Artık görmez olduğum senli benli
gölgem, nasıl dursam da bilsem.
Tekdüzeliğin zincirlerinde ölürsem,
bir kaynak daha ürer miydi, kendime
vaatlerle avundum. Tanımsız zamanların
kuluydum. Aynada solan derim, sırrında
Bir sabah çiğinde açılır saklı zamanın yaprakları,
sen ben duymayız, görünün sancısıyla örtülü,
uyanır burda olmayana, hep istediğin, olmamışın
kucağında bir pamuk hülyası, uykuların kadar canlı,
durağanlıkta gömülü sevinç yumağı, örmüş kendini,
sayıların görkemini yokla, sana dönen nedir, yoksa
O ateş yoksa varlığında, gün solardı belki,
sessizlikte kapanır, bir yokluk türküsüne
ad olurdun, işte yangının kurdu gerçekliğini,
hiçbir zaman bu kadar hür olamazdın.
Direnme gücü ses verir, yükselen bayraklar
Her kıpırtı bir ulu dua, ulaşır kendiliğine
boşluklarda, kuran zamanın unutuşu
çınlar duvarlarda, yakın, uzak, tekin
değil yaşamak. Kayıp zeminde isyan,
bir dal uzansa konsam, sesler iklimine,
saklıdan.
Dünya bu olmamalı, süreğen gerilimin
açmazı, daha sakin geçişlerde kaybolmalı,
söyleyebiliyorsak olmalı, bir şaka mıyız,
dörbir yandan esen aşılırken, kayıplar
ruhu ezer, umut zenginlikse, unutulmamalı.
Sahilinde yüzmeye gittiğimizde
kıyıda yatan şişmiş bir cesetti
ilk hatırladığım Samatya.
Sokaklarında kavga ettiğim,
sonra neden böyle diye
günlerce kendimi kemirdiğim.
Daha çıkmadım yeryüzüne,
sıcak ilişkiler içindeyim.
Hiç böyle sevmedim,
kapalı bir hücredeyim.
Aranızda yer var mı bana..?
kalsam mı burda, dönsem mi geri..?
Bir başka dünyanın kaygısızlığında,
kayıp uzuvların tuhaf yankısı, can
kıymıklarından yükselir de, uygun
karşılıklar çevreninde bir boğuntuyu
çözer, yitilen iklimde bahar kokularıyla
dönen yaklaşılmamış özlemler, artık
Pırıltılı bir aydınlık doluyor gözlerime,
ve bütün uzuvlarım kısmetini alıyor; sanki
dingin denizlere karışan yağmur damlasıyım.
Rüzgarlar yön veriyor içime, yüksek yaylalardan
vadilere inerken usulcacık, o yalın sessizlik
dokunuyor yüzüme.
Sevgisiz dokunuşun bana bir faydası yok,
ama, canla sarılmanın, ufkunun ötesi yok.
Sevecen ruh, katıksız samimiyetin, doğasında
yeşerir, zihin bulanıklığında, değer, saflığını
yitirir. Zor seçimlerinde sağlık, davranışta yükselir.
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...