130 mu? Neden öyle yapar ki? Üstat 27 dakika boyunca düşündükten sonra neden kendi mağlubiyetini hazırlayacak hamleyi planladı?


    (Sleeping Beauty)

  • lady gaga27.12.2011 - 18:19

    'One-Eyed Jacks - A Face Oculta' (1961)

    Marlon Brando

  • Satranç Dünyası27.12.2011 - 18:09

    Guillaume Coustou - 'Diane à la biche'

  • zamanın eli26.12.2011 - 22:31

    'Mehndi'

  • ilham kaynağı olmak26.12.2011 - 22:23

    'The Pillow Book - Tual Bedenler' (1996)

    Peter Greenaway

  • şehir23.12.2011 - 19:08

    ...

    Bu şekilde bir akıl yürütmeyle, onların modern bir icat olan asetik yardımı olmadan nasıl kapağın üzerindeki karmaşık desenleri icra ettiklerini görebilmişti... Batı eğitiminin bir çok güçlü yanları vardı... Fakat aynı zamanda çok önemli zayıflıkları da... Bu zayıflıklar en çok düşünmemiz ve aklımızı kullanmamız gereken zamanlarda ortaya çıkıyordu... Geçmişte insanlar upuzun epik şiirleri akıllarında tutup ezbere okuyabilirken, günümüzde ortalama insan Shakespeare'in bir kaç satırını hatırlamakta bile güçlük çekmektedir... Batı'daki mekanik olarak öğrenmenin modası geçmiş olsa da gelişmekte olan ülkelerde hala bilgiler, bu yolla öğrencilere öğretilmeye çalışılmaktadır...

    Şurası bir gerçek ki, tarihin geçmiş dönemlerinde, öğrenmeyle ilgili, günümüzden çok daha etkin yöntemler kullanılmaktaydı...

    Örneğin Eski Romalılar, hafıza gelişimini 'gözünde canlandırma tekniği'yle birleştirmişlerdir. (Durugörü - İmajinasyon) Bir konuşmacı, karmaşık bir vaaz vermesi gerektiğinde ona kelimeleri düzgün bir şekilde sıralamasını sağlayacak bir ilhama güvenmek yerine düşüncelerini, gözünün önüne tanıdık bir yer, belki bir tiyatro getirerek organize ediyordu... Sonra, konuşacağı konuyu temsil eden düşünce sembollerini tiyatronun çeşitli yerlerine yerleştiriyordu... Konuşmaya sıra geldiğinde ise tiyatro imajını çağırıyor ve mantıksal olarak bu imajın etrafında dolaşırken, düşünce sembollerini hatırlıyor ve dolayısıyla konuşmada her birinin temsil ettiği noktaları yakalayabiliyordu...

    ...