Bu iz 'başarının izi' olabilir. Polisiye bir 'kanıt' olabilir. Ya da, bir 'günahın', bir 'suçun' izi olabilir...
Yani, sizin 'nerede olduğunuz' ya da 'neyin peşinde olduğunuz' önemlidir. Bulunduğunuz yerden, aklınızdaki niyetten 'varacağınız yer' bellidir...
Bugün sizlere konunun 'polisiye' yönü hakkında kimi notlar sunmak istiyorum.
Bilimadamlarının incelemelerinden yararlanan güvenlik güçleri, dünyanın pek çok ülkesinde, takip ettikleri izlerden başarılı sonçlara ulaşıyorlar.
Burada, Vergil'in şu sözünü de anımsamak gerekir: 'Başarıyorlar, çünkü başaracaklarını düşünüyorlar.'
William Shakespeare ise, başarının türlerine değiniyor. Buna, 'olumlu başarı' ve 'olumsuz başarı'diyebiliriz. Shakespeare'ın sözü şu: 'Kimileri günahları ile yükselir, kimileri meziyetleri ile kaybeder.'
Bunun örneklerini ülkemizden de verebiliriz.
BAŞARI BİR 'KISKANÇLIK PARATONERİ' OLABİLİR Mİ?
İlk bakışta, sanki insanlar 'sevapları' ile yükselebilirlermiş gibi düşünülüyor. Oysa, örneğin bir terörist 'işlediği günahları' ile örgütü içinde yükseliyor. Hırsız, daha çok günah işleyip, daha çok çalarsa 'usta hırsız' oluyor.
Meziyetlerin de insanları yükselteceği genel inancına ters bir durum ise şudur. İşinizde çok başarılı olabilirsiniz. Ya da çok zengin bir işadamı olabilirsiniz. Bu durumda, 'Başarınız bir kıskançlık paratoneri' görevi de görebilir. Başarınız bir takım asalakları, teröristleri peşinize takabilir
Yasadışı çalışanlar 'günahları ile yükselecekler' siz ise 'meziyetleriniz ve çalışkanlığınızla kaybedeceksiniz! ..'
Böyle bir şey olabilir mi! ..
Ne yazık ki olabiliyor.
Bunun önüne geçecek kişiler ve kurumlar ise 'meziyetleri ve başarıları ile yükselmesi beklenen' güvenlik mensupları ve kurumlarıdır.
'HER TÜRLÜ TEMAS İZ BIRAKIR'
Polisiye konular kimi zaman roman gibi sürükleyici oluyor.
Bakınız bir Fransız kriminolog (suç bilimci) Edmond Locard, 1910 yılında ne demiş:
'Her türlü temas bir iz bırakır.'
Bu sözlerin 'çağdaş adil bilimin temel taşını oluşturduğu' ifade ediliyor. Bir kitaptan alıntı yapıyorum (Evans, Colin; En Şaşırtıcı 100 Polisiye Olay Nasıl Çözüldü? ; Sabah Kitapları, İstanbul, 1997, s. 243.)
'Fiziksel temas gerektiren herhangi bir suç işlendiği zaman, suçu işleyen kişi, olayın geçtiği yerde ya bir şeyler bırakır, ya da birşeyleri alıp götürür. Geride bıraktıkları saç teli, iplik, taş parçası, toz, deri dokusu, düğme, toprak gibi binlerce farklı nesne olabilir ve bu nedenle suç yerini araştıran görevlilerin çok dikkatli davranması gerekir; gözden kaçan bir kanıtın daha sonra ele geçmesi çoğu zaman olanaksızdır. (...) Çok dikkatli bir arama, ya da bazen suç yerinin tümüyle elektrik süpürgesiyle toplanıp temizlenmesi gerekir. Bulunan örnekler derhal sınıflandırılıp etiketlenir ve analiz için laboratuvara gönderilir.
Uzmanlar, 'Her elementin kendine özgü bir spektrumu olduğunu', yani bir 'ışık tayfı' olduğunu vurguluyorlar. Bir anlamda, bilimadamlarının söylediği, 'hiçbir madde kaybolmaz' teorisi bu.
