(konuyla bağlantılı olarak bulduğum bir başka mesaj) Kantaron tedavisini bana tavsiye eden ve eşimin karnındaki yaklaşık 25 cm uzunluğundaki kanserli tümörün tedavisini sağlayan Gazi Üniversitesi KBB Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdoğan İnal'ın e-mail adresi şöyledir:
Çağımızın vebası kanser, herkesin yüreğini ağzına getiren tehlikeli bir hastalıktır. Kanser'in ne kadar ağır bir hastalık olduğunu eşim kanser hastalığına yakalanınca anladık.
Önce göğsü alındı. Sonra 6 kür kemoterapi uygulandı. Bir yıl sonra kemiklere sıçradı. Hem radyoterapi, hem kemoterapi uygulandı. Maaselef hiçbir faydası olmadı. Tek faydası ağrılarının azalmasıydı. Ancak kanser vücut üzerinde yayılmaya devam ediyordu. Kemoterapi sırasında eşimin karnında yaklaşık 25 cm büyüklüğünde bir tümor oluştu. Normal tedaviden umudu kesmiştik.
İşte bu sırada alternatif kanser tedavisine yöneldik. A, C, E vitaminleri ile birlikte DMSO, Beres Csep damla, Prolysin C, İmmunex gibi bağışıklık sistemini tavkiye edici ilaç ve bitkisel destek ürünlerine yöneldik.
İşte tam bu sırada değerli dostum Gazi Üniversitesi KBB Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdoğan İnal hoca; 'Kayınpederim mesane kanseri olmuştu. Tam 7 kere ameliyat oldu. Fakat bir türlü iyileşmedi. En sonunda birisinin tavsiyesi ile kantaron otunu kaynatıp suyunu içirdik. 3,5 ay sonra çekilen filmlerde ve tetkiklerde kayınpederimde mesane kanserinden eser kalmadığını gördüm. Sen de eşine kantaron otunun suyunu içir. ' dedi.
Prof. Dr. Erdoğan İnal hocanın tavsiyesine uydum. Ozon tedavisi ile birlikte kantaron otu suyunu eşime içirdim. Yaklaşık 50 gün sonra karnından alınan doku örnekleri üzerinde yapılan patalojik incelemelerde 'kanser tümöründen' eser kalmadığını, geriye sadece yağ dokusunun kaldığını gördük. Eşimin kemiklerinde de mevcut olan kanser hastalığının, kemiklerdeki son durumunu bilmiyoruz. Bu durumu ancak, kemiklerde MR çekimi sonrası anlayabileceğiz. Ancak eşimin karnındaki o kocaman kitlede kanser hastalığından eser kalmadı. Kantaron otu birçok yararları bilinen bir bitkidir. 79 çeşidi olduğubelirtilmektedir.
KANTARON OTU KESİNLİKLE BAHARATÇILARDAN ALINARAK KULLANILACAK BİR BİTKİ DEĞİLDİR. ÇOK BÜYÜK DİKKATİ GEREKTİRMEKTEDİR. YAN ETKİLERİ OLAN BİR BİTKİDİR.
KANSER TEDAVİSİNDE KULLANILACAK KANTARON OTU, BAHARATÇILARDA SATILAN ÇAYLIK KANTARON OTU OLMAYIP, YURT DIŞINA İHRAÇ EDİLEN İLAÇLIK KANTARON OTUDUR. BAZI BAHARATÇILAR FIRSATTAN İSTİFADE İLE KANSER HASTASININ ÖLÜMÜNE SEBEP OLACAK ÇAYLIK KANTARON OTUNU KANSER TEDAVİSİNDE KULLANILAN İLAÇLIK KANTARON OTU DİYE SATMAKTAN ÇEKİNMEMEKTEDİRLER.
AYRICA BU TÜR BAHARATÇILARI TABİBLER ODASINA VE TARIM İL MÜDÜRLÜKLERİNE ŞİKAYET ETMENİZ HALİNDE HAKLARINDA GEREKLİ CEZA DAVALARI AÇILACAK VE HAPİS CEZASI ALACAKLARDIR.
BAZI BAHARATÇILARDA; İLK 6 AY 100 GRAM KANTARON OTU KULLANIN, SONRA 200 GRAMA ÇIKARIRSINIZ DİYE SON DERECE TEHLİKELİ TARİFLER VERMEKTEDİRLER. SİZE YAZILI BELGE VEREN BAHARATÇILARA BU BELGELER ÜZERİNDE KAŞELERİNİ VURUP İMZALARINI ATMALARINI DA SÖYLEYİN.
Kanser tedavisinde kullanılan kantaron otu, ilaç yapımı için toplanan özel bir tür olup, genel olarak yurt dışına ihraç edilmektedir.
Kantaron otunun tedariki konusunda yardımcı olabilirim. Doğru kantaron otunu kullanmamanız durumunda size hiçbir şifa vermeyecektir. Gelişi güzel baharatçılardan alınan kantaron otu güneşte kurutulan ve kanseri tedavi etmek bir tarafa tam aksine güneşte kurutulduğu için kanseri tetikleyen cinsi olma ihtimali çok yüksek olacağından kantaron otu temin konusunda Kanser-Der Kanserden Korkmayanlar Sağlık Eğitim ve Araştırma Derneği isimli derneğimizden ya da bizzat benden yardım isteyebilirsiniz.
Derneğimizi ve alternatif kanser tedavisini tanıttığımız kanserdenkorkma.com veb sitemizde daha fazla bilgiler bulabilirsiniz.
Allah tüm hastalara acil şifalar versin.
Av.İlhan Demir Marmara Sok. 16/7 Sıhhiye/Ankara Tel:0312-4315680 - cep: 0533 7179766 (www.cagatayyolda.net/forum/dan alıntıdır)
japonlar kahve içmeye başladıktan sonra büyük sanayi devrimini yapmışlar diye bi kitapta okumuştum.kahvenin çalışma ve zihin performansı üzerindeki etkilerinden sanırım.acaba hakikaten öylemi? ? ? ? ?
kahve içmeye başladıktan sonra büyük sanayi devrimini yapmışlar diye bi kitapta okumuştum.kahvenin çalışma ve zihin performansı üzerindeki etkilerinden sanırım.acaba hakikaten öylemi? ? ? ? ?
KEÇİBOYNUZU (HARNUP) İngilizcesi “carob” ise de, genelde “St.Johns Bread” olarak bilinir. Almanca’sı da “johannisbrot” dur. Her iki lisanda da “Yakup Peygamberin Ekmeği' anlamına gelir. Yakup peygamberin çölde ekmek yerine tükettiği bir meyvedir. Yaklaşık 5000 yıldan beri bilinmektedir.
Birkaç yüzyıl öncesine kadar şeker yerine veya yapılan tatlılarda ağırlıklı olarak harnup kullanılırdı. Günümüzdeki beyaz şeker üretiminin başlaması ile bu kültür ve bu sağlıklı beslenme yapısı yok olmuştur. Harnup ağacı ilk 15 yıl hiç meyve vermeyen bir ağaçtır. Yetişkin bir ağaç 1000 kiloya kadar meyve verebilmektedir.
