İşitmiyorsunuz, galiba işitmeyeceksiniz de.
Duysanızda yapmıyorsunuz, görünen yapmayacaksınız da.
Kurgulanan dünyada, gerçek bir yanılsama,
dil ağır bir yük, algı sımsıkı kapalı, yetersiz anlama.
Kimliksiz, tanımsız kurulmuş binanın kapıları
yalnız samimi ve masum hassasiyetlere
açılır, çileler ikliminde.
Zamansız ve zarif tereddütlerle öfkeli ve mukavim.
Güven açlığında boşluğun varlığı tekin kılan,
Ateşle dokunurdum yüzüne, ton dışı,
soluk ayrıntılar, bir ıslık kadar başıboş,
gezinirdi elimde, yanıyor bu avuç,
duyulmaz ikliminde; söylenmez bilirim,
kuşkusuz bir bildiğin vardır, madem
bu imkan verilmiş özüme, sorabilirim,
Aşkımın hırçın gölgesi düşer yere,
titrek, savunmasız, yitik özlemi nerde.
Tüller aralanır, soluk bir ışık sızar,
çırpınan yüreğim, herşey buraya kadar.
Dağlar, çiçekler uzak bir ülkedir artık.
Boşuna çabalama, kaçırdın fırsatları,
Aslında şekilsiz yanardı tarih,
bir biçim gözeterek; buharlaşan
zamanların yaşamışlıkları,
beraberce bir toplamı kurardı.
Ne acılar, yaralar ve sevinç,
aynı uzaklığa gider, gelirler.
Bir başkasından yansıyan ben,
gökyüzünde yitip giden. İşte böyle
temellenir, yeryüzünde gezerken.
Unutmak da bir kök salmak, yarını
elinde tutmak, herşey kayıp giderken,
belki de burda kalmak.
Buket'e
Nerede durursan dur,
ben burda bekleyeceğim.
Kimseyi üzmek istemem,
seni terketmeyeceğim.
Biraz da karanlığın sesini dinle,
vaatler ülkesinin filizleri orda açar.
Can uçurumlarının hayal katmanları
bir araya gelip orayı kurar, sen
anlamazsın, o derya nadiren kendini
açar, ama girme, taş kesilmiş duyuların
Beğen artık ne beğeneceksen, daha ne yapalım,
ben bu aptal denizlerin adamı değilim, görmediğim
uçurum kalmadı, fırlat yarlarından, yeniden doğarken.
Bütün iklimlerde ölü ve sağ, açtığın derinliklerde,
bırakılıp, kaybolayım ve tekrar yeryüzü ise, o da
kabul, daha uçurumuna doymadan, biter miydi,
Son kuşlar uçtuğu zaman
kalkacak perde, kendini
teslim eder gölge, gerçek
unutulur artık, söylenmeyenin
güzelliğiyle.
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...