Göklerde sevda ışığı yandıysa,
Gönlüme bir ateş düştü, göresin.
Yâr ellerin düşlerimi sardıysa,
Ciğerlerim alevlenir, göresin.
Gözlerinden mor çiçekler topladım,
Saklı cennetime gömdüğüm,
Benim dünyam gözlerinde kaldı.
Son kurşunu bakışından yedim,
İki yalnız damla bir hikâyede yandı.
Göğsümde soğuk demir hançer,
Bu aralar bir üşümektir aldı içimi,
Nefesim yetişmez, elim üşür, yüreğim üşür.
Birkaç damla yaş düşünce kirpiğimden,
Yokluğun gelir aklıma, gözüm üşür.
Hava soğuk, insanlar soğuk,
Yüzyıllık kederim tüter, yastayım.
Gizlice aşkına yanar, ağlarım.
Yürekten fışkıran binlerce ahla,
Ardından gurbeti yaşar gözyaşım.
Ararken sahile vurdu hayatım,
En uzun yolculuk, düş eskisi;
Bu unutuluşta uzadıkça ağrım artıyor.
Yine yanlış kalelerin burçlarındayım,
Asın beni boğazımdan, idamım depreşiyor.
Her şey bir gün başladığı yerde bitermiş;
Dünya ha iki günlük, ha üç günlük,
Komedi ile trajedi arasında kaldım ateşte.
Yedi iklimli hayatta kaybettim ruhunu,
Sonsuzluk içinde bir noktasın işte.
Vuslat, ölüm kadar soğuk gözlerinde,
Sokak köpekleri ulumaya başladı yine,
Bu kasvet, bu efkâr kahrolsun.
Yaralarıma tuz basan,
Meyhanede demlensin azap suyun.
Zaman donmuş gibi,
Bu ömrümün kaçıncı gün batımı?
Yıllanan, eskiyen, küflenen...
Bu kaçıncı tükeniş yürekte?
Derin derin, sessiz çığlıklarla geçen.
Gençlik ateşi gönlümden söküldü,
Gün olur, rüzgâr olur savurur beni,
Bir kayığın izinde köpük köpük.
Gün olur, dağların başında bulurum kendimi,
Bir dağ çiçeğinin özlemiyle yanmış.
Gün olur, sessizlikte yankılanır içim,
Gün gün eksilirsin ömrümden;
Yollar uzaklara çeker kirpiklerimi.
İçimdeki yerin sızlar, üşürüm;
Başım öne düşer, tutamam gülüşlerini.
Yolunu yitirmiş bir yolcuyum;




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!