Yıllar içerisinde insanlar harnupun beslenmedeki önemini unuttular. Çeşit çeşit hazır besinler tüm süpermarketlerde insanın hizmetine sunulurken, tabii (doğal) beslenme gelenekleri ve alışkanlıkları da yavaş yavaş ortadan kalkıyor... Son bir kaç yıldan beri tekrar eskiye dönüş yolları aranmaya başlandı... Avrupa’da “reformhaus” veya “bioladen” adı altındaki marketlerde zirai ilaç ve suni gübre kullanılmadan yetiştirilen meyve ve sebzeler ayrıcalıklı olarak satılıyor. Hem de nerede ise gösterişli sebze ve meyvelerin iki katı fiyatına... Bizde de durum pek farklı değil. Aynı şekilde, kepeğini içeren pirinç, normal pirinç fiyatının hemen hemen iki buçuk misli fiyatla satılıyor. Halk pazarlarına giden insanlarımız satın alacakları sebzenin yayla sebzesi olup olmadığını sorup öyle alıyor. Onların “yayla”dan kasteddikleri, hormonsuz sebze. Yoksa, sebzenin gerçekte yüksek yaylalarda yetişmiş olması değil aranan...
Keçiboynuzunun en önemli özelliği nefes darlığına karşı oldukça etkili olmasıdır. Keçiboynuzunun nefes darlığına karşı etkili olan etkin maddesi hemen hemen başka hiçbir bitkide bulunmamaktadır. Bu etkin madde aynı zamanda bazı alerjik astım rahatsızlıklarında öylesine etkilidir ki; derhal sonuç almak mümkün olabilmektedir. Ayrıca alerjinin neden olduğu nefes darlığı problemlerinde büyük bir başarıyla uygulanabilir.
Kortizon tedavisinden başka çare bulamayan, alerjik nefes darlığı çeken ve yılın belli mevsimlerinde öksürük krizlerinin nedenli şiddetli olduğunu anlatan bir çok insanın, Keçiboynuzunu kullanmaya başladıktan daha hemen ertesi gün rahatlamaya başladıkları gözlemlenmektedir.
Guatr rahatsızlığından dolayı nefes darlığı çekenler de olumlu sonuçlar aldıklarını belirtmişlerdir.
Keçiboynuzunun içerdiği gallik asit insan sağlığı üzerinde çok yönlü özellikleri olan bir maddedir. Bu maddenin, bu özelliklerini artıran ve takviye eden keçiboynuzunda bulunan promotor maddelerdir.
Sağlığımız için keçiboynuzunun faydaları sayılamayacak kadar çoktur. Bu faydalarından bir kısmı şöyledir:
Ağrı kesici, Alerjiye karşı, Astıma karşı, Bakteri yok edici, Bronşite karşı, Kansere karşı, Karaciğeri toksinden arındırıcı, Serbest radikalleri yok edici, Bağışıklık sistemini güçlendirici, Mikroplara karşı, Antiseptik, Kansere karşı koruyucu, ishale ve kabızlığa karşı, Nitrozamin yok edici, Bronş genişletici, Çocuk felçine karşı. Ayrıca gıda maddelerinde E410 ile gösterilen kıvam artırıcı katkı maddesi olarak kullanılır.
Keçiboynuzu ve çekirdekleri öğütülerek sütle ve balla sütlü kahve veya nest kafe pişirir gibi pişirilerek veya pekmez yapılarak tüketilebilir.
Akciğer ödemine karşı keçiboynuzunun desteği bulunmaz bir imkandır. Balgam söktürücü gücü ve astıma karşı olan tedavi edici gücü çok fazladır. Sigara içenler keçiboynuzuna başladıktan bir iki gün sonra nasıl balgam çıkardıklarını hayretle gözleyeceklerdir.
Keçiboynuzu, insanlığın korkulu rüyası akciğer kanserini %90 oranında önleme gücüne sahiptir. Özellikle sigara içen insanlarda akciğer kanserine yakalanma riskinin ne kadar yüksek olduğu, bu konuyla ilgili hemen her klinik deneyde ortaya konmaktadır. Keçiboynuzunun bu koruyucu özelliği Allah’ın insanlara olan bir lütfudur.
Değerli okuyucu, bir insanın kendi kendine (sağlığı açısından) verebileceği en büyük zarar; sigara içmesidir. Unutmayınız ki, sigara içmek sadece akciğer kanserine yakalanma riskini artırmıyor, genel olarak insan sağlığını olumsuz etkileyen zararlı bir alışkanlıktır.
Keçiboynuzu akciğer kanserini önleyen mükemmel bir meyvedir. Ancak, akciğer kanserine yakalanmış olanlar için tedavi etme gücü çok zayıftır. Bir bitkinin hastalığı önleyici özelliği ile hastalığı tedavi etme özellikleri birbirlerinden farklı şeylerdir. Keçiboynuzunun akciğer kanserini tedavi etmekteki gücünü artırıcı farklı etkin maddeler içeren ikinci bir bitkiye ihtiyaç vardır. Bu ikinci takviye bitki kırmızı turptur.
Keçiboynuzunda kolestrol bulunmaması ayrı bir avantajdır. Kaffein ve theobromine içermediği içinde tansiyon problemi olanların rahatlıkla kullanabilecekleri bir bitkidir. Fosfor ve kalsiyum bakımından zengindir. Bu nedenle osteoporoz rahatsızlığı olanlara kalsiyum ihtiyaçlarının karşılanmasında çok iyi bir destekleyicidir.
KEÇİBOYNUZU (HARNUP) PEKMEZİ
Faydaları:
1. Kalsiyum bakımından çok zengindir (sütün 3 katı)
2. İçindeki E vitamini sayesinde; öksürüğe, gribe, kemik erimesine ve kansızlığa iyi gelir
3. Balgam söktürür,göğsü yumuşatır,bronşları açar, sigara tiryakileri için faydalıdır ve nefes darlığına oldukça etkilidir.(Alerjik nefes darlığı çekenlere ısrarla keçiboynuzu pekmezi tavsiye edilir.)
4. Yüksek ham selüloz etkisi ile bağırsak rahatsızlıklarına ve gastrite etkilidir. Mide ve bağırsak gazlarını dışarı atarak mide şişkinliğini giderir Bağırsak kurdu, tenya, solucan gibi bağırsak parazitlerini temizler. Mideye kuvvet verir.
5. Yüksek mineral ve vitamin içeriği ile de diş ve diş etleri üzerinde çok olumlu etkileri vardır.
6. Yüksek doğal şekerler, zengin mineraller (özellikle çinko) ve vitaminler (A, B, B2, B3, D) içeriği dolayısıyla doğal güç ve besin kaynağıdır.
7. Yüksek sodyum ve potasyum içeriği sayesinde tansiyon, karaciğer ve akciğer üzerine çok yararlı etkileri bulunmaktadır. Kanın zehirli maddelerini temizler.
Keçiboynuzu aynı zamanda sperm sayısını artıran özelliğede sahiptir. Aktif sperm sayısı az olan ve az sperm sayısından dolayı çocuğu olmama riski yüksek baba adaylarının kullanmasında büyük fayda vardır. Keçiboynuzu kürünü kullananlar sperm sayılarının nasıl artış gösterdiğini hayretle göreceklerdir.
