_ Dipsiz karanlıklar
elbette saati gelmeden görünmez güneş
belleğimde kalan düşçü gözlerimin yalnızlığına
sen hep aydınlıkta kal huzur
aldırmadan bu koca yığınlara.
İlk sabah güneşi kaplar şehri
eve dönen yalpaya
parktaki yatağa
işe gidenlerin duraklarıyla
sokak canlarına...
_argın yalnızlık
ters kelepçeyle bağlı
düştüğü akıl çukurundan çıkamaz artık
İçerde sular yükseldiğinde, bir güvercinin kanat çırpmasıyla dalgalar oluştu; nisanda yanıtsız mektuplar gibi, hiç vazgeçmedi yeryüzünden ifrit.
Gecenin bir vakti
dişlemeliyim ay ışığı harelerini dalgaların üzerinden
ve sessizliğin içindeki kabuğu koparıp atmalıyım sonsuz boşluğa
yalnızlığın çevrelediği sonsuz okyanuslara attığım çıpa dibe değmeden
ve izlerken çevreleyen sonsuz boşluğu gözbebeklerinde
Korlaşan bu ölümsüz düşte
ihtiyarlıyordum
kar yağacaktı neredeyse Haziran güneşine
heveslerimi dikenliklere takıp bütün türkülerden ötede bir kıyıda
kımıltısız gök altında
Denizin dalgalarını
bulutları
çığları al zirvelerinden
istersen gözbebeklerini de al hayallerimden
yeter ki sevdalımı mahrum etme güneşten.
Öyle derin ki gözlerin
kasırganın teri
bulutun yosunu
azgın dağlar
yıldızla dolu bir gece var gözlerinde.
Yansımana bakabilir misin durgun suda, cesaretle ve Çal'lı şarap tanrısının gözüyle; rakiplerinin ta gözlerinin içine bakarak, esneyen gün doğumunun farkının olmadığı bir gecede bir koyaktan dikine; ruh huzuruyla, fırtına ve rüzgârlarda Ekho'yu parçalayıp atar mısın gümüşsü yüksekliklerden yankı perisine.
Sırtında Brütüs’ün nefesiyle sabretmek sevdiklerine, tesadüflere inanmadan ve hayata uzaktan bakarak ayakta kalabilmek ve gülüp şakalaşarak neşeden titreyen bir kaosta;
_ işte o zaman
yer altında karanlık geçitten
delikler açtın gövdeme berk de
_damar damar
yıkılan reddediş
_ Kıpkızıl parçalara bölünüyor dünya
diken diken olan saçlarla yanıp tutuşup
bir yeri ağrıyormuş gibi yüzünü buruşturan kül rengi gecede
nehir akışını nasıl gizleyemezse
ve ayla aydınlanmış penceremden kanatlanıyor bilinç



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!