Sık dallı ağaçlı patikadan geçtim kasaba meydanına,
Gölgeler uzamış..
İnce belli kadınlar;
Grup, grup..
Güneş battı batacak..
Yaşlı denizci uzakta ağını örüyor;
Garip bir tad bırakıyor,
Beyinden yüreğe,
Başıbozuk bu akşam...
Hemen kendime kaçıyorum
Yola gelmez kıvır kıvır kır saçlarım
İçten gelen boşvericilikle boşverebilseydim
Veremedim...
O basit sohbeti duyunca inanamadım...
Gülümsemeye çalıştım
Beceremedim..
Yüzüm garip..
Bakma öyle içine içine gözümün,
Görüp göreceğin yıllanmış huysuz kördüğüm...
Zamanın ağzında değirmen,
Gün yirmidört saat bende akar..
Uzak özlemlerin baharını yakalamaya,
Bakıp durdum yol boyunca..
Deli yağmurlarla geldim
Bir uçtan bir uca...
Gidenin değil, kalanın sonbahar..
Kabuk tutana dek anılar..
Birgün,
Yeni bir rüzgar eser denizden,
Silinir yazılar kumlar üzerinden....
Gün akıyor akşama.....
Bilmez kimse ama,
yağmurlar içimde hala.....
yüreğim durdu ayaza......
Karışmasalar dünyama....
Akşam koşaradım denizden geliyor
Alaca karanlıkta iğneyle kuyu kazıyorum
Bana söz geçmiyor, dönüp duruyorum..
Sırra kadem bassam,
Bavula anıları yük etmesem,
Gel-git akıllıyım elimde olmadan,
Cinnetimi tutmalıyım kimselere bulaşmadan,
Lafın gelişini dua ile bulmadan..
İz düşülmüş yüreğime şiir
Yine elde var bir..
Önüne rüzgarı katar..
Dibi kurumuş ağaçta kalan yapraklar
Sarılar, allar...
Deli yüreğim kanatlanır..
Esintiye kapılır..
NALAN KAZAZOĞLU
VE
“AYRIK OTU”
“Aynını tekrarlar bitime kadar
Ömür sürer bazıları
Dört yapraklı yoncayı arar gizliden
Aykırı ayrık otları
Ayak uyduramaz sıkılırlar gidişten…”
Nalan KAZAZOĞLU’ nun “Ayrık Otu” başlıklı şiiri, işte bu… “Çok az sözc ...