İktidarsızlığa karşı çözüm keçiboynuzudur. İktidarsızlık çeken erkeklerin hiç çekinmeden kullanabilecekleri keçiboynuzu kürü, iktidarsızlığa karşı mükemmel bir çözümdür. Herhangi bir yan tesir olmayan bu uygulama iktidarsızlık şikayetleri olan erkekler için mükemmel bir yardımcıdır. İktidarsızlığa karşı eczanelerde satılan, 2000 yılının bu konudaki en büyük buluşlarından biri sayılan viagraâ (sildenafil citrate) ile mukayese kabul edilemiyecek özellikleri vardır. Viagra’nın bir çok yan tesiri vardır. Özellikle kalp rahatsızlığı olanların kullanmaması gereken bir ilaçtır.
Keçiboynuzu kürünün viagra’dan üstün tarafları
1. Keçiboynuzunun herhangi bir yan tesiri yoktur.
2. Hem besleyici hem de besin değeri olan keçiboynuzudur
4. Akciğer ödemini yok edici ve sperm sayısını artırıcı ve balgam söktürücü olarak olumlu özellikleri vardır. Viagra’da bu özellikler yoktur.
Keçiboynuzu kürü erkeklerin iktidarsızlığına karşı bir gecelik çözümler yerine, tedavi edici ve de kalıcı çözüm getirmektedir. Keçiboynuzu kürü uygulanmaya başladıktan 4-5 gün sonra etkisini göstermeye ve cinsel hayatı dengelemeye başlar. Eğer uzun zamandan beri iktidarsızlık çekiliyor ise bir haftadan itibaren etkisini göstermeye başlar.
Keçiboynuzunda kolestrol bulunmaması ayrı bir avantajdır. Kaffein ve theobromine içermediği için de tansiyon problemi olanların rahatlıkla uygulayabilecekleri bir kürdür. Fosfor ve kalsiyum bakımından zengindir. Bu nedenle osteoporoz rahatsızlığı olanlara kalsiyum ihtiyaçlarının karşılanmasında çok iyi bir desdekleyicidir.
Daha çabuk sonuç alırım diye kesinlikle abartarak kullanmayınız. Uygulama sürelerine ve miktarlarına kesin olarak uyunuz. Doğa bir denge, nizam ve kural üzerine kuruludur ve de belirli kurallara göre çalışmaktadır. İnsan da, doğanın bir parçası olduğuna göre, insan vücudu da aynı şekilde belirli dengeler çerçevesinde çalışmaktadır. İşte, günümüzde bilim adamları ekolojik dengeden, biyolojik dengeden ve de daha bir çok dengelerden bahsetmekteler ve bu dengelerin bozulması durumunda dünyamızı nedenli büyük felaketlerin beklediğini vurgulamaktadırlar. Örneğin, demir. Demir, insan vücudu için hayati önem taşıyan bir maddedir. Demirin eksikliğide, fazlalığıda insan vücudu için zararlıdır. Bazı insanlar vitaminlerin çok faydalı olduklarına inandıklarından dolayı vitamin haplarını fazla fazla kullanırlar. Çünki, fazlasının insan vücuduna zarar vermediğini zannederler. Unutmayınızki, vitaminlerin eksikliği sağlığımız açısından hayati önem taşırlarken, fazlası da vücudumuza zarar verirler. Aynı şekilde size önerilen bitkileri de belirtildikleri şekilde kullanmak gerekir. Fazla kullanarak daha çabuk sağlığıma kavuşurum diye düşünmek yanlıştır.
fazla gülmeyi terkedene heybet fazla konuşmayı terkedene hikmet verilir,.... fazla yemeği terkedene ibadetin lezzeti verilir,mizahı terkedene zerafet verilir dünya sevgisini terkedene,ahiret sevgisi verilir,başkalarının kusurlarıyla uğraşmayı terk edene kendi kusurlarını islah etme imkanı verilir HZ.ÖMER (r.a.)
Müslümanlar için çok daha sinsi ve vahim bir durum nedir biliyormusunuz? Meyve suyu ve konsantrelerinin ve dondurmaların üretiminde jelatinin kullanılmasıdır. Bir renk verme ajanı olarak çoğunlukla kullanılan beta-karoteni dengede tutmak için nihai ürüne eklendiği gibi meyve sularının arıtılmasında ve dondurmaların çabuk katılaşmasında da da jelatin kullanılmaktadır.
Firmalardan doğru bilgi elde etmekteki güçlükler sebebi ile, meşrubatlardaki ve dondurmalardaki jelatinden kaçınmak için en iyi tavsiyemiz, etiketlerinde beta-karoten vs gibi boyar maddeler belirtilen meşrubatlardan, meyve sularından ve dondurmalardan uzak durmanızdır. Ayrıca tüm meşrubatlarda olduğu gibi meyve sularında ve dondurmalarda da hayvan kökenli boya maddelerinin (cochineal gibi) , fareler üzerinde yapılan testlerde tümör oluşturduğu tesbit edilen aspartam gibi suni tatlandırıcıların ve raf ömrünü uzatmak için kullanılan ve pekçoğunun sağlığa zararlı etkilerinin olduğu bilinen diğer katkı maddelerinin varlığı bizi bu tavsiyemizde haklılığımızı pekiştirmektedir.
Dondurmada ise merdiven altı dondurma üretiminde hiçbir denetim ve yaptırım uygulanamadığı için hem hijyenlik ve hem de dini açıdan ciddi bir güvensizlik oluşturmakta, markalı ürünlerde de etiketlerinde belirtmedikleri halde Arjantin, Brezilya vs gibi ülkelerden ithal ettikleri jelatini kullanarak üretim yaptıkları konuşulmaktadır. Panda, Algida ve Gold markalı ürünleri üreten firmaların kamu oyuna açıklama yapmaları büyük önem arzetmektedir. Bu ülkelerden getirdikleri jelatin için bu ülkelerden aldıkları helal sertifikalarla kendilerini müdafaya kalkmaları halinde inandırıcı olmalarının güçleşeceğini şimdiden hatırlatmak isteriz. Zira bu ülkelerden getirtilen jelatinlerin dini açıdan uygun olmadığı çeşitli vesilelerle sitemizde dile getirilmiştir. Bu güne kadar da aksine bir belge ibraz edilmemiştir.
Ekte bu görüşümüzü teyid eden altı kaynak verilmektedir. Birincisi Vejeteryanların bir web sitesinden alınmıştır. İkincisi TSE nin meşrubat standartlarından alınmıştır ve litresinde 5 gr etil alkolün bulanabileceğini göstermektedir. Üçüncü kaynak ise bir Alman meşrubat firmasından bir kardeşimizin sorularına gönderilen cevap yazısıdır ki burada da yağda eriyen vitaminlerin sıvı içerisinde dağılabilmesi için jelatinin kullanıldığı ve etil alkol bulunduğu açıkça belirtilmektedir. Dördüncüsü cochineal böceğinden çıkartılan bir boya maddesinin meşrubatlarda kullanıldığını, beşinci kaynakta ise Bologna’da bir laboratuarda fareler üzerinde yapılan deneylerde aspartamın tümör oluşturduğunu belirtmektedir. Altıncı kaynakta ise jelatinin kalınlaştırma, koyulaştırma ve katı yapı oluşturma maksadı ile meşrubatlarda ve dondurmalarda kullanıldığı açıklanmaktadır. Kaynak uluslar arası kabul görmüş Wikipedia Ansiklopedisidir.
