Bu ulkenin en yetenekli tiyatro oyuncularini bir araya getirmis, tiyatro toplulugunun adidir. Donemin guncel olaylarini ve politik carpikliklarini mizahi bir sekilde anlatan, insanlari gulduren, yer yer dusunduren pek cok oyuna imza atmistir...
Beyoglu Beyoglu, Deliler, Yasaklar, Geceler, Askolsun... Hepsi birer klasiktir bence. Nacizane olarak, izlemeyenlere bir sekilde izlemelerini oneririm...
'Gelin; başında, sıra sıra altın ve incilerle yüklü bir fes taşıyor ve ince bir tül arkasında, iki demet sarı tel yanaklarının üstünden göğsüne uzanıyordu. Onu bu günün hürmetine bir tahta iskemleye oturtmuşlardı. Saşkın ve ağlamış gözlerle ara sıra etrafı süzüyor, fakat daha ziyade önüne bakarak, ihtimal bu sıkıntının biteceği dakikayı bekliyordu. Kolları ellerini örtecek kadar uzun olan ve etekleri yerde kat kat biriken vişne çürüğü kadifeden dallı elbisesi yüzüne hafif bir pembelik veriyor ve avlunun bir köşesinde yanan çıraların ışığı nemli kirpiklerini zaman zaman parlatıyordu. Yanı başında oturan anası, mütemadiyen üstlüğü ile gözlerini siliyor ve ikide birde gelip kulağına birşeyler söyleyen, oğlan tarafına mensup kadınlarla konuşuyordu.
Birkaç kere gelini oyuna kaldırdılar. (...) Ortaya çıkınca bir müddet ne yapacağını şaşırmış gibi bekleyen gelin, yavaş yavaş, adeta donukluktan çözülüyormuş gibi, kımıldadı. Etekleri zeminin iri, siyah taşları üzerinde ileri geri birkaç hareket yaptıktan sonra, sıçramaya benzeyen küçük hamlelerle avluyu dolaşmaya başladı.
Altın işlemeli iri dalları çıraların ışığında parlayan kalın kadife elbiseye rağmen, vücudunun henüz çocukluktan çıkmayan nahifliği belliydi. Bol yenli kolları ancak göğsünün altına kadar kalkıyor ve parmakları işitilmeyecek kadar hafif şıkırdıyordu.
Başından sarkan tüllerin altında, ince ince beline kadar uzanan saçları, vücudunun hareketlerine uyarak sallanıyordu; yarı kapalı gözleri hep yerdeydi. Oyluklarını saran enli gümüş kemer, kalçalarının hafif ve ahenkli hareketlerini meydana vuruyor ve bu sırada ışık oyunları yapıyordu. Bütün raks, gelinin, vücudunun muhtelif yerlerini, belli belirsiz, fakat görülmemiş bir ahenkle ve birbirinin içinde kaybolarak hareket ettirmesinden ibaretti.'
3 adam oturmuş eşlerine aldıkları hediyelerden bahsediyorlarmış.
Birincisi demiş ki, 'Karıma öyle bir hediye aldım ki, 6 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.' Diğer ikisi anlamamışlar. 'Ne aldın? ' diye sormuşlar. 'Beyaz bir Porsche aldım. Çok mutlu oldu.' diye cevap vermiş.
İkinci adam demişki, 'Ben de geçen doğum gününde karıma 4 saniyede 0'dan 100'e çıkan bişey almıştım.' Hemen anlamışlar tabi ki: 'Heey, yoksa Ferrari mi aldın? ' Adam gülümsemiş: 'Evet, kıpkırmızı bir Ferrari aldım. Gerçekten de ona çok yakıştı.' demiş.
Bu sefer üçüncü adama sormuşlar: 'Peki sen ne aldın karına? ' Adam demiş ki: 'Ben öyle bişey aldım ki; sadece 2 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.' Adamlar şaşırmışlar: 'Atıyorsun! ' demişer, 'Öyle bir araba olmaz ki! ' Adam cevap vermiş:
'Araba aldığımı kim söyledi? Tarti aleti aldım' demiş.
Nasil gecti habersiz o guzelim yillarim Bazen gozyasi oldu, bazen icli bir sarki Her anini eksiksiz dun gibi hatirlarim Dudaklarimda tuzu, icimde durur askin
Hani o saclarina tac yaptigim cicekler Hani o guzel gozlu ceylanlarin pinari Hani kuslar agaclar, binbir renkli cicekler Nasil yakalamistik saclarindan bahari..
Zeki Alasya ve Metin Akpinar basta olmak uzere Nisa Serezli, Selim Nasit, Ali Yalaz, Nezih Tuncay, Cihat Tamer...
Bu ulkenin en yetenekli tiyatro oyuncularini bir araya getirmis, tiyatro toplulugunun adidir. Donemin guncel olaylarini ve politik carpikliklarini mizahi bir sekilde anlatan, insanlari gulduren, yer yer dusunduren pek cok oyuna imza atmistir...