Düşünebiliyor musunuz, her cisim, her madde, her canlı çıplak gözle görülmeyen bir 'ışık izi' çıkarıyor. Ve bu iz doğada kaybolmuyor. Bilimadamları ile onlardan yardım alan güvenlik güçleri, bu 'ışığın izini' laboratuvar ortamında yakalıyorlar.
Alıntıyı sürdürelim: 'Her elementin kendine özgü bir spektrumu olduğunu ve içinden bir ışık geçirdiği zaman bunun ortaya çıktığını keşfetmişler ve bu spektrumu, spektreskop denilen aygıtla, özümleme çizgileri adı verilen bir dizi koyu renk çizgi haline getirmeyi başarmışlardır.
BİNLERCE YIL ÖNCEKİ DaHİ...
Bir kriminolog olmayan ama çok uzak görüşlü bir devlet adamının -sanırım ciddi bir araştırma sonucu- söylediği şu sözlere kulak verelim:
'Tabiatta, biliniz ki hiçbir şey yok olmaz. Ne bir ses, ne bir söz, ne bir hareket... Yarın bizi saran tabiat unsurları içinde, binlerce ve binlerce sene evvel söylenmiş sözleri, olduğu gibi toplayıp tespit etmek imkanına elbette varılacaktır.'
bu adam kanal 6 dayken bi programinda yine birilerine laf sokuyodu.. garip garip sorularla birilerini got ediyodu ki reklam giriverdi.. geri geldiginde 'ben programimi izinsiz kesen bir kanalda bir dakka durmam' tarzi bir beyanatla ayrilmisti studyodan.. dikkat ettim en ufak bi mimik oynamasi bile olmamisti. sasirmistim epey..
Bir iz peşinde...
Bu iz 'başarının izi' olabilir. Polisiye bir 'kanıt' olabilir. Ya da, bir 'günahın', bir 'suçun' izi olabilir...
Yani, sizin 'nerede olduğunuz' ya da 'neyin peşinde olduğunuz' önemlidir. Bulunduğunuz yerden, aklınızdaki niyetten 'varacağınız yer' bellidir...
Bugün sizlere konunun 'polisiye' yönü hakkında kimi notlar sunmak istiyorum.
Bilimadamlarının incelemelerinden yararlanan güvenlik güçleri, dünyanın pek çok ülkesinde, takip ettikleri izlerden başarılı sonçlara ulaşıyorlar.
Burada, Vergil'in şu sözünü de anımsamak gerekir: 'Başarıyorlar, çünkü başaracaklarını düşünüyorlar.'
William Shakespeare ise, başarının türlerine değiniyor. Buna, 'olumlu başarı' ve 'olumsuz başarı'diyebiliriz. Shakespeare'ın sözü şu: 'Kimileri günahları ile yükselir, kimileri meziyetleri ile kaybeder.'
Bunun örneklerini ülkemizden de verebiliriz.
BAŞARI BİR 'KISKANÇLIK PARATONERİ' OLABİLİR Mİ?
İlk bakışta, sanki insanlar 'sevapları' ile yükselebilirlermiş gibi düşünülüyor. Oysa, örneğin bir terörist 'işlediği günahları' ile örgütü içinde yükseliyor. Hırsız, daha çok günah işleyip, daha çok çalarsa 'usta hırsız' oluyor.
Meziyetlerin de insanları yükselteceği genel inancına ters bir durum ise şudur. İşinizde çok başarılı olabilirsiniz. Ya da çok zengin bir işadamı olabilirsiniz. Bu durumda, 'Başarınız bir kıskançlık paratoneri' görevi de görebilir. Başarınız bir takım asalakları, teröristleri peşinize takabilir
Yasadışı çalışanlar 'günahları ile yükselecekler' siz ise 'meziyetleriniz ve çalışkanlığınızla kaybedeceksiniz! ..'
Böyle bir şey olabilir mi! ..
Ne yazık ki olabiliyor.
Bunun önüne geçecek kişiler ve kurumlar ise 'meziyetleri ve başarıları ile yükselmesi beklenen' güvenlik mensupları ve kurumlarıdır.
'HER TÜRLÜ TEMAS İZ BIRAKIR'
Polisiye konular kimi zaman roman gibi sürükleyici oluyor.
