Mevsim ilkbahar…
Gece yağmur yağıyor,
Gündüz güneş doğuyor.
Elimde bardak,
Çay içiyorum balkonda
Tavşan kanı…
Yanar Benim yüreğim nârın közünde,
Aşkı ararım ben hep yârin yüzünde.
Aşk yüreğime çakılmış bir çividir,
Arama boşuna şikârın gözünde.
Atlar geçiyor boynu köpüklü
Ağaçların köklerine karanlık taşıyor
Kara karıncalar sürü sürü…
Sarkmış ağaçların dallarından meyveler,
Çekilmiş suları, kuru kuru…
Saklanmış yüzün bulutların arkasına…
Bayrak için akıttığımız su değil,kandır
Uğruna öldüğümüz toprak değil,vatadır.
Bir bayrak uğruna akıttık biz kanımızı
Sonra bayrağa sarmaladık vatanımızı
İşte bayrağımızın rengi bundan kırmızı…
Ben acılarla beslenen pınardan su içtim,
Gülleri solmuş kuru bir diken seçtim,
Eğildim, büküldüm,iğne deliğinden geçtim.
Hep isyana sürükledi beni sözlerin,
Sanki yüreğinin rengiydi kara gözlerin.
Gözden kalbe,kalpten göze bir yol vardır
Aktın gözümden kalbime yıldız gibi
Geçtin çok hassas incecik, bu dar yoldan
Girdin kalbime deldin çuvaldız gibi.
Çizdim kalbime bak kalbinin resmini
Erkenden kalkarım,kış mevsimi seherde,
Aralarım perdemi,açarım penceremi.
Köyümü görürüm tam karşımda,
Mavi ile beyazın birleştiği yerde.
Bugün kalkıyorum yine erkenden,
Ezeli de deli gönül ezeli
Savururdu her rüzgârım gazeli
Peşimdeydi yedi köyün güzeli
Nasıl geçti, hey gidi gençliğim hey!
Güzellerin elinden su içerdim
Sordum yıllarca kendime bulamadım,
Bu nedensiz ayrılığın nedenini.
Erittin mum gibi ruhumun bedenini,
İnce ince verem gibi.
Aynı mekanda fakat;
Yoktur kimsenin kimseye saygısı,
Alışverişte herkesin kaygısı,
Ayıplı mal,aldatılmak korkusu.
Kalmadı kimsenin güven duygusu.
Koymuşlar teraziyi iki gözlü,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!