Beyoglu Beyoglu, Deliler, Yasaklar, Geceler, Askolsun... Hepsi birer klasiktir bence. Nacizane olarak, izlemeyenlere bir sekilde izlemelerini oneririm...
Can baba...
Bir film ismi...
'Gelin; başında, sıra sıra altın ve incilerle yüklü bir fes taşıyor ve ince bir tül arkasında, iki demet sarı tel yanaklarının üstünden göğsüne uzanıyordu. Onu bu günün hürmetine bir tahta iskemleye oturtmuşlardı. Saşkın ve ağlamış gözlerle ara sıra etrafı süzüyor, fakat daha ziyade önüne bakarak, ihtimal bu sıkıntının biteceği dakikayı bekliyordu. Kolları ellerini örtecek kadar uzun olan ve etekleri yerde kat kat biriken vişne çürüğü kadifeden dallı elbisesi yüzüne hafif bir pembelik veriyor ve avlunun bir köşesinde yanan çıraların ışığı nemli kirpiklerini zaman zaman parlatıyordu. Yanı başında oturan anası, mütemadiyen üstlüğü ile gözlerini siliyor ve ikide birde gelip kulağına birşeyler söyleyen, oğlan tarafına mensup kadınlarla konuşuyordu.
Birkaç kere gelini oyuna kaldırdılar. (...) Ortaya çıkınca bir müddet ne yapacağını şaşırmış gibi bekleyen gelin, yavaş yavaş, adeta donukluktan çözülüyormuş gibi, kımıldadı. Etekleri zeminin iri, siyah taşları üzerinde ileri geri birkaç hareket yaptıktan sonra, sıçramaya benzeyen küçük hamlelerle avluyu dolaşmaya başladı.
Altın işlemeli iri dalları çıraların ışığında parlayan kalın kadife elbiseye rağmen, vücudunun henüz çocukluktan çıkmayan nahifliği belliydi. Bol yenli kolları ancak göğsünün altına kadar kalkıyor ve parmakları işitilmeyecek kadar hafif şıkırdıyordu.
Başından sarkan tüllerin altında, ince ince beline kadar uzanan saçları, vücudunun hareketlerine uyarak sallanıyordu; yarı kapalı gözleri hep yerdeydi. Oyluklarını saran enli gümüş kemer, kalçalarının hafif ve ahenkli hareketlerini meydana vuruyor ve bu sırada ışık oyunları yapıyordu. Bütün raks, gelinin, vücudunun muhtelif yerlerini, belli belirsiz, fakat görülmemiş bir ahenkle ve birbirinin içinde kaybolarak hareket ettirmesinden ibaretti.'
Kuyucakli Yusuf/Sabahattin Ali...
Dugunlerde damata eslik eden hatun kisi...
3 adam oturmuş eşlerine aldıkları hediyelerden bahsediyorlarmış.
Birincisi demiş ki, 'Karıma öyle bir hediye aldım ki, 6 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.' Diğer ikisi anlamamışlar. 'Ne aldın? ' diye sormuşlar. 'Beyaz bir Porsche aldım. Çok mutlu oldu.' diye cevap vermiş.
İkinci adam demişki, 'Ben de geçen doğum gününde karıma 4 saniyede 0'dan 100'e çıkan bişey almıştım.' Hemen anlamışlar tabi ki: 'Heey, yoksa Ferrari mi aldın? ' Adam gülümsemiş: 'Evet, kıpkırmızı bir Ferrari aldım. Gerçekten de ona çok yakıştı.' demiş.
Bu sefer üçüncü adama sormuşlar: 'Peki sen ne aldın karına? ' Adam demiş ki: 'Ben öyle bişey aldım ki; sadece 2
saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.' Adamlar şaşırmışlar: 'Atıyorsun! ' demişer, 'Öyle bir araba olmaz ki! ' Adam cevap vermiş:
'Araba aldığımı kim söyledi? Tarti aleti aldım' demiş.
Yuzunuzden gulumseme hic eksilmesin efendim. :)
Kastamonu'nun bir ilcesidir...
Nasil gecti habersiz o guzelim yillarim
Bazen gozyasi oldu, bazen icli bir sarki
Her anini eksiksiz dun gibi hatirlarim
Dudaklarimda tuzu, icimde durur askin
Hani o saclarina tac yaptigim cicekler
Hani o guzel gozlu ceylanlarin pinari
Hani kuslar agaclar, binbir renkli cicekler
Nasil yakalamistik saclarindan bahari..
Bir bahar aksami rastladim size
Sevincli bir telas icindeydiniz
Derinden bakinca gozlerinize
Neden basinizi one egdiniz
Icimde uyanan eski bir arzu
Dedi ki yillardir aradigin bu
Simdi soruyorum bukup boynumu
Daha onceleri neredeydiniz....