Alevler saçan ocağından bir ateş alıp da geldim
ve sonsuzluktan sık sık geçer giderdim
zamanın sınırlarını aşarak akşam kızıllığında
_ Ah kader
dost bildiklerimle akarken yaşamın dingin sularında
çılgın denizi gördüm birden düşerken çavlanda
ruhum daldı siyah ve soğuk dalgalara.
_giderken
yalnızlıktı yüklerim
hangi yüzüm bana bakıyor bilemedim
bu yol bambaşka bir hüznü yansıtıyor
_ Ceviz ağacının köşesinden doğan gün
bir dosttan ayrılış günüdür bu gün
tan vakti hiç kıvanma, yeryüzü uzarken altında sessiz ve dingin; bir yürek çarpıntısı kadar sürdü bronz ışıklar ve bulutlarla dövüşün.
_ Küçücük bir çarpıntıyla
O da beni andı bir ara
kulak çınlamasıyla uyandım
bir anının artıklarıyla denizde dönen bir gece fenerinin yalnızlığında
vurulmuş bir yürek
hüzünlü bir sahilde gelgitlerdeki kum gibi
_ ıssızlığı dinle
koyakta zeytin dalındaki yelden
yamaçta yankıdan dinle
toprağı anarak yitenlerin ıssızlığını
_bulutlar karanlık
yine bir cenk havası var nisan ayında
her yerde saçma sapan yazılar kâğıttan gemi
cephesiz sapatik siklonlarda uçuşan
envai çeşit yalan rüzgarlarında
Yalçın duvarlar tarafından kandırılıyorum hep
uykusuz gecelerde
onun geceye düşen şavkından devşirildiğine inanıp
_ bu yüzden
güne eriyen aya çok küskünüm çok.
Duman duman tükenen bu güne
yalnız seni görmek için direndim
köksüz bir ruh ve denize özgü o yalnızlıkla günbatımına kadar
ve şimdi içime kabaran tatlı bir hüzün
batan günün çarptığı ilk camdan yansıyan ışıklar gibi tedirgin.
_ Şenoba
en hüzünlü şiirini yazdın yine
kanlı bir öykü anlatan



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!