Geceyi gündüze bürüyen Rabbim!
Bu nasıl ağır bir imtihandır ki
Beni en ağırıyla sınarsın
Tecellinden sual olmaz amma
Kaderimin karasıyla mı varacağım huzuruna…
Ben kimim ki senin yazgına başkaldırayım!
Nereye gidiyorum
Ne yapıyorum
Ne arıyorum
Bu koca dünyada
Bir küçük zerreyim ben
Sevilmeye muhtaç
Bir sis var dağılmaz Muğla karanlık bugün
Bugün kederler içindeyim içimde devinimler
Söz yok ses yok nefes yok yer gök sağır bugün
“Bugün tarifsiz kederler içindeyim”
Ey “yar” adın aklımda asılı bir fener
Seni sensiz yaşamak ızdırap olsa gerek
Severken ayrılığa nasıl dayansın yurek
Mezarimi kazmaya yeter bir kazma kurek
Gel demem gidenleri ölüden saymam gerek! ...
Dönay Kurt/01/08/2013/Muğla
Çoktandır gelmezdin rüyama
Gönül mü koydun kuzuna
Bu gün Analar günü
Kabrine gül koydum Ana,
Annem bilirim suskunluğun acındandı
Ayrılık sen ne acı yemeksin
Seni tattığım o günden sonra
Tat tuz kalmadı hayatımda
Ne bir söz teselli verdi bana
Ne güçlü bir omuzda huzur buldum
Gecelerin en siyahını bıraktın gözlerime
Oturduğum koltuk pencere yanı
Biliyorsun her şey seni anlatmalı
Başım cama dayalı gözlerim kapalı
Konaçlanmış bir mavzer gibi
Pusuda hatıralar…
Bir bir kayıp gidiyor asfaltta çizgi misali
Say ki,
Bir düş gördük
Ve uyandık...
Sen yokken de sensizdim
Sen varken de, sensizliği öğrettin
Gidiyorum senden
Hiçbir şey yazmadan da anlatırdı gözlerim
Görebilseydin
Bakışlarım haykırırdı yazamadıklarımı sana
Dokunabilseydin ellerim kuru bir yaprak gibi
Titrerdi avuçlarında
Adın geçer heceler arasında
Bir kuş sürüsü kalkar göğsümden
Nefesin sesin kulaklarımda
Bilemezsin içimde ne fırtınalar kopar
Adın düşer yıldız yıldız düşlerime
Işık yağar gözlerime ansızın
Bir başkadır benim kankam