_ dile geldi dizeler
sevdiğim sesinin doğuşunu izledim kendi üslubunun güftesinde
yeni güne kavuşurken kızıllıklarda
al al gölgeni kucaklayarak
_ nice eylül öncesinde sayısız çocuk
genç ve yaşlı
ıslak ve omuz omuza karanlıkları yardılar tam orta yerinden
sakince avuçlarından tek bir gün ışığı kaçmasın diye
_ En uzak yollara gitme
yada sükut yoldaşım olduğunda okşama şakaklarımı
o zaman
yöneliyor binlerce soru anlamsızlığa.
_ ve sakın bekleme kaybettiğin yerde
mavi yaz akşamlarında kapını çalmayacak hiç umut
artık ayaklarının altında çiğ kaplı nemli kırlarda gezemeyeceksin gönlünce, özgür ve dalgalanan saçlarını tarayan rüzgârlarda ve yüreğinde sonsuz bir sevinçle; sadece başıboş çekip giden ipsiz bir kayık gibi ve küreksiz dalgalı denizlere…
_ ilkin sohbet ettik sandım
kendimce
ancak birden bire berzah suskunluğundan mı geldin diye kükredi
küskün yürekle şöyle bir çığlık attı ufka feryat figan
_ o rüzgâr
oturunca evimin üzerine
sevgin ayakucumda uyur
güneş gözbebeklerinde
Nice eylüllerinde bu şehrin, bu meydandı korktuğum kör lambaların sarı sisinden ve loş aydınlıkların puslu gecelerinde; ucunda uçurtmaların takıldığı elektrik direkleri, bacalarında leylek yuvalarıyla havagazı fabrikasının.
_ Ulus’a kadar
karşısında bir köprü var artık
viyadük timsali
_ bileceksiniz
sarı saçlı mavi gözlü biri vardı
sevdalı değil ona karasevdalıyız
şafağa kadar seyrettim yattığı yeri salı gecesi
_ Son bir nefes gecenin katranına inat
halka halka
kesik kesik
önce ayaklarım uzasın göğe
_ Bir gölgeye el açan
penceremin nişinden ağaçlara sarılmış
mor salkımlı visterya
gökyüzümde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!