Pelteleşmiş beyninizde kirden parlayan bir kanepede yan gelip yatan semiz bir uşak gibi
hayal kuran düşüncenizi, kanlı bir yürek parçasıyla tedirgin edeceğim, dalga geçeceğim, geberesiye küstah ve zehir dilli.
Tek bir ak saç yok ruhumda, yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda! Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle yürüyorum - yakışıklı, yirmi iki yaşında.
Çıtkırıldımlar! Kemana yatırırsınız aşkı siz. Kabalar, onu trampete yükler. Fakat, tersyüz edebilir misiniz, kendinizi benim gibi, Öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar!
Çık da gel konuk odasından gel de bir adam tanı, kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı.
Sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla, bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını...
İster misiniz ten kudurtsun beni,
- ve gök gibi, renk değiştirerek ansızın - ister misiniz öylesine yumuşayım, sevecen olayım ki öylesine hani, erkek değil de, pantolonlu bir bulut desinler bu!
İnanmıyorum çiçekli Nice diye bir yerin var olduğuna! Benimle göklere çıkarılacaktır yeniden hastane gibi bayatlamış erkekler, ve atasözleri gibi yıpranmış kadınlar da...
I'm scared So afraid to show I care Will he think me weak If I tremble when I speak
What if There's another one he's thinking of Maybe he's in love I'd feel like a fool Life can be so cruel I don't know what to do I've been there With my heart out in my hand But what you must understand You can't let the chance To love him pass you by
Tell him Tell him that the sun and moon Rise in his eyes Reach out to him And whisper Tender words so soft and sweet Hold him close to feel his heart beat Love will be the gift you give yourself
Touch him With the gentleness you feel inside Your love can't be denied The truth will set you free You'll have what's meant to be All in time you'll see
I love him,then show him Of that much I can be sure (Hold him close to you) I don't think I could endure If I let him walk away When I have so much to say
Tell him Tell him that the sun and moon Rise in his eyes Reach out to him And whisper Tender words so soft and sweet Hold him close to feel his heart beat Love will be the gift you give yourself
Love is light that surely glows In the hearts of those who know It's a steady flame that grows Feed the fire with all the passion you can show Tonight love will assume its place This memory time cannot erase Your faith will lead love where it has to go
Tell him Tell him that the sun and moon Rise in his eyes Reach out to him And whisper Whisper words so soft and sweet Hold him close to feel his heart beat Love will be the gift you give yourself
Tom Wingo (Nick Nolte) 'nun karısı ve annesiyle sorunları mutsuz hayatını oluşturmaktadır. Kızkardeşi Savannah'ın intihar teşebbüs ettiğini duyunca, yanına gider. Kardeşinin psikoloğu Susan Lowenstein (Barbra Streisand) 'la görüşmeye başlar. Seansların bir tanesinde Tom ve Savannah'ın çocukluğunda saklı kalmış korkunç sır ortaya çıkar. Susan da mutsuz bir hayat sürdüğünden, ikisi de hayata dönmek için birbirlerine tutunurlar. Ama...
güzelyalı...karşıyaka...martı sesleri...iyot kokusu...
1995’te henüz 52 yaşındayken lenf bezi kanserinden öldü.
belki şurda küçük bir ağaç yaşıyordur :)))) fix lafıydı rahmetlinin :)))
sting' in muhteşem şarkısı. canlı konser kaydından dinleyin derim.
hayat var.
bile bile lades..
Pantolonlu bulut' tan...
Pelteleşmiş beyninizde
kirden parlayan bir kanepede yan gelip yatan semiz bir uşak gibi
hayal kuran düşüncenizi,
kanlı bir yürek parçasıyla tedirgin edeceğim,
dalga geçeceğim, geberesiye küstah ve zehir dilli.
Tek bir ak saç yok ruhumda,
yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda!
Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle
yürüyorum - yakışıklı,
yirmi iki yaşında.
Çıtkırıldımlar!
Kemana yatırırsınız aşkı siz.
Kabalar, onu trampete yükler.
Fakat, tersyüz edebilir misiniz, kendinizi benim gibi,
Öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar!
Çık da gel konuk odasından
gel de bir adam tanı,
kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı.
Sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla,
bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını...
İster misiniz
ten kudurtsun beni,
- ve gök gibi, renk değiştirerek ansızın -
ister misiniz
öylesine yumuşayım, sevecen olayım ki öylesine
hani, erkek değil de, pantolonlu bir bulut desinler bu!
İnanmıyorum çiçekli Nice diye bir yerin var olduğuna!
Benimle göklere çıkarılacaktır yeniden
hastane gibi bayatlamış erkekler,
ve atasözleri gibi yıpranmış kadınlar da...
Vladimir MAYAKOVSKI
Tell him...
I'm scared
So afraid to show I care
Will he think me weak
If I tremble when I speak
What if
There's another one he's thinking of
Maybe he's in love
I'd feel like a fool
Life can be so cruel
I don't know what to do
I've been there
With my heart out in my hand
But what you must understand
You can't let the chance
To love him pass you by
Tell him
Tell him that the sun and moon
Rise in his eyes
Reach out to him
And whisper
Tender words so soft and sweet
Hold him close to feel his heart beat
Love will be the gift you give yourself
Touch him
With the gentleness you feel inside
Your love can't be denied
The truth will set you free
You'll have what's meant to be
All in time you'll see
I love him,then show him
Of that much I can be sure (Hold him close to you)
I don't think I could endure
If I let him walk away
When I have so much to say
Tell him
Tell him that the sun and moon
Rise in his eyes
Reach out to him
And whisper
Tender words so soft and sweet
Hold him close to feel his heart beat
Love will be the gift you give yourself
Love is light that surely glows
In the hearts of those who know
It's a steady flame that grows
Feed the fire with all the passion you can show
Tonight love will assume its place
This memory time cannot erase
Your faith will lead love where it has to go
Tell him
Tell him that the sun and moon
Rise in his eyes
Reach out to him
And whisper
Whisper words so soft and sweet
Hold him close to feel his heart beat
Love will be the gift you give yourself
Never let him go...
Dalgaların Prensi (The Prince of Tides) - 1991
Barbra Streisand, Nick Nolte
Tom Wingo (Nick Nolte) 'nun karısı ve annesiyle sorunları mutsuz hayatını oluşturmaktadır. Kızkardeşi Savannah'ın intihar teşebbüs ettiğini duyunca, yanına gider. Kardeşinin psikoloğu Susan Lowenstein (Barbra Streisand) 'la görüşmeye başlar. Seansların bir tanesinde Tom ve Savannah'ın çocukluğunda saklı kalmış korkunç sır ortaya çıkar. Susan da mutsuz bir hayat sürdüğünden, ikisi de hayata dönmek için birbirlerine tutunurlar. Ama...
yapmacık. en güzeli elden ve bir çift gülen gözden almak :)