evvel görürdüm vechinde bir hal bir nur-ı muşa'şaa bir nur-ı cevval insan değildi san ruh-ı seyyal herbir nazarda bir türlü ikbal her söyleyişte bir tatlı minval bulmuşdu alem zatımda icmal bilmem ne oldu. bilmem ki ahval
eylerse şeytan bir ferdi idlal şekden şekke etmez mi isal
her bir nazarda sevda görürdüm her yerde Hakkı peyda görürdüm nakş-ı cihanı ziba görürdüm meczub değil ben tuba görürdüm maşuk yüzünde mevla görürdüm ah pek tatlı rüya görürdüm bilmem ne oldu bilmem ki ahval.
münzevi: almaz bu hali, idrak-i insan hem abd-i ahkar hem uzv-ı sultan vahdette kesret, müşkil tezat bu
şeyh: kesretde vahdet, hak böyle ya Hu!
aşkıyla fıtrat yeksan mıı bilmem farkıyla hayret bir an mı bilmem bugün devvar bî-can mı bilmem behmûd mu, taş mı, hayvan mı bilmem hassas mı, his mi, vicdan mı bilmem mahluk mu, yoksa sübhan mı bilmem bilmem kimim ben, ey müzlim-i esrar
gözler, o gözler dildar nerde gözler mi olmuş envara perde fecr-i ümidi sanki sipihrde hurşid gezerdi güya yerde valih nigahı şöyle süzer de derman olurdu bin türlü derde bilmem ne oldu. bilmem ki ahval.
enharda yok su, ne oldu derya hiç oldu evsaf söndü, esma hiç oldu alem hiç oldu, mana hiç oldu mecnun gitti, leyla hiç oldu kul oldu azad, hiç oldu hatim oldu akval dava hiç oldu bilmem kimim ben, ey müzlim-i esrar vardır iken yok, yoktur iken var
beşir hocam hakkında sadece bir arkadaşın yazmış olduğuna inanamadım...onun 'var olanı' okumaları,bizlere tefsir etmesi,dili damıtarak yavaş yavaş dimağlarımıza vermesi...ne diyeyim ki daha...hocam Allah uzun ömür versin size..
'Şi're aksettirebilseydin eğer, dinlerdim, Yüz fetih şi'ri, okundukça çelik tellerden. Resme aksettirebilseydin eğer, ömrümce, Ebedi cedleri karşında görürdün, canlı. Gönlüm isterdi ki mazîni dirilten san'at, Sana târîhini her lâhza hayâl ettirsin.'
'eve dönen adam' yahya kemalin ilk şiirlerinden ama o zamanlar bile ne kadar usta imiş...5 sene oldu galiba okuyalı bu şiirini..unutmuşum ama bulup yazdım...
kalu belî olarak da ifadelerde geçer...evet dediler...sen bizim Rabbimizsin...sual: Elesti bi rabbikum? ...ben sizin rabbiniz değil miyim? çerağ-ı elest söndü...ve bizler ehl-i gurbet olarak geldik...eşref-i mahlukat tuğunu takarak...ve sonra esfel-i safiline düştük...ve sonra...'Ben kulumun hüsn-ü zannı üzereyim'
düşünecmize bir hacim ve bir istikamet vermeye çalışıyoruz bu doğrudur...ama söze, suhene veremedik bunu...bir insan hep boş konuşur mu? ve hep çok? bunu yapan biri var...aciz ü hakir ü fakir ben
evvel görürdüm vechinde bir hal
bir nur-ı muşa'şaa bir nur-ı cevval
insan değildi san ruh-ı seyyal
herbir nazarda bir türlü ikbal
her söyleyişte bir tatlı minval
bulmuşdu alem zatımda icmal
bilmem ne oldu. bilmem ki ahval
eylerse şeytan bir ferdi idlal
şekden şekke etmez mi isal
her bir nazarda sevda görürdüm
her yerde Hakkı peyda görürdüm
nakş-ı cihanı ziba görürdüm
meczub değil ben tuba görürdüm
maşuk yüzünde mevla görürdüm
ah pek tatlı rüya görürdüm
bilmem ne oldu bilmem ki ahval.
münzevi:
almaz bu hali, idrak-i insan
hem abd-i ahkar hem uzv-ı sultan
vahdette kesret, müşkil tezat bu
şeyh:
kesretde vahdet, hak böyle ya Hu!
aşkıyla fıtrat yeksan mıı bilmem
farkıyla hayret bir an mı bilmem
bugün devvar bî-can mı bilmem
behmûd mu, taş mı, hayvan mı bilmem
hassas mı, his mi, vicdan mı bilmem
mahluk mu, yoksa sübhan mı bilmem
bilmem kimim ben, ey müzlim-i esrar
...
muvafakat ediyorum
gözler, o gözler dildar nerde
gözler mi olmuş envara perde
fecr-i ümidi sanki sipihrde
hurşid gezerdi güya yerde
valih nigahı şöyle süzer de
derman olurdu bin türlü derde
bilmem ne oldu. bilmem ki ahval.
enharda yok su, ne oldu derya hiç oldu
evsaf söndü, esma hiç oldu
alem hiç oldu, mana hiç oldu
mecnun gitti, leyla hiç oldu
kul oldu azad, hiç oldu
hatim oldu akval dava hiç oldu
bilmem kimim ben, ey müzlim-i esrar
vardır iken yok, yoktur iken var
farîk ve mümeyyiz olma hali...
beşir hocam hakkında sadece bir arkadaşın yazmış olduğuna inanamadım...onun 'var olanı' okumaları,bizlere tefsir etmesi,dili damıtarak yavaş yavaş dimağlarımıza vermesi...ne diyeyim ki daha...hocam Allah uzun ömür versin size..
'Şi're aksettirebilseydin eğer, dinlerdim,
Yüz fetih şi'ri, okundukça çelik tellerden.
Resme aksettirebilseydin eğer, ömrümce,
Ebedi cedleri karşında görürdün, canlı.
Gönlüm isterdi ki mazîni dirilten san'at,
Sana târîhini her lâhza hayâl ettirsin.'
'eve dönen adam' yahya kemalin ilk şiirlerinden ama o zamanlar bile ne kadar usta imiş...5 sene oldu galiba okuyalı bu şiirini..unutmuşum ama bulup yazdım...
rabıta,merbut,revabıt,rapt ü zapt,raptiye...
kalu belî olarak da ifadelerde geçer...evet dediler...sen bizim Rabbimizsin...sual: Elesti bi rabbikum? ...ben sizin rabbiniz değil miyim? çerağ-ı elest söndü...ve bizler ehl-i gurbet olarak geldik...eşref-i mahlukat tuğunu takarak...ve sonra esfel-i safiline düştük...ve sonra...'Ben kulumun hüsn-ü zannı üzereyim'
üç nokta...
üç nokta ne söylerse...
düşünecmize bir hacim ve bir istikamet vermeye çalışıyoruz bu doğrudur...ama söze, suhene veremedik bunu...bir insan hep boş konuşur mu? ve hep çok? bunu yapan biri var...aciz ü hakir ü fakir ben
hoca(m) madem ki okumuyorsun sınav kağıtlarını bize de eziyet çektirme olmaz mı? hakkımıza giriyorsun...belki farkında değilsin...