Verili kişiliğin sarıp
sarmaladı işte.
Çizdiğin yol, bıraktığın
iz de o. Çamurda açan
çiçeksin bazen, bahar da
zehirli filizler de. Seni
Ebediyeti emzirir bir ana,
elinde gümüş tepsi.
Sorsan sonsuz ne yana,
sabaha kalır hepsi.
Bir kıran gecesidir
belli ki unutulmuşsun,
Bir sesin öptüğü yerde yankılanan, ertelenmiş
vaatlerin sökün etmesi, yazıklanmışın yarılmasıyla,
kapanmışın saçılması, hava kabarcıklarıyla, bir nefes
çeşidi, soluğu güçlendiren, duyulmamış herşeye yeni
giriş kapısı, kabarcık sadece, göze ilişkin, gülersen
içinde.
Tenhalaşan kıyılar, tek tük evler
ürpertir benliğimi, güçsüzleşir ellerim,
kollarım, boşluğun korkutan gizemi.
Sayıların kuvvetini duymalıyım,
diğer insanların kaybolan nefesini.
Aralarından geçip giderken, gözüme
Dilimi tahrip ettiler,
karanlığımda kaldım.
Burdan neler umardım,
sesimden yoksun kaldım.
Gel aç bana yeni bir alan,
hükümsüz, şarkısız yanan;
Parmaklarımı kıpırdatıyorum,
dokunan elim oluyor.
Bütün çizgilerini biliyorum,
nerde bitiyor.
Kağıt üzre yazan kalemim,
tanık oluyor.
İşte bu adanmışlıktı, sabaha devredilen,
ama, yanıldın, duran bir ses gibi, gördüğün,
aşıp gelen.
Dur da dinle, belki sen, sonra nerde kalır,
biten. Unutsan, varır mıydı o zaman,
Doğanın ilenciyle solan insanlık,
öfkeyle oyalanır bir zaman.
Açıklığı irin akıtan müphem
döker taşlarını kuyuya.
Biz kalırız ayakları boşluğa basan.
Ne söyleyecek sözümüz vardır,
Kesin kanaatlerim olmadı,
kimseyi çarpıp bölemezdim.
Olduysa da eriyen kar misali,
sürekli yükünü çekemezdim.
Uzlet günleri kendine ziyan,
Bir kayayı delip çıkarsa gül, kokusu esenlik,
düşünülmüş vatanın hiç yaşanmamış geceden
akan zehrini erteler, hangi kırılgan yazgının saçılması
dahası görülmemiş, seslerin hapsolduğu, bırakılsa
ölüm de boyut kazanır, dilde üreyen biteviyelik karanlıkla
beraber, umarsız yazların durgun göğüne yansır,
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...