Bakınız bir Fransız kriminolog (suç bilimci) Edmond Locard, 1910 yılında ne demiş:
'Her türlü temas bir iz bırakır.'
Bu sözlerin 'çağdaş adil bilimin temel taşını oluşturduğu' ifade ediliyor. Bir kitaptan alıntı yapıyorum (Evans, Colin; En Şaşırtıcı 100 Polisiye Olay Nasıl Çözüldü? ; Sabah Kitapları, İstanbul, 1997, s. 243.)
'Fiziksel temas gerektiren herhangi bir suç işlendiği zaman, suçu işleyen kişi, olayın geçtiği yerde ya bir şeyler bırakır, ya da birşeyleri alıp götürür. Geride bıraktıkları saç teli, iplik, taş parçası, toz, deri dokusu, düğme, toprak gibi binlerce farklı nesne olabilir ve bu nedenle suç yerini araştıran görevlilerin çok dikkatli davranması gerekir; gözden kaçan bir kanıtın daha sonra ele geçmesi çoğu zaman olanaksızdır. (...) Çok dikkatli bir arama, ya da bazen suç yerinin tümüyle elektrik süpürgesiyle toplanıp temizlenmesi gerekir. Bulunan örnekler derhal sınıflandırılıp etiketlenir ve analiz için laboratuvara gönderilir.
Uzmanlar, 'Her elementin kendine özgü bir spektrumu olduğunu', yani bir 'ışık tayfı' olduğunu vurguluyorlar. Bir anlamda, bilimadamlarının söylediği, 'hiçbir madde kaybolmaz' teorisi bu.
Düşünebiliyor musunuz, her cisim, her madde, her canlı çıplak gözle görülmeyen bir 'ışık izi' çıkarıyor. Ve bu iz doğada kaybolmuyor. Bilimadamları ile onlardan yardım alan güvenlik güçleri, bu 'ışığın izini' laboratuvar ortamında yakalıyorlar.
Alıntıyı sürdürelim: 'Her elementin kendine özgü bir spektrumu olduğunu ve içinden bir ışık geçirdiği zaman bunun ortaya çıktığını keşfetmişler ve bu spektrumu, spektreskop denilen aygıtla, özümleme çizgileri adı verilen bir dizi koyu renk çizgi haline getirmeyi başarmışlardır.
BİNLERCE YIL ÖNCEKİ DaHİ...
Bir kriminolog olmayan ama çok uzak görüşlü bir devlet adamının -sanırım ciddi bir araştırma sonucu- söylediği şu sözlere kulak verelim:
'Tabiatta, biliniz ki hiçbir şey yok olmaz. Ne bir ses, ne bir söz, ne bir hareket... Yarın bizi saran tabiat unsurları içinde, binlerce ve binlerce sene evvel söylenmiş sözleri, olduğu gibi toplayıp tespit etmek imkanına elbette varılacaktır.'
okula girerken: Ya su okulun guzelline bak, Canim okulum, ne kadarda özlemisim, seviyorum ben bu okulu yaa.. (bu kendini kandirmak olsa)
okul cikisi: hadi hadi biran önCe cikalim su alandan, bahce atmosferi bile tedirgin edici ((((:
Yasayabilmek icin buna ihtiyacim Var, uuf cok cikarci oldum (:
cünkü,
Sevilmeye en layik Olansin. (:
seni sevmek, beni mutlu edio.. (:
seni Sevmek Hosuma gidio (:
Allah im Türk halkina Akil Ver.. (:
(:
seviyorum bu adami yaa (:
• tepkileriyle yaran bir adam ayni zamanda..
bu adam kanal 6 dayken bi programinda yine birilerine laf sokuyodu.. garip garip sorularla birilerini got ediyodu ki reklam giriverdi.. geri geldiginde 'ben programimi izinsiz kesen bir kanalda bir dakka durmam' tarzi bir beyanatla ayrilmisti studyodan.. dikkat ettim en ufak bi mimik oynamasi bile olmamisti. sasirmistim epey..
eksisözlukten alintidir..(:
Beyazit Öztürk
cetin ceviz..