Alev alevdi zaman, türküsü sen olmayan,
bir ince örtü altında, hiçbir şey anlatmayan.
Belirsizin üstünlüğüne, renklerle karşı koyan,
zehirini akıtırdın, boşlukları boyasan,
yıkardın baskıları, tam ruhuna odaklan,
bitirirdin resmini, sen artık başka alan.
Bir hayaldin de ben öyle mi görmek
istedim, unutsam dediğim bir hatıram,
kapımı tıklatan özgürlüğüm müydün.
Birden gelip el verdin, bir süre oyalandım.
Ama, burda duramazdım, benim ulaşılmayan
yanımdın, selamın yeter, kendime geldim.
Hep aynının yeknesaklığında
boğulan gelecek düşüm.
Anlamsız bütünün parçalarından,
korkunç bir çukura düşmüşüm.
Bu uyanan katışıksız çözüm;
bilgin aynalarda defalarca çözülmüşüm.
Nasıl bir dünya kuruyor bu, nerden geliyor
sessizliğin yükü, terkedilmiş bir zihnin izi,
orda mıdır kefareti, açık bir sızı bağışlıyor
kendini, bir de buna bak, ne kapılar açar.
Oluşumun taşan çoşkusu, nasıl da boğar burdan
Bilen öznenin sıkışmış öfkesi
zincirlenir gelişte, en altta
iyilik iter seni saçılmış tohumlar
gibi. İstek bir, dalgalanma
gerçeklik, hayat der miydik yoksa.
Bırak kalsın kendiliğinde,
kime ne hayrı dokunmuş.
Belirsizin kanatları genişler,
karartır hacmin yoğunluğunu.
Bu kesiflikte yer alamayız,
aç perdeleri gün sızsın içeri.
Bir tarifle açıklardım kendimi,
ne yaptığımla tersyüz olmasam.
Kara ormanlarda bir çıkış olsam,
billur pınarlar gibi, pırıl pırıl yol
alsam, her zaman öyle olur muydu,
o pınar beni bulur muydu.
Ah, o birden açığa çıkan kokuya,
dolanıp gezerken geçmişi, iz
bulunmayan gölgelerin gizine
inerdim. Haykıran ezgilerin
havaya karışan şöhreti,
o kavramış demir kafesi,
Renkler dolanıyor,
ellerinden tutuyorum.
Bazen bir mavi,
ayrılış gibi.
Kırmızının sultası,
direniyorum.
Kuşaktan kuşağa akan bilinç,
zamana süzülür, topluluklar üretir.
Bir ortak çerçevede eğlenir,
duman oluruz, zaman ötesinde
kodlanır da, başka bir alem oluruz..
bu gel-git mevsimi bitmez elbet,
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...