Başımıza serpilirken gün kırıntıları,
Eriyen karların saflığında ıslandım.
Elimizde büyürken zaman tortusu,
Akşamın alacasına yaslandım.
Rüzgarda kesilirken kuşların soluğu,
Aydınlanma sürecinde zamanın,
Odağında barış olur.
Yıldızlar yol alır gecede,
Umutlar büyür düşüncede,
Etik bir yarış olur.
Gök mavisi etekleri tutuştu suların,
Güneşin sarı saçları takılıyor dallara.
Beyaz renge boyadım tüm umutlarımı,
Alacakaranlık çökmeden pembe ufuklara.
Nemli bir buğu içinde geçti ilkbahar,
Allı turna sılasına varınca,
Deli gönlüm diyar diyar dolaşır.
Ak köpükler sahillere vurunca,
Gözlerine gök mavisi bulaşır.
Mor çiçekler tozpembeye çalınca,
Gökdere Dağı’nın mor yamacında,
Beyaz bulutlara yaslanır Bingöl.
Derin vadilerin karlı burcunda,
Tan yeri sökerken puslanır Bingöl.
Çapakçur Deresi bulanık akar,
Gönülden gönüle giden yol ince,
Ben, yüce dağların arasındayım.
İlkbahar yağmuru yere inince,
Ben, gülen gözlerin çırasındayım.
Oluşum içinde zaman yedi kat,
Gün ışığı yapraklara sıvanır,
Sarıdır ölümün hızı.
Kar düşer dağların kır saçlarına,
Hafiften bir rüzgar eser,
Sevdalanır deniz yıldızı.
Tren düdük çalar artık gardayız,
Gözyaşım düşüyor ipek mendile.
Veda vakti geldi sanki kordayız,
Yolun açık olsun git güle güle.
Kıtaya varınca bir telefon aç,
Gök taşları sürecinde zamanı,
Karalığı ikiye böldüler.
Yırtılınca göğün mavi perdesi,
Yıldızlar yerlere döküldüler.
Toprak çatladı utancından,
Yoksulun kaderi boynunda yafta,
Suçu karanlığa atan kirli yüz.
Ruhlarda uyanan tepkilere dek,
Gölgelerin serin sessizliği güz.
Çıplak ağaçların kambur belleri,
Nedim Uçar Şairin hayatını öğrenmek istiyorum bana bilgi gönderirseniz çok sevinirim site çok güzel şairin şiirleri çok güzel