Bu ve benzeri bilimsel açıklamalarımıza rağmen REKLAMLARIN, İNANÇ ZAYIFLIĞININ VE BİLGİSİZLİĞİN sarhoşluğu içersinde kendilerine dayatılan SAĞLIKSIZ YAŞAM TARZININ adeta tutsağı olmuş toplumumuzun büyük bir kesimini hala yönetebildikleri için olsa gerek, ülkemizdeki üreticilerin büyük bir çoğunluğu umursamaz bir şekilde bildikleri yolda dolu dizgin koşmaya devam ediyorlar.
Bu sebeple, bu toplum katmanlarını uyandırmada, kazanç hırsı ile dolu dizgin koşturan üreticileri dizginlemede bilinçli Müslümana çok büyük görevler düşmektedir.
KAYNAKLAR:
1-“The Vegetarian Society UK Soft Drinks and Gelatin”
More insidious however, because it is less well publicised, is the use of gelatine in the manufacture of soft drinks. Gelatine can be used to clarify fruit juices as well as added to the final product to stabilise beta-carotene, which is often used as a colouring agent.
Given the difficulty in obtaining reliable information from companies, the best advice for avoiding gelatine in soft drinks is probably to steer clear of those listing beta-carotene and/or apple juice as ingredients. http://www.jainworld.com/society/jainfood/softdrink.htm
Bugün dünyada 2000- 3000 ton/yıl kapasiteli tesisler kurulabilmektedir. Burada en önemli konu işletmede gerekli olan helal şartlarda kemik ve deri parçalarının sistemli ve sürekli tedarik ağının oluşturulmasıdır.
JELATİN ÜRETİMİ
1.Ön İşlemler 2.Ekstraksiyon(Çekme,Çıkarma)
1.Ön İşlemler
Ham maddenin tam olarak temizliğinden sonra, ham maddenin kökenine bağlı olarak uygulanan farklı ön hazırlık işlem adımlarını içerir.
jelatin on isleme
Ham maddenin hazırlanması
Jelatin üretiminde, prensip olarak iki işlem metodu kullanılır:
Asit işlem metodu-A tipi jelatin için
Ham madde(öncelikle domuz derisi) İlk olarak bir üç günlük hazım işlemine tabi tutulur. Burada malzeme asitle muamele edilir ve hemen sonra jelatin çıkartma işlemine başlanabilir.
Alkali işlem metodu-B tipi jelatin için:
Bu işlem, birkaç haftalık bir zaman periyoduna yayılır ve sakin bir şekilde kollagen yapısını değiştirir. Burada yalnız kemik ve deri parçaları kullanılabilir. Bu yolla üretilen Kollagen sıcak suda erimiş şekildedir.
1.Ekstraksiyon
Ön işlem görmüş malzemeye daha sonra sıcak su ilave edilir ve çok kademeli ekstraksiyon işlemi başlatılır. Düşük sıcaklıkta elde edilen ilk jelatin fraksiyonları en yüksek derecede gelleşme konumuna sahiptir. Yaklaşık %5 lik solüsyon elde edilir. Malzeme,daha sonra taze ve sıcak su kullanarak ekstarksiyon işlemine tabi tutulur. Bu işlem, jelatinin en küçük parçasının kaynar su kullanılarak ekstraksiyonu yapılıncaya kadar devam eder. Tamama çok yakın olarak ekstraksiyon sonucu ürün elde edilir.
jelatin ekstraksiyon
Ekstraksiyon
2.Arıtma
Ekstraksiyon işleminden elde edilen yaklaşık %5 lik jelatin solisyonu, yüksek performanslı seperatörlerin kullanımı ile yağ ve lif artıklarından arındırılır. Ön arıtma, temizleyici kiselgurdan geçirilmesi ile tamamlanır.
Ön tabakalama filtreleri ki, azami derecede ince partikülleri tutmayı sağlarlar ve arkasından meşrubat sanayiinde kullanılana benzer sellüloz plaka filtrelerinden geçirilir. Arıtılmış malzeme daha sonra iyon alıp veren reçine içeren kolonlardan geçirilirken, şartlara bağlı olarak, kalsiyumdan,sodyumdan, asit artıklarından ve diğer tuzlardan, jelatin serbest hale getirilir.
jelatin aritma Arıtma
3.Konsantrasyon:
Ön ısıtma donanımlı çok kademeli vakum evaparatorler,jelatin solüsyonunu sterilize etmek için kullanılır. Aynı zamanda enerjinin minimum kullanımı ile, seyreltik çözeltiden yumuşak bir tarzda su uzaklaştırılarak bal kıvamında bir konsantre elde edilir. Yüksek viskos özellikteki solüsyon, daha sonra tekrar sellüloz plakalardan oluşan filtrelerinden geçirilir. Herhangi kalmış kalıntılar da uzaklaştırılmış olur.
jelatin konsantrasyon
Konsantrasyon
4.Öğütme, Eleme ve Harmanlama:
Bunlar son işlemlerdir ancak, müşterinin özel istekleri veya farklı uygulamalar için jelatinin önceden hazırlanmasını gerektiren zincirde çok önemli adımlardır. Bu şartlar sebebi ile farklı öğütücüler ve blenderler kullanılır. Silolara doldurulduktan sonra kalite kontrol laboratuarı tarafından son kontrollar yapılır çuval, torba ve kutularda anbalajlanarak müşteriye gönderilir.
ogutme
Öğütme, Eleme ve Harmanlama
5.Kurutma:
Yüksek derecede konsantre edilmiş jelatin solüsyonu, daha sonra potansiyel tehlikelere karşı tekrar sterilize işlemi olarak, hızla yüksek sıcaklıkta bir sterilazyon işlemine tabi tutulur, soğutulur ve katılaştırılır.
Bu işlem, kurutucu tablası üzerinde eşit olarak dağılmış jelatin nodullarını üretir. Burada kıllanılan filtreleme, yıkama, ön kurutma ve filizlenmeyi önleyen hava jelatini kurutur. Kurutucuyu terk etmek üzere şimdi sert ve kırılgan jelatin parçalanarak alınır ve aynı parça ebatlarına getirmek için öğütülür. Bu formda, bir sonraki işleme gerek oluncaya kadar depoda depolanır. 1000, 2000 kg. lık yığınlar olarak kullanıma gitmeden önce kimyasal, fiziksel ve bakteriyel olarak testleri yapılır.
(konuyla bağlantılı olarak bulduğum bir başka mesaj) Kantaron tedavisini bana tavsiye eden ve eşimin karnındaki yaklaşık 25 cm uzunluğundaki kanserli tümörün tedavisini sağlayan Gazi Üniversitesi KBB Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdoğan İnal'ın e-mail adresi şöyledir:
[email protected]
kanser ve kantoron otu
Çağımızın vebası kanser, herkesin yüreğini ağzına getiren tehlikeli bir
hastalıktır. Kanser'in ne kadar ağır bir hastalık olduğunu eşim kanser
hastalığına yakalanınca anladık.
