İbrahim Şahin 2 Şiirleri - Şair İbrahim ...

İbrahim Şahin 2

🌾 Bölüm 1: Gızın Budakla İmtihanı
Yıl: 1930 Yer: Kazancı Köyü Karakterler: Gızlar, Budaklı Ağaç, Püse Nine
Güneş tepedeydi. Gızlar dut ağacına çıkmış, hem yemiş hem gülüşmüş. Bir tanesi – adı Zeliha – daldan kaydı, “cık” diye düştü. Ama düşerken bir şey oldu… ağacın budağı, Zeliha’nın amına saplandı. Köyde hastane yoktu, doktor yoktu, ama Püse Nine vardı.
Püse Nine: – Gızım korkma, ben buna püse sürerim, sabaha iyileşirsin. – Bu budak senin kaderin, ama püse senin şifandır!
Nine, evden bir kavanoz çıkardı. İçinde ne olduğu belli değil: Biraz koyun yağı, biraz kekik, biraz da “sır” dediği şey. Zeliha’nın yarasına sürdü, dua etti: – “Budak giren yerden çıkmaz, ama püse girerse çıkartır!”
Ertesi gün: Zeliha yürüyordu. Hafif yamuk ama gururlu. Köyde herkes konuşuyordu: – “Zeliha’ya budak battı ama püseyle dirildi!” – “Püse Nine olmasa, köyde kimse doğmazdı!”

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

KEMİKLERİMİ SIZLATTIN OĞUL

Davut Mardinli Davutlar aşiretinin son temsilcisiydi o da evlatlıktan reddedildi.

Davut Davutlar aşireti ile Hüthütler aşiretinin kurşun bulamadığı bir bahar ayında dünyaya gelmişti.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

KENDİ BULUŞU İLE BULUŞUNU YOK EDEN İLK

Evet, kendi buluşu ile buluşunu yok eden ilk insan. Bu unvanla bilim tarihine adını yazdıran ilk bilim adamı.
Henüz on beş yaşında.
Bir Türk.
Zebuzittin Zapzap.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2


KİM DİZİNİ DÖVMÜŞTÜ DERSİNİZ

( İntihar eden benim de babamdı. Nerede boynu bükük bir yetim görsem o bendim. O ben...)

Okulun ilk günüydü.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

KİM KİME GÜNÜNÜ GÖSTERDİ ACABA

Her gün yüceliyorduk. Daha doğrusu yüceldiğimizi sanıyorduk.

Her gün velilerimiz okula geliyordu. Biz bir kez velilerimiz çoğu kez, saat başı... Her biri öğretmen dersten çıkarken kafasını uzatırdı, ‘’ Ne oldu? ‘’ Bizde cevap hazır. Bizde cevap binler.
Öğretmen her gün aynı. Dersi dinlemeyenlere, defterini kitabını uçak yapıp uçuranlara ‘’ O uçakla geleceğini yolcu ettin biliyor musun?’’ diyordu. Uçak iniyor kalkıyor öğretmenden her iniş kalkışta bir söz ‘’ Oynarken neler kaybettin biliyor musun?’’ Uçaklar çoğu kez öğretmenimizin kafaalanına iniş yapıyordu. Biz öğretmenin kızacağını beklerken öğretmen ‘’ O davranışın hata olduğunu söylemek zaman kaybıdır. O davranışı yapan o davranışın kendisine bir getirisi olmadığını bilseydi, o davranışı yapmazdı. Onlar kendi zamanlarını çalabilir ama dersi dinleyen üç beş arkadaşının zamanını asla. Ona izin vermem.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

İDEALLERİMİZ KIRINTIYDI
**
Suyu içtik bulanık yalakta
Uyuduk yer döşeği yatakta
Yıldızlara göz kırptık damlarda
Gülücüklerimiz vardı yanık yanaklarımızda

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2


Köygerçeği / Bölüm 6: Yokuşun Ucundaki Eşik

Yokuş taşlıydı. Ama o taşlar, basanı incitmezdi—çünkü üstlerinden geçen her adım, onları yumuşatmıştı. Bir ayağın izi, diğerine yol açar; kimse kimsenin izini silmezdi bu köyde. Yol kenarındaki sarı otlar, gelenin kim olduğunu sezmiş gibi hafifçe salınırdı.

Yokuşun sonunda, ahşap bir kapı dururdu. Boyası solmuş, menteşesi inatçı… ama kimse ondan şikâyet etmezdi. Çünkü o kapı sadece bir eşiğe değil—başka bir zamana açılırdı.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

İrbeğem ve Deste Sayımı”
İrbeğem gözünü ilk açtığında, tek yorganın altında annesiyle babasının ayak parmaklarının müstehcen bir halay çektiğini gördü. Ne olduğunu anlamadı. Ama göz kırpmadan izledi. İlk defa, gözlerini değil—sabrını kırpmayı öğrendi.

İlk ayını ezilmeden geçirince bebek meclisinde “zoru olmayan şanslıdır” diye kayda geçti. Ağlamayı da unuttu; çünkü halının üstünde annesiyle babasının birbirine sürtünmeli ront dansı varken kim ağlamaya vakit bulurdu ki.

Bir gün, öğle vakti, annesinin “ohh be hacım” deyişini işitince jeton düştü. Anne farklı, baba farklı; ama ritim aynı. Kendi kendine mırıldandı:

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

elidin Dibinde Gülmeye Yatmış Düş” (172 sözcük)
Pelidin dibinde bir dut lekesi vardı; herkes onu çocukluğun parmak izi sanırdı. İrbeğem, sabah o lekeye basmadan güne başlayamazdı. Bastığında gülmek, basmadığında susmak şarttı.

O gün—lekeye basmadan çıktı evden. Kuyunun başında Gök Hacı taş yontuyordu, taşın içinden çıkan her kıvım, bir Fadime kahkahasına benziyordu. İrbeğem sordu: “Dede, bu taş niye gülüyor?”

Gök Hacı cevap vermedi— taşa son darbeyi vurdu, taşın içinden dut çıktı. Herkes dutu bekliyordu; ama dutun içinden göbek bağı çıktı, İrbeğem dondu kaldı.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

Sabah dut yaprağında bir nokta vardı. İrbeğem onu gülüş sanmıştı önce. Ama değildi. Bir gece evvel annesiyle babasının yorgan altı çırpınışından damlamıştı belki de.

Kuyu suskun, Gök Hacı’nın gözleri doluydu. Fadime geçti, dut yaprağına dokundu. İrbeğem ürperdi. “Bu temasın adı ne?” dedi.

Cevap yoktu. Sadece gökte bir bulut sanki iç çekti. Ve dut dalı titredi. İrbeğem gülümsedi

Devamını Oku