Edebimle hayalim, el ele tutuşursa
Ağzımdan çok lafın, çıkmasına gerek yok
Kopsa kızıl kıyamet, bilsem yüreğim yansa
Gözümden anlamayan, sevgiliye gerek yok
Insanlığın serveti, sevmekle başlar hayat
Edepsiz insanın ettiği lafı
Cahil olan yapmaz böyle bir gafı
Caminin en önde tutuyor safı
Mahzun bakışlarla el etek öper
Cesaret timsali hemen her yerde
Edep düşmüş ayağa her gelen tekmeliyor
Büyük küçük demeden kavgaları ediyor
Düşme sakın yerlere her gelen tekmeliyor
Sevgi nedir bilmeyen edebsizlik ediyor
Bir ekmeğin hakkını bilemeyen nesiller
Edep haya düşmüş yere
Olaylara baksan hele
Başlar kalkmaz şu göklere
Edepsize ne demeli
Her şey haktır onlar için
Edebi sorsam ona, edebsizce konuşur
Ilim irfan bilmeyen, dost meclise girmesin
Yalan yanlış her sözü, doğru diye biliyor
Edep yahu diyelim, edepsizlik etmeyin
Kimi zaman susmaktır, kimi zaman dinlemek
Ekmek kapısı deyince
Yatılır mı yatakta?
Yün yatak bile batar, yavrular göze bakınca
Yaz demeden, kış demeden,
Meydanlara kendimizi atarken
Bekleriz ki sabahtan akşama kadar
Ne bakarlar bilmiyom göz dikilmiş ekrana
Geyikçe muhabbetin koyusu yapılırken
Millet aş iş peşinde onlar çıkmış ekrana
Bel altından vurarak sohbetler yapılırken
Bu nasıl bir iş böyle anlamadım gidilir
Elimde bir bavul, içinde hayallerim
Düştüm yine yollara,
Garip geldim, garip garip giderken
Adımlarım iki ileri, bir geri
Mehteran bölüğü gibi
İçimde buruk bir veda
Elimdeki yara bir gün geçerde
Kalpdeki kötü huy ne zaman geçer?
Yalan dünya bir gün olur biter de
Gönlümdeki yara ne zaman geçer
Karanlık kuyunun dibinde kalan
El kadar yüreğimi, sakın sıkma ne olur
Bu can bana gerekli, sivrilmesin dikenler
Diline sahip olda, vurma sakın kor olur
Yüreğinle birazcık, su serpsen açar güller
Yüzüme bakıp bakıp bilirim gülüyorsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!