Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Esra Gök
Esra Gök

HERKES BANA HUZUR VERİR; KİMİLERİ GİDEREK,KİMİLERİ GELEREK..

  • ümit14.08.2009 - 20:33

    ÜZÜLME:bir yandan korku,bir yandan ümidin varsaiki kanatlı olursun.Tek kanatla uçulmaz zaten.ÜZÜLME Sopayla kilime vuranın gayesi,kilimi dövmek değil,tozu almaktır.ALLAH sana sıkıntı vermekle tozunu,kirini alır,niye kederlenirsinÜZÜLME:Taş taşlıktan geçmedikce parmaklara yüzük olmaz.yüzük olmak dileyen taş,ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır. (MESNEVİ DEN)

  • MÜRŞİDİ KAMİL14.08.2009 - 16:34

    Âlimlerin örfüne göre, bütün ilim sahipleri kendi meslek alanlarinda derecelere tabi tutulmuslardir. Her biri ALLAH'a davet makami sayilan bu ulvi meslek, gerek ayet ve gerekse hadislerde övülmüs bir meslek olup, Peygamberligin subesi niteliginde ele alinmistir. Bundan maksat, Peygamberlerle Âlimlerin mesleklerinin ayni oldugudur. Ancak aralarinda tek fark, derece ve rütbe farkidir. Bunu böylece ortaya koyduktan sonra, Tasavvuf mesleginde Âlimler, Serzakir, Halife, Seyh, Üstad, Mürsid, Mürsid-i Kamil, Pir gibi kavramlarla tarif edilirler. Bu tarifler de seviyeye göre yapilan bir derecelendirme tasnifidir.
    Mürsid-i Kamil zât o kimsedir ki, Ilme'l-Yakin'den, Ayne'l-Yakine, Ayne'l-Yakin'den Hakka'l-Yakine vasil olan, Cenab-i Zül celal Hazretlerinin zâtinda degil, sifatlarinda Fani olan, Rasulullah (sav) Efendimiz tarafindan da kendisine hil'at giydirilen, basina taç konulan, insanligi irsad etmek için manen görev verilen kimsedir. Kamil bir Mürsid, Velayet yahut Veraset nuruyla nurlanmistir. Bu sebepten ötürü “Varis-i Nebi” Makami ile sereflendikleri için, sekline, suretine seytanin giremedigi seçilmis zâtlardir.
    Mürsidi Kamil, insanlari ALLAH-ü Teâlâ'ya vuslat etmek vazifesi olan ve Rasulullah Efendimize hakiki varis kilinmis kisidir. Böyle bir mürsid-i Kamil, yine üstadi olan baska bir mürsidi kâmil tarafindan yetistirilir ve bu üsdatlar silsilesi ta Rasulullah (sav) Efendimize kadar uzanir.
    Her Mürsidi Kamil manevi olarak icazet alir. Mana âleminde Rasulullah (sav) tarafindan vazife ve icazet verildikten sonra, Rabbimiz ilmi ledünden onun kalbine akitir. Böylece Mürsidi Kamil, peygamber varisi olarak insanlarin nefis terbiyesine ve ALLAH'a vuslat bulmalarina vesile olur.
    Mürsidi Kamil olan zâtlar, Hem zahir, hem de batin olarak Rasûlullah (sav) Efendimizin tamamen varisidirler. Mana âleminde icazetlerini Rasûlullah (sav) mühürlediginden bu zâtlar, mahfuzdurlar, yani hifz olunurlar.
    Rasulullah (sav) Efendimizin:
    “Âlimler peygamberlerin varisleridir”
    “Benim ümmetimin âlimleri Israil ogullarinin peygamberleri gibidir.”(Aclûnî, Kesfü'l-Hafâ) buyurdugu zümre Mürsidi Kamillerdir.
    MÜRŞİDİKAMİLİN ÖZELLİKLERİ:
    Mürsidi Kamil olan zâtlar kabirde çürümezler, Mürsidi Kamil olan zâtlardan bazilari, ALLAH-ü Teâlâ Hz.lerinin Cemal sifatina mazhar olurlar bazilari da Celal sifatina mazhar olurlar. Öyle ki Celal sifatina mazhar olan evliyanin kabirlerinin yerini dahi degistiremezler. Mürsidi Kamil zât kendisine müntesip olan kisinin son nefeste kelimeyi sahadet söylemesine, imanli gitmesine vesile olur, Rabbimiz bana vesile ile gelin buyuruyor. ALLAH(cc) ve Peygamberler(as) arasinda Cebrail (as) vesile oldu, Peygamber (as) de ALLAH (cc) ile insanlar arasinda vesile oldu, Efendimiz (sav) Hadisi seriflerinde;
    “ Muhammed'in nefsini elinde bulunduran ALLAH'a yemin olsun ki, hiç süphesiz, ALLAH'u Zülcelal'in en sevgili kullari; ALLAH'i kullarina, kullari da ALLAH'a sevdiren, yeryüzünde hayir ve nasihat için dolasanlardir” (Beyhaki) buyurmustur.”

    Mürsidi Kamil olan bir zât ALLAH'in izni ile ve indi ilahiye deki degeri hürmetine dervislerine Ahirette üç türlü yardimi olur.
    1. Sirat köprüsünde
    2. Mahser yerinde
    3. Peygamberimizin Livaül Hamd sancagina götürmek için vesile olur.

    Efendimiz (sav) Hz.leri;
    “ Benim ümmetimden çok büyük bir topluluga sefaat eden olacaktir. Yine benim ümmetimden bir kabileye sefaat eden olacaktir. Yine benim ümmetimden birkaç kisiye sefaat eden olacaktir. Taki(hepsi) cennete gireceklerdir.(Tâc) buyurmustur.

  • ilahi aşk03.08.2009 - 19:35

    Varımı ben Hakk'a verdim, gayrı varım kalmadı.

    Cümlesinden el çeküp pes dû cihanım kalmadı.

    Çünkü Hubbüllah erişti, çektü beni kendüne,

    Açtı gönlüm gözünü, gayri gümânım kalmadı.

    Evliyanın himmeti, yaktı beni hal' eyledi.

    Safîyim buldum safayı, dû cihanım kalmadı.

    Ahmed ider, 'Yâ İlâhî! Sana şükrüm çok durur,

    Hamdülillâh aşk-ı Hakk'tan gayri varım kalmadı.
    SULTAN AHMED

  • aşk03.08.2009 - 14:10

    Mecazi aşkdan geçip İLAHİ aşka ulaşmaktır aşk...