Hasretle doldu her nefes,
Sözlere kilit bağladım.
Bir sel gibi aktı içim,
Yollara seni çağladım.
Ay bile solgun bu gece,
Sevda diye düştüm yola,
Gönlüm seni arar hâlâ,
Her adımda ayrılık var,
Hasret kaldım bir yudum cana.
Gel desem, dön desem,
Seni yazdım,
bu canın her harfine,
sahile vurdu dalgalar gibi.
Su yandı,
alev olup sarıldı közlere,
gece, maviye çalan bir sır giydi üstüne.
Kendini övmenin ne gereği var,
Dünyanın en büyük dağı sen misin?
Gün gelir seni de unuturlar,
Düşündüğün kadar önemli misin?
Gidersen, yerine başkası gelir,
Sen miydin âşık Mecnun,
Çölleri aşan o deli rüzgâr?
Sen miydin güzel Leyla,
Gözleri geceyi kıskandıran bahar?
Hayal mi bu, yoksa gerçek mi?
Seni öyle seviyorum ki;
Senin bile bilmediğin sebeplerden dolayı,
Sana dair her şeyde kendimi buluyorum.
Ellerin saçlarını düzeltirken,
Bir anlık bakışına bile tutuluyorum.
Senin şiirini en güzel kafiyeler bile yazamