Kayıplarımız önümüze çıkar.
Biz isteyelim yeter ki
gözyaşlarımızdan akar.
Kavgalarımız olmuş, kırılmışızdır
bazen. Ama, anılarımızın sağlam
zeminidir onlar. Sevgimiz tersyüz olmuştur,
Gün dokusunda dolaşan, bir damlada
yükselen hayat, ezen bir rüzgara savrulurdu,
kendini unut, belki yeniden kurulurdu, bitse de
umut, yola koyulurdu, sabah gelen ışığı bulurdu.
Unut, ona sokulurdu, azıcık söz yanardı gün boyu,
sesler arasından hayat, dokunurdu. Çirkinleşirse
Bir aldırmazlık çöktü
olan bitenden sonra.
Korkum bile kuytuda,
bir dinginlik boşluklarımda.
Sanki bir kuş gibi süzülmekteyim,
Bir damlaya köle olurdum, yeter ki
düşsün kayıp zamanlarından, her
yerde onu görürdüm, gelmişim
sesler evreninden, ne dokunduğum
belli, ne sustuğum, göz olmuşum
damlaya, saatsiz katmanlarda.
Doğruluk kırıntıları, her ölümün tek umudu,
toplar canları ölümden bile, zamandan önce,
başında böyle, sonunda gene. Uçup giden belleğin tanıkları, sayfaları çevrilen ömür defterinden sevilene bırakılan hatıra, can veren anahtar göğe, açılan kapıdan giren öte. Söylenmemiş, söylenmeyen senle iç içe, ya da
yanından geçemezsin bile, harcandığın yeryüzünün
uzakta açan gülü, kokusunu duyan senin gibi, dokur
evrenlerin ipliklerini zamanın ötesinde, bir kayıtlı
Çoklu doğumdur bir kadere kavuşmak,
ayrılan yollarda kaybolup, uzaklar
girdabında bakınmak, ışık hüzmelerinde
bulutsu yapılar, ayrığı doyurur, daha
ötesinde ne var, bundan sonrası kabuldür,
yok duvarların arkasında saklı umutlar.
Derdimi ummana döktüm,
dünya verildi elime.
Hayvanlarla, bitkilerle öldüm,
susmalıydım belki de.
İşledim, gözledim
ellerim, gözlerim duymalıydı.
Sen ben diye söyleşmek
çölde can can yeşermektir.
Turan OFLAZOĞLU.
Sen ben diye söyleşsek
Herşeyi söyleyebilen dilim, bugün
söylediğimin, yarın tam aksini
söyleyebilirim, arkadaş ne zenginim.
Kavramlar git gidebildiğin kadar, fikir
sahipliğinden emin; bu kadar çok
yapının içinde kaybolurum, bir gün
Uçuk kaçak ışınlar her mevsim sen görmesen de var
bir aralanışın imkanıdır bu bağışlanan, yanar göz
önünde duyarsız geçenlere adeta ihtar ve yaşam
eksik bir duzenle besler kaçakları, neler görmedin de
böyle oldu hayıflanman, üstelemeden kabullenilmiş,
dallar arasından sızan, bekleyenin ufkunu kapsar.
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...