Bedenin yokken bile süren bir
gülümseme, duvarda asılı kalmış
sessizce, kayıp ormanlarda aranan
zihin, güveni kalmamış, üstü örtülü,
açılır ihanetle, sana verilene.
Gül terketmiş saltanatını,
daha fazlası gerekmez diye.
Yorgun düşmüş hoyrat ellerde,
yeterdi bu kadar, insanlar
sabreyleye, madem itina yok,
böyle rastgele. Olur olmaz
Hayvanların gözlerine bakmayın,
yaraları haykırır.
Daha fazla yaklaşmayın,
insan bilincini yitirir.
O kadar üzülecek ne oldu,
devran sükun buldu.
Ah, farklı zaman aralıklarında akan hayat,
bir tarih kurar, görünmese de dilimde var.
Kimsenin yoğunluğunda üremiş, zamanı
zamana bağlar, ben bu üstün dilin elinde
savrularak, yarının görkeminde, tuzakları
aşarak, yok da var dengesini kurarım,
Küçük küçük, parça parça
salınırız boşlukta.
Hep içinde mahküm
bir o yana, bir bu yana.
Hep affetmez, yoketmez de,
Sana dokunulmasın,
güçlükle kurduğun
gücünün çevre çizgileri
bozulmasın. Yoksa, bu
dünyaya katlanamazsın.
Çevreni altederek gönlüne
Bütün güçlüklerde yalın,
yaşamayı en üste koyun.
kendi meşrebince, zarar
vermeden, içten bakan
gözlerde kaybolun.
Güzelliğin elinde meftun,
Görüntülerimin görüntüsü.
Nietzsche
Görüntün üstüne
yığılır alışkanlıklar
ve bütün önyargılar.
Herkese göre değişen haller,
neden, neye gülerler. Bir sis
perdesi ardında, yaklaşıp,
uzaklaşan hayaller. uçuk
bir gülümsemeye, göz
olursun, konsan da artık
Göz göz olmuşum, parçalanmış.
Tekrar toparlanmam gözlerin.
Sonrasız bir uzaklığın çağrısını taşır,
burdan oraya giden yol gözlerin.
Biliyorum, eksiğim, yarım kalmış;
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...