Önce göğsü alındı. Sonra 6 kür kemoterapi uygulandı. Bir yıl sonra
kemiklere sıçradı. Hem radyoterapi, hem kemoterapi uygulandı. Maaselef
hiçbir faydası olmadı. Tek faydası ağrılarının azalmasıydı. Ancak kanser
vücut üzerinde yayılmaya devam ediyordu. Kemoterapi sırasında eşimin
karnında yaklaşık 25 cm büyüklüğünde bir tümor oluştu. Normal tedaviden
umudu kesmiştik.
İşte bu sırada alternatif kanser tedavisine yöneldik. A, C, E vitaminleri
ile birlikte DMSO, Beres Csep damla, Prolysin C, İmmunex gibi bağışıklık
sistemini tavkiye edici ilaç ve bitkisel destek ürünlerine yöneldik.
İşte tam bu sırada değerli dostum Gazi Üniversitesi KBB Bölüm Başkanı
Prof.
Dr. Erdoğan İnal hoca; 'Kayınpederim mesane kanseri olmuştu. Tam 7 kere
ameliyat oldu. Fakat bir türlü iyileşmedi. En sonunda birisinin tavsiyesi
ile kantaron otunu kaynatıp suyunu içirdik. 3,5 ay sonra çekilen filmlerde
ve tetkiklerde kayınpederimde mesane kanserinden eser kalmadığını gördüm.
Sen de eşine kantaron otunun suyunu içir. ' dedi.
Prof. Dr. Erdoğan İnal hocanın tavsiyesine uydum. Ozon tedavisi ile
birlikte kantaron otu suyunu eşime içirdim. Yaklaşık 50 gün sonra
karnından
alınan doku örnekleri üzerinde yapılan patalojik incelemelerde 'kanser
tümöründen' eser kalmadığını, geriye sadece yağ dokusunun kaldığını
gördük.
Eşimin kemiklerinde de mevcut olan kanser hastalığının, kemiklerdeki son
durumunu bilmiyoruz. Bu durumu ancak, kemiklerde MR çekimi sonrası
anlayabileceğiz. Ancak eşimin karnındaki o kocaman kitlede kanser
hastalığından eser kalmadı.
Kantaron otu birçok yararları bilinen bir bitkidir. 79 çeşidi olduğubelirtilmektedir.
KANTARON OTU KESİNLİKLE BAHARATÇILARDAN ALINARAK KULLANILACAK BİR BİTKİ DEĞİLDİR. ÇOK BÜYÜK DİKKATİ GEREKTİRMEKTEDİR. YAN ETKİLERİ OLAN BİR BİTKİDİR.
KANSER TEDAVİSİNDE KULLANILACAK KANTARON OTU, BAHARATÇILARDA SATILAN ÇAYLIK KANTARON OTU OLMAYIP, YURT DIŞINA İHRAÇ EDİLEN İLAÇLIK KANTARON OTUDUR. BAZI BAHARATÇILAR FIRSATTAN İSTİFADE İLE KANSER HASTASININ ÖLÜMÜNE SEBEP OLACAK ÇAYLIK KANTARON OTUNU KANSER TEDAVİSİNDE KULLANILAN İLAÇLIK KANTARON OTU DİYE SATMAKTAN ÇEKİNMEMEKTEDİRLER.
BAHARATÇILARIN, KANTARON OTUNU KANSER İÇİN KULLANILAN KANTARON OTU DİYE SİZE SATMALARI HALİNDE, O BAHARATÇI HAKKINDA DERHAL CUMHURİYET SAVCILIĞINA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUN.
AYRICA BU TÜR BAHARATÇILARI TABİBLER ODASINA VE TARIM İL MÜDÜRLÜKLERİNE ŞİKAYET ETMENİZ HALİNDE HAKLARINDA GEREKLİ CEZA DAVALARI AÇILACAK VE HAPİS CEZASI ALACAKLARDIR.
BAZI BAHARATÇILARDA; İLK 6 AY 100 GRAM KANTARON OTU KULLANIN, SONRA 200 GRAMA ÇIKARIRSINIZ DİYE SON DERECE TEHLİKELİ TARİFLER VERMEKTEDİRLER. SİZE YAZILI BELGE VEREN BAHARATÇILARA BU BELGELER ÜZERİNDE KAŞELERİNİ VURUP İMZALARINI ATMALARINI DA SÖYLEYİN.
Kanser tedavisinde kullanılan kantaron otu, ilaç yapımı için toplanan özel bir tür olup, genel olarak yurt dışına ihraç edilmektedir.
Kantaron otunun tedariki konusunda yardımcı olabilirim. Doğru kantaron otunu kullanmamanız durumunda size hiçbir şifa vermeyecektir. Gelişi güzel baharatçılardan alınan kantaron otu güneşte kurutulan ve kanseri tedavi etmek bir tarafa tam aksine güneşte kurutulduğu için kanseri tetikleyen cinsi olma ihtimali çok yüksek olacağından kantaron otu temin konusunda Kanser-Der Kanserden Korkmayanlar Sağlık Eğitim ve Araştırma Derneği isimli derneğimizden ya da bizzat benden yardım isteyebilirsiniz.
Derneğimizi ve alternatif kanser tedavisini tanıttığımız kanserdenkorkma.com veb sitemizde daha fazla bilgiler bulabilirsiniz.
Allah tüm hastalara acil şifalar versin.
Av.İlhan Demir
Marmara Sok. 16/7 Sıhhiye/Ankara
Tel:0312-4315680 - cep: 0533 7179766 (www.cagatayyolda.net/forum/dan alıntıdır)
kulakların içinde en ukala en kibirli olanı.diğer adı küstah kulak..mmmm çok kabadır kendileri..
japonlar kahve içmeye başladıktan sonra büyük sanayi devrimini yapmışlar diye bi kitapta okumuştum.kahvenin çalışma ve zihin performansı üzerindeki etkilerinden sanırım.acaba hakikaten öylemi? ? ? ? ?
kahve içmeye başladıktan sonra büyük sanayi devrimini yapmışlar diye bi kitapta okumuştum.kahvenin çalışma ve zihin performansı üzerindeki etkilerinden sanırım.acaba hakikaten öylemi? ? ? ? ?
omen harikadır.zaten oscar almıştı bu film müziğiyle...
KEÇİBOYNUZU (HARNUP)
İngilizcesi “carob” ise de, genelde “St.Johns Bread” olarak bilinir. Almanca’sı da “johannisbrot” dur. Her iki lisanda da “Yakup Peygamberin Ekmeği' anlamına gelir. Yakup peygamberin çölde ekmek yerine tükettiği bir meyvedir. Yaklaşık 5000 yıldan beri bilinmektedir.
Birkaç yüzyıl öncesine kadar şeker yerine veya yapılan tatlılarda ağırlıklı olarak harnup kullanılırdı. Günümüzdeki beyaz şeker üretiminin başlaması ile bu kültür ve bu sağlıklı beslenme yapısı yok olmuştur. Harnup ağacı ilk 15 yıl hiç meyve vermeyen bir ağaçtır. Yetişkin bir ağaç 1000 kiloya kadar meyve verebilmektedir.
