Gözlerim kamaşır kuşlar içime göçer
Alınca reçine kokusunu öykü dağlarının
Hiçbiri tehlikeli değil nazlı dost düşlerin
Öte yanına geçmez de, kalıp anlatırsan eğer...
Beni düşkırıklığına uğratanlara inat..
Kendi derinliğime inerim..
Sevgili dostum melankoli bulur beni,
Onunla takılır, havadan nem kaparım.
Üstüste kilitli kapı olurum,
Dalgalanır ardımda öyküler..
Takarım yorgun yüzüme yaşlı gülücük,
Başımda kar bulutum...
Karakış hazır gelmeye.
Doldur dünyaları göğsüne
İnsanlara ver avuç avuç
Yürekli duy kendini
Sonuna kadar kavgaya
Bir hamlede süzül yıldızlara
Sevda dörtnala
Koca bir taş yüreğimde benimle mahsur
Güneşi özledi baharlar..
Ettiğim serseri küfürlerde,
Şeytanı kaldırdım tozlu raflara
Dağlar, denizler aştım, yorgunum...
Bir vakitte şarkılara ihanet edeceğim
Bir zamanda bitecek güz mevsimleri
Bir vakitte içimdeki sesi boğacağım
Anıların en derin izleriyle
Hırçın dalgalarla boğuşacağım
Demirden elli yaşamın son ayak sesleri yankılanırken kaldırımlarla,
Bir avuç daha hüzün attım
Yaktım anılarımı kül ettim
Sakladım düşlerimi zeytinin dalına..
Hayret yüreğim yatışık
Nasılsa sığ sularda...
Ben,
Sudan çıkmış bir balık
Baktım ki kırk yaşıma girmişim..
Akşam çökmüş
Kırık dökük günlerin
Başımdaki kavaklar...
Gönlümdeki saraylar...
Karmaşık uçuk mısralar...
İçime yerleşmiş fırtınalar...
Kanatlarıyla yüzerler yüreğimin....
Zamanla aşınmış vakit, her zamanki vakit..
Dünün buçuk çeyrekleriyle biten..
Bittiği yerden mi başlıyor yeniden?
Çatlak sesli saate sordum;
Niye heryer dar, sığamıyorum?
Cevap verdi; tik, tak, tik, tak...
NALAN KAZAZOĞLU
VE
“AYRIK OTU”
“Aynını tekrarlar bitime kadar
Ömür sürer bazıları
Dört yapraklı yoncayı arar gizliden
Aykırı ayrık otları
Ayak uyduramaz sıkılırlar gidişten…”
Nalan KAZAZOĞLU’ nun “Ayrık Otu” başlıklı şiiri, işte bu… “Çok az sözc ...