Bir başınalığın keyfiyle açılan kilitler,
müdaheleden azat dolaşan görüntüler.
Zihinde bir çağlayan mesafelere egemen,
unutur yanlışı, açıklığa adanmış birden.
Düşen damlalarla, daha diyen zaman
Hiçbir şeyin gücüyle hiç, mesafelerde sancılarını
biç, karanlık döngünün bitimsiz oyunu, körlüğünde
beslenen hiç,
Hem çok canlı, çokca ölü, kesintisiz ve uç, kendine
olumlu, sende zulümlü, iç, belki yudum yudum ya da
Bir ten fırtınasının müzikal dokunuşları, ya ölürsün
ya kalır hazzın uçurumları, kayıp iklimlerin rüzgara
dolanması, her yükselişle yerle bir, ölümcül açılışları.
Unutmak kadar derin, sevincin salınımları, okur yazgıyı,
döner terkedilmişe, bir erime potası, bulunup, kaybedilen rüya kalıntıları.
Uzaktan beklentisizliğin şafağı söktü, ölümü öldüren ışık sızar artık, dokularına yeni bir nefes aldıran alanlarda,
bir imkanı kanıksayıp açılmak, sonu belirsiz dalgalar
arasında.
Öpüşlerle yükselen parıltılara kurban edilmiş, gerçek
eylemin damarlarında sessiz katılımını över aştığın
Zaten uykulu bir tembelim,
hiçbir şeye yetmez gücüm.
Dahası isteksizim, yazar,
çizer, eğlenirim.
Olduğum yerde durmaktan,
Çılgın karmaşasında tenin, aykırı
müziğin seslerine mahkum, bir
yokoluşun derin tınılarında sarhoşum,
ayrıntıda erimiş, kıvrımlara söz verdim,
durmam, açılan avucunla sımsıkı, ben
bu sevgiye doymam.
Karanlık bir orta oyununda,
Tanrı terketmiş bizi,
yokederek, silerek, ezerek....
Nedensiz sahnemizde garip
figürler gibi; sevinerek, üzülerek,
acıklı. Çaresiz, çözümsüz, şaşkın.
Tesadüf gibi görünene sinmiş
iç matematik, hiç boşluk bırakmaz
kurar tarihi, ışık salan yıldızların
örgüsünde açılan ses, kendi
varlığının maddesi, yokolmaz,
parçaların içinde temelini arar,
Biz gerçekte orda yaşarız, şekilde ölür, yine doğarız,
bakışlarından uçan kartallar birden kondular, biz görmedik, onlar uçtular, anlaşılmadık yerlerde mekan kurdular, yeni haberlerin kaynağında nefes aldılar, bakışlarını indir, susmasınlar.
Resmi, resmederiz her bakışta,
hatıralar çıkar gelir bir yerlerden.
Resim bir kez daha resim olur,
kök salardı kaynaklarımıza,
içimizde coşan odur artık. Ve
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...