Bir avuç toprakla gözü doyurmak
Üç kuruş kar ile gönül tatlanmaz
Kul hakkı yiyerek sonra aklanmak
Bozulmuş nesiller bir af dilemez
Nehir kenarında kurt kuzu yerse
Bırak gecenin serinliğine kendini,
Seyret yıldızları ay'ı.
Düşünme seni yakanları .
Hıçkıra hıçkıra ağla ,
Aksın gitsin gözden aşağı
Akan yıldızlar gibi gözyaşları.
Bir anda karşımda gördüm
O güzelin gözleri
Yeşil mi, ela mı, kahve mi anlamadım bir türlü
Şaşırmış, şaşkınca bakarken
Şimşek gibi çakan gözlerinden
Fırlayan ışınlı oklar delmişti yüreğimi
Bizde vardır pek çok arı
Sırlarını diyemezki
İş bilmeyen olmuş karı
Bir aş'ıda edemez ki
Kara kışın ortasında
Bir avuç kara toprak, kara gözü doyuran
Gözümden akanları, bilesin ki özümde
Dünyanın tüm dertleri, nefisleri kavuran
Sevenlerim yaksa da, hepsi benim özümde
Sanma ki unutmuştum, seni sevdim demeyi
Bir can gördüm
Bakışları masum, gözleri vurgun
Konuşması geliyor,
Ta da yürekten, oldukça durgun
Sesinin şiddeti ahenge uygun
Biraz ürkek, bir o kadar da heyecanlı
Bir deliye gönül verdim
Aklım gitti kendim kaldım
Gözüm kaydı ruhu verdim
Aklım gitti bensiz kaldım
Sözü verdim dönmem gayrı
Dağların aradan, nehir akarken
Kum gibi kaynayan, gözü görseydim
Gül yüze yandığım, gönül açarak
Gönlümün sultanı, bir demet gülsün
*
Elinde kahvesi karşımda durdu
Bir dert için vardık senin kapıya
Sen de kimsin, bizden değil dediler
Utancımdan yüzüm, döndü karaya
Anlaman mı bire cahil dediler
Her bir kapı birer birer kapanır
Bir güle baktım
Bir de, gülü tutan güzele
Şaştım kaldım, o güzelin yüzüne
Alev alev yanıyor,
Yansa iyi amma, bakanı da yakıyor
*
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!