Bir talihin yönetiminde danıştığım akıl,
çok yönlü tuzakları aşarken öfkene takıl.
Gene yaya kaldık, billur açana yol ver,
bir durak bul da, zamanı elden kaçır.
Nasıl istersen öyle bakın, basınç,
uzuvlarında başlangıç yataklarında
Yokluktan varlığa sürgün edildim.
Acıyla yıkandım, şimdi sarhoşum.
Kurşun bir kalıba döküldüm.
Kim vurur, kim güler, hepten yönsüzüm.
Neden böyledir, nedir istenen, tam
bilmiyorum; giderek ilgisiz, nicedir
Sanki yoğun bir sis inmiş, görünmezi daha görünmez
yapan, belki karanlık içime sinmiş, ışığı dehlizde kuran. Gidip görmedim, kendi geldi, neden demedim, bir harcıalem duygu ki her yerde sarfederim, bir etrafa bakar
bir kendime dönerim, dönerim de ne olur, kendimi yerinden ederim, hiç olmamış yerim, sökülse dert mi olur,
böyle de geçer giderim, kem bakışın gül de birikmiş teri
akar teninden, yaz göğü rengarenk, durgun. Havayı terkederim.
Siz efendim siz
bir önceki, gülüşten.
Konuşun.
Sevinç olsun.
Siz efendim siz
Hepinizden tek tek nefret ediyorum,
ve gene seviyorum kiminizi.
Bu ne biçim oluş, böyle kurgu mu olur,
bu nasıl hediye, ister çıldır, ister kudur.
Bir sabah yürüyüşünde erken
Ne kadar sussan duyuluyor uzaklığın,
bir zamanın kırılmasında, eksilen kırıntıların.
Kuşların pencere kenarında beslendiği,
ele geçen silik görüntüler, tekrar izleyiş,
getirmeyecek yitirilmiş utkuların görkemini.
Son öpülen sessizlikte terketti, bir aralıkta
Dalgın ölümlerin büktüğü ışık sızar yaşamın
hırçın adımlarına. Koşarcasına uzaklaşır karanlık
yeni yuvasına.
Bir kanlı gömlek giyer bütün gülümseyişlerden sonra,
İlişkiler ağında takılmış çırpınan irade, nefessiz de yol
Uçuk kaçak ışınlar her mevsim sen görmesen de var
bir aralanışın imkanıdır bu bağışlanan, yanar göz
önünde duyarsız geçenlere adeta ihtar ve yaşam
eksik bir duzenle besler kaçakları, neler görmedin de
böyle oldu hayıflanman, üstelemeden kabullenilmiş,
dallar arasından sızan, bekleyenin ufkunu kapsar.
Ahpap sohbeti
ganimet bilsin.
Şeyh Galip
Konuşabilmek şen bakışımın
İşte zamandışılığını artık gördüğün,
apaçıklığın katran karası.
Dündür o, belki gelecek.
Ne gelecekse gelir, sen orda
yeni yoğunluklara hazır,
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...