Yıllar içerisinde insanlar harnupun beslenmedeki önemini unuttular. Çeşit çeşit hazır besinler tüm süpermarketlerde insanın hizmetine sunulurken, tabii (doğal) beslenme gelenekleri ve alışkanlıkları da yavaş yavaş ortadan kalkıyor... Son bir kaç yıldan beri tekrar eskiye dönüş yolları aranmaya başlandı... Avrupa’da “reformhaus” veya “bioladen” adı altındaki marketlerde zirai ilaç ve suni gübre kullanılmadan yetiştirilen meyve ve sebzeler ayrıcalıklı olarak satılıyor. Hem de nerede ise gösterişli sebze ve meyvelerin iki katı fiyatına... Bizde de durum pek farklı değil. Aynı şekilde, kepeğini içeren pirinç, normal pirinç fiyatının hemen hemen iki buçuk misli fiyatla satılıyor. Halk pazarlarına giden insanlarımız satın alacakları sebzenin yayla sebzesi olup olmadığını sorup öyle alıyor. Onların “yayla”dan kasteddikleri, hormonsuz sebze. Yoksa, sebzenin gerçekte yüksek yaylalarda yetişmiş olması değil aranan...
Keçiboynuzunun en önemli özelliği nefes darlığına karşı oldukça etkili olmasıdır. Keçiboynuzunun nefes darlığına karşı etkili olan etkin maddesi hemen hemen başka hiçbir bitkide bulunmamaktadır. Bu etkin madde aynı zamanda bazı alerjik astım rahatsızlıklarında öylesine etkilidir ki; derhal sonuç almak mümkün olabilmektedir. Ayrıca alerjinin neden olduğu nefes darlığı problemlerinde büyük bir başarıyla uygulanabilir.
Kortizon tedavisinden başka çare bulamayan, alerjik nefes darlığı çeken ve yılın belli mevsimlerinde öksürük krizlerinin nedenli şiddetli olduğunu anlatan bir çok insanın, Keçiboynuzunu kullanmaya başladıktan daha hemen ertesi gün rahatlamaya başladıkları gözlemlenmektedir.
Guatr rahatsızlığından dolayı nefes darlığı çekenler de olumlu sonuçlar aldıklarını belirtmişlerdir.
Keçiboynuzunun içerdiği gallik asit insan sağlığı üzerinde çok yönlü özellikleri olan bir maddedir. Bu maddenin, bu özelliklerini artıran ve takviye eden keçiboynuzunda bulunan promotor maddelerdir.
Sağlığımız için keçiboynuzunun faydaları sayılamayacak kadar çoktur. Bu faydalarından bir kısmı şöyledir:
Ağrı kesici, Alerjiye karşı, Astıma karşı, Bakteri yok edici, Bronşite karşı, Kansere karşı, Karaciğeri toksinden arındırıcı, Serbest radikalleri yok edici, Bağışıklık sistemini güçlendirici, Mikroplara karşı, Antiseptik, Kansere karşı koruyucu, ishale ve kabızlığa karşı, Nitrozamin yok edici, Bronş genişletici, Çocuk felçine karşı. Ayrıca gıda maddelerinde E410 ile gösterilen kıvam artırıcı katkı maddesi olarak kullanılır.
Keçiboynuzu ve çekirdekleri öğütülerek sütle ve balla sütlü kahve veya nest kafe pişirir gibi pişirilerek veya pekmez yapılarak tüketilebilir.
Akciğer ödemine karşı keçiboynuzunun desteği bulunmaz bir imkandır. Balgam söktürücü gücü ve astıma karşı olan tedavi edici gücü çok fazladır. Sigara içenler keçiboynuzuna başladıktan bir iki gün sonra nasıl balgam çıkardıklarını hayretle gözleyeceklerdir.
Keçiboynuzu, insanlığın korkulu rüyası akciğer kanserini %90 oranında önleme gücüne sahiptir. Özellikle sigara içen insanlarda akciğer kanserine yakalanma riskinin ne kadar yüksek olduğu, bu konuyla ilgili hemen her klinik deneyde ortaya konmaktadır. Keçiboynuzunun bu koruyucu özelliği Allah’ın insanlara olan bir lütfudur.
Değerli okuyucu, bir insanın kendi kendine (sağlığı açısından) verebileceği en büyük zarar; sigara içmesidir. Unutmayınız ki, sigara içmek sadece akciğer kanserine yakalanma riskini artırmıyor, genel olarak insan sağlığını olumsuz etkileyen zararlı bir alışkanlıktır.
Keçiboynuzu akciğer kanserini önleyen mükemmel bir meyvedir. Ancak, akciğer kanserine yakalanmış olanlar için tedavi etme gücü çok zayıftır. Bir bitkinin hastalığı önleyici özelliği ile hastalığı tedavi etme özellikleri birbirlerinden farklı şeylerdir. Keçiboynuzunun akciğer kanserini tedavi etmekteki gücünü artırıcı farklı etkin maddeler içeren ikinci bir bitkiye ihtiyaç vardır. Bu ikinci takviye bitki kırmızı turptur.
Keçiboynuzunda kolestrol bulunmaması ayrı bir avantajdır. Kaffein ve theobromine içermediği içinde tansiyon problemi olanların rahatlıkla kullanabilecekleri bir bitkidir. Fosfor ve kalsiyum bakımından zengindir. Bu nedenle osteoporoz rahatsızlığı olanlara kalsiyum ihtiyaçlarının karşılanmasında çok iyi bir destekleyicidir.
KEÇİBOYNUZU (HARNUP) PEKMEZİ
Faydaları:
1. Kalsiyum bakımından çok zengindir (sütün 3 katı)
2. İçindeki E vitamini sayesinde; öksürüğe, gribe, kemik erimesine ve kansızlığa iyi gelir
3. Balgam söktürür,göğsü yumuşatır,bronşları açar, sigara tiryakileri için faydalıdır ve nefes darlığına oldukça etkilidir.(Alerjik nefes darlığı çekenlere ısrarla keçiboynuzu pekmezi tavsiye edilir.)
4. Yüksek ham selüloz etkisi ile bağırsak rahatsızlıklarına ve gastrite etkilidir. Mide ve bağırsak gazlarını dışarı atarak mide şişkinliğini giderir Bağırsak kurdu, tenya, solucan gibi bağırsak parazitlerini temizler. Mideye kuvvet verir.
5. Yüksek mineral ve vitamin içeriği ile de diş ve diş etleri üzerinde çok olumlu etkileri vardır.
6. Yüksek doğal şekerler, zengin mineraller (özellikle çinko) ve vitaminler (A, B, B2, B3, D) içeriği dolayısıyla doğal güç ve besin kaynağıdır.
7. Yüksek sodyum ve potasyum içeriği sayesinde tansiyon, karaciğer ve akciğer üzerine çok yararlı etkileri bulunmaktadır. Kanın zehirli maddelerini temizler.
8. İnsanlığın korkulu rüyası akciğer kanserini %90 oranında önleme gücüne sahiptir.
9. Kalbe faydalıdır, kalp çarpıntısını önler
10. İnsan vücuduna giren radyasyonu dışarı atar.
11. Dogal bir dopingdir
Keçiboynuzu aynı zamanda sperm sayısını artıran özelliğede sahiptir. Aktif sperm sayısı az olan ve az sperm sayısından dolayı çocuğu olmama riski yüksek baba adaylarının kullanmasında büyük fayda vardır. Keçiboynuzu kürünü kullananlar sperm sayılarının nasıl artış gösterdiğini hayretle göreceklerdir.
