Öyle çok güzellik var ki
ve hiçbirşey, kıyısında beklediğin.
Tükenen damarlarından şehirler
akar sıkıntı ile. Bırak gözlerini
dolaşsın ayakların götürmezse.
Anlaşılmamış insanlar birbirinin
Ve yelelerinden özgür, gizil hayatın
damarlarında koşan çılgın at, önünde
yükselen duvarların karşısında, cesaret,
geçerken kıvrak, akla emanet, erdem
yükseltir, hem yan seçenekler denenir
ve uyku dehlizlerinde gezilir, gün ışığında
Anlamıyor musunuz şairler
iki insan arasında barış
hiç gelmeyecek, binlerce
yıl öncesinin şiirleri aynı
yankıyı yapıyor, bugün
yazılmış gibi. Belki uygarlık;
Bağlarından kurtuldukça bağlandı,
burda hakiki bir şey vardı, ama,
yaşamadan olmazdı, kalın bir
zincirle dövülüp kızıl bir esintiye
binmiş, uzakla gerçek arasında
salınan kapalı bir temsil imiş.
Soruyorlar bana
neden yıllardır
mezarına gitmezsin.
Gülerim içimden,
ben onun ağlayan gözlerini
canıyla öpüşünü, kilit gibi
Babam, yapayalnız bir adamdı hiç çıkmazdı evden;
yalnız işe giderdi, akşam eve dönerdi hemen.
Hoşlanmazdı insanlardan, şüpheyle bakardı çokca.
Bizse bir şey anlamazdık babamın anlattıklarından.
Erkence yaşta öldü, bizim içinde onun içinde.
Sonra araya hayat girdi; pek de haksız sayılmazmış,
Faruk'a
O gençliğimin balkonuna
gene gideceğim elbet. Artık
karanlık ülkedeki, bize limonata
veren zarif annene saygımdan.
Kimsesizliğin elinde kalmış,
umut dilenir yarın.
Aldığın günler yeter, dahasın da
enginler şımarır.
Nedir bunun ilki bilmezlenirler,
söyleyecek çok şey var da,
Ve anneme zamansızlığın eli değdi,
hangi fırtınanın arzusu artık o.
Ve hangi ağacın dalı yemyeşil,
hiçin avuntusunda, kim karşılar.
Görkemli ellerinden göğe değse
başım, bir saklı boşlukta uyurdum.
Ya gerçeğe ulanmıştır yanılsama,
ya da gerçek bulanmıştır. Kendini
yoksama. Bir ayrıksı rüyanın içinde
vardık, o bize uzanırdı ve dallarda
arardık, netlik reddedince, yanılsama
ile uyandık ki hikayemiz katlansın,
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...