İktidarsızlığa karşı çözüm keçiboynuzudur. İktidarsızlık çeken erkeklerin hiç çekinmeden kullanabilecekleri keçiboynuzu kürü, iktidarsızlığa karşı mükemmel bir çözümdür. Herhangi bir yan tesir olmayan bu uygulama iktidarsızlık şikayetleri olan erkekler için mükemmel bir yardımcıdır. İktidarsızlığa karşı eczanelerde satılan, 2000 yılının bu konudaki en büyük buluşlarından biri sayılan viagraâ (sildenafil citrate) ile mukayese kabul edilemiyecek özellikleri vardır. Viagra’nın bir çok yan tesiri vardır. Özellikle kalp rahatsızlığı olanların kullanmaması gereken bir ilaçtır.
Keçiboynuzu kürünün viagra’dan üstün tarafları
1. Keçiboynuzunun herhangi bir yan tesiri yoktur.
2. Hem besleyici hem de besin değeri olan keçiboynuzudur
3. Astım, alerjik astım, alerjik nefes darlığı, akciğer kanserini önleyici,
4. Akciğer ödemini yok edici ve sperm sayısını artırıcı ve balgam söktürücü olarak olumlu özellikleri vardır. Viagra’da bu özellikler yoktur.
Keçiboynuzu kürü erkeklerin iktidarsızlığına karşı bir gecelik çözümler yerine, tedavi edici ve de kalıcı çözüm getirmektedir. Keçiboynuzu kürü uygulanmaya başladıktan 4-5 gün sonra etkisini göstermeye ve cinsel hayatı dengelemeye başlar. Eğer uzun zamandan beri iktidarsızlık çekiliyor ise bir haftadan itibaren etkisini göstermeye başlar.
Keçiboynuzunda kolestrol bulunmaması ayrı bir avantajdır. Kaffein ve theobromine içermediği için de tansiyon problemi olanların rahatlıkla uygulayabilecekleri bir kürdür. Fosfor ve kalsiyum bakımından zengindir. Bu nedenle osteoporoz rahatsızlığı olanlara kalsiyum ihtiyaçlarının karşılanmasında çok iyi bir desdekleyicidir.
Daha çabuk sonuç alırım diye kesinlikle abartarak kullanmayınız. Uygulama sürelerine ve miktarlarına kesin olarak uyunuz. Doğa bir denge, nizam ve kural üzerine kuruludur ve de belirli kurallara göre çalışmaktadır. İnsan da, doğanın bir parçası olduğuna göre, insan vücudu da aynı şekilde belirli dengeler çerçevesinde çalışmaktadır. İşte, günümüzde bilim adamları ekolojik dengeden, biyolojik dengeden ve de daha bir çok dengelerden bahsetmekteler ve bu dengelerin bozulması durumunda dünyamızı nedenli büyük felaketlerin beklediğini vurgulamaktadırlar. Örneğin, demir. Demir, insan vücudu için hayati önem taşıyan bir maddedir. Demirin eksikliğide, fazlalığıda insan vücudu için zararlıdır. Bazı insanlar vitaminlerin çok faydalı olduklarına inandıklarından dolayı vitamin haplarını fazla fazla kullanırlar. Çünki, fazlasının insan vücuduna zarar vermediğini zannederler. Unutmayınızki, vitaminlerin eksikliği sağlığımız açısından hayati önem taşırlarken, fazlası da vücudumuza zarar verirler. Aynı şekilde size önerilen bitkileri de belirtildikleri şekilde kullanmak gerekir. Fazla kullanarak daha çabuk sağlığıma kavuşurum diye düşünmek yanlıştır.
KAYNAKÇA:
http://www.bsm.web.tr/index.php
http://www.geocities.com/iastr/tcarob.htm
DR.MEHMET GÖBELEZ -GIDALARIMIZ ve SAĞLIĞIMIZ
http://www.encyclopedia.com/doc/1E1-carob.html
http://en.wikipedia.org/wiki/Carob (25.02.2007 19:35)
fazla gülmeyi terkedene heybet fazla konuşmayı terkedene hikmet verilir,.... fazla yemeği terkedene ibadetin lezzeti verilir,mizahı terkedene zerafet verilir dünya sevgisini terkedene,ahiret sevgisi verilir,başkalarının kusurlarıyla uğraşmayı terk edene kendi kusurlarını islah etme imkanı verilir HZ.ÖMER (r.a.)
Meşrubatlarda ve Dondurmalarda Jelatin
Müslümanlar için çok daha sinsi ve vahim bir durum nedir biliyormusunuz? Meyve suyu ve konsantrelerinin ve dondurmaların üretiminde jelatinin kullanılmasıdır. Bir renk verme ajanı olarak çoğunlukla kullanılan beta-karoteni dengede tutmak için nihai ürüne eklendiği gibi meyve sularının arıtılmasında ve dondurmaların çabuk katılaşmasında da da jelatin kullanılmaktadır.
Firmalardan doğru bilgi elde etmekteki güçlükler sebebi ile, meşrubatlardaki ve dondurmalardaki jelatinden kaçınmak için en iyi tavsiyemiz, etiketlerinde beta-karoten vs gibi boyar maddeler belirtilen meşrubatlardan, meyve sularından ve dondurmalardan uzak durmanızdır. Ayrıca tüm meşrubatlarda olduğu gibi meyve sularında ve dondurmalarda da hayvan kökenli boya maddelerinin (cochineal gibi) , fareler üzerinde yapılan testlerde tümör oluşturduğu tesbit edilen aspartam gibi suni tatlandırıcıların ve raf ömrünü uzatmak için kullanılan ve pekçoğunun sağlığa zararlı etkilerinin olduğu bilinen diğer katkı maddelerinin varlığı bizi bu tavsiyemizde haklılığımızı pekiştirmektedir.
Dondurmada ise merdiven altı dondurma üretiminde hiçbir denetim ve yaptırım uygulanamadığı için hem hijyenlik ve hem de dini açıdan ciddi bir güvensizlik oluşturmakta, markalı ürünlerde de etiketlerinde belirtmedikleri halde Arjantin, Brezilya vs gibi ülkelerden ithal ettikleri jelatini kullanarak üretim yaptıkları konuşulmaktadır. Panda, Algida ve Gold markalı ürünleri üreten firmaların kamu oyuna açıklama yapmaları büyük önem arzetmektedir. Bu ülkelerden getirdikleri jelatin için bu ülkelerden aldıkları helal sertifikalarla kendilerini müdafaya kalkmaları halinde inandırıcı olmalarının güçleşeceğini şimdiden hatırlatmak isteriz. Zira bu ülkelerden getirtilen jelatinlerin dini açıdan uygun olmadığı çeşitli vesilelerle sitemizde dile getirilmiştir. Bu güne kadar da aksine bir belge ibraz edilmemiştir.
Ekte bu görüşümüzü teyid eden altı kaynak verilmektedir. Birincisi Vejeteryanların bir web sitesinden alınmıştır. İkincisi TSE nin meşrubat standartlarından alınmıştır ve litresinde 5 gr etil alkolün bulanabileceğini göstermektedir. Üçüncü kaynak ise bir Alman meşrubat firmasından bir kardeşimizin sorularına gönderilen cevap yazısıdır ki burada da yağda eriyen vitaminlerin sıvı içerisinde dağılabilmesi için jelatinin kullanıldığı ve etil alkol bulunduğu açıkça belirtilmektedir. Dördüncüsü cochineal böceğinden çıkartılan bir boya maddesinin meşrubatlarda kullanıldığını, beşinci kaynakta ise Bologna’da bir laboratuarda fareler üzerinde yapılan deneylerde aspartamın tümör oluşturduğunu belirtmektedir. Altıncı kaynakta ise jelatinin kalınlaştırma, koyulaştırma ve katı yapı oluşturma maksadı ile meşrubatlarda ve dondurmalarda kullanıldığı açıklanmaktadır. Kaynak uluslar arası kabul görmüş Wikipedia Ansiklopedisidir.
Bu ve benzeri bilimsel açıklamalarımıza rağmen REKLAMLARIN, İNANÇ ZAYIFLIĞININ VE BİLGİSİZLİĞİN sarhoşluğu içersinde kendilerine dayatılan SAĞLIKSIZ YAŞAM TARZININ adeta tutsağı olmuş toplumumuzun büyük bir kesimini hala yönetebildikleri için olsa gerek, ülkemizdeki üreticilerin büyük bir çoğunluğu umursamaz bir şekilde bildikleri yolda dolu dizgin koşmaya devam ediyorlar.
Bu sebeple, bu toplum katmanlarını uyandırmada, kazanç hırsı ile dolu dizgin koşturan üreticileri dizginlemede bilinçli Müslümana çok büyük görevler düşmektedir.
KAYNAKLAR:
1-“The Vegetarian Society UK Soft Drinks and Gelatin”
More insidious however, because it is less well publicised, is the use of gelatine in the manufacture of soft drinks. Gelatine can be used to clarify fruit juices as well as added to the final product to stabilise beta-carotene, which is often used as a colouring agent.
Given the difficulty in obtaining reliable information from companies, the best advice for avoiding gelatine in soft drinks is probably to steer clear of those listing beta-carotene and/or apple juice as ingredients. http://www.jainworld.com/society/jainfood/softdrink.htm
JELATİN(GELATINE) ÜRETİM PROSESİ
Bugün dünyada 2000- 3000 ton/yıl kapasiteli tesisler kurulabilmektedir. Burada en önemli konu işletmede gerekli olan helal şartlarda kemik ve deri parçalarının sistemli ve sürekli tedarik ağının oluşturulmasıdır.
JELATİN ÜRETİMİ
1.Ön İşlemler
2.Ekstraksiyon(Çekme,Çıkarma)
1.Ön İşlemler
Ham maddenin tam olarak temizliğinden sonra, ham maddenin kökenine bağlı olarak uygulanan farklı ön hazırlık işlem adımlarını içerir.
jelatin on isleme
Ham maddenin hazırlanması
Jelatin üretiminde, prensip olarak iki işlem metodu kullanılır:
Asit işlem metodu-A tipi jelatin için
Ham madde(öncelikle domuz derisi) İlk olarak bir üç günlük hazım işlemine tabi tutulur. Burada malzeme asitle muamele edilir ve hemen sonra jelatin çıkartma işlemine başlanabilir.
Alkali işlem metodu-B tipi jelatin için:
Bu işlem, birkaç haftalık bir zaman periyoduna yayılır ve sakin bir şekilde kollagen yapısını değiştirir. Burada yalnız kemik ve deri parçaları kullanılabilir. Bu yolla üretilen Kollagen sıcak suda erimiş şekildedir.
1.Ekstraksiyon
Ön işlem görmüş malzemeye daha sonra sıcak su ilave edilir ve çok kademeli ekstraksiyon işlemi başlatılır. Düşük sıcaklıkta elde edilen ilk jelatin fraksiyonları en yüksek derecede gelleşme konumuna sahiptir. Yaklaşık %5 lik solüsyon elde edilir. Malzeme,daha sonra taze ve sıcak su kullanarak ekstarksiyon işlemine tabi tutulur. Bu işlem, jelatinin en küçük parçasının kaynar su kullanılarak ekstraksiyonu yapılıncaya kadar devam eder. Tamama çok yakın olarak ekstraksiyon sonucu ürün elde edilir.
jelatin ekstraksiyon
Ekstraksiyon
2.Arıtma
Ekstraksiyon işleminden elde edilen yaklaşık %5 lik jelatin solisyonu, yüksek performanslı seperatörlerin kullanımı ile yağ ve lif artıklarından arındırılır. Ön arıtma, temizleyici kiselgurdan geçirilmesi ile tamamlanır.
Ön tabakalama filtreleri ki, azami derecede ince partikülleri tutmayı sağlarlar ve arkasından meşrubat sanayiinde kullanılana benzer sellüloz plaka filtrelerinden geçirilir. Arıtılmış malzeme daha sonra iyon alıp veren reçine içeren kolonlardan geçirilirken, şartlara bağlı olarak, kalsiyumdan,sodyumdan, asit artıklarından ve diğer tuzlardan, jelatin serbest hale getirilir.
jelatin aritma
Arıtma
3.Konsantrasyon:
Ön ısıtma donanımlı çok kademeli vakum evaparatorler,jelatin solüsyonunu sterilize etmek için kullanılır. Aynı zamanda enerjinin minimum kullanımı ile, seyreltik çözeltiden yumuşak bir tarzda su uzaklaştırılarak bal kıvamında bir konsantre elde edilir. Yüksek viskos özellikteki solüsyon, daha sonra tekrar sellüloz plakalardan oluşan filtrelerinden geçirilir. Herhangi kalmış kalıntılar da uzaklaştırılmış olur.
jelatin konsantrasyon
Konsantrasyon
4.Öğütme, Eleme ve Harmanlama:
Bunlar son işlemlerdir ancak, müşterinin özel istekleri veya farklı uygulamalar için jelatinin önceden hazırlanmasını gerektiren zincirde çok önemli adımlardır. Bu şartlar sebebi ile farklı öğütücüler ve blenderler kullanılır. Silolara doldurulduktan sonra kalite kontrol laboratuarı tarafından son kontrollar yapılır çuval, torba ve kutularda anbalajlanarak müşteriye gönderilir.
ogutme
Öğütme, Eleme ve Harmanlama
5.Kurutma:
Yüksek derecede konsantre edilmiş jelatin solüsyonu, daha sonra potansiyel tehlikelere karşı tekrar sterilize işlemi olarak, hızla yüksek sıcaklıkta bir sterilazyon işlemine tabi tutulur, soğutulur ve katılaştırılır.
Bu işlem, kurutucu tablası üzerinde eşit olarak dağılmış jelatin nodullarını üretir. Burada kıllanılan filtreleme, yıkama, ön kurutma ve filizlenmeyi önleyen hava jelatini kurutur. Kurutucuyu terk etmek üzere şimdi sert ve kırılgan jelatin parçalanarak alınır ve aynı parça ebatlarına getirmek için öğütülür. Bu formda, bir sonraki işleme gerek oluncaya kadar depoda depolanır. 1000, 2000 kg. lık yığınlar olarak kullanıma gitmeden önce kimyasal, fiziksel ve bakteriyel olarak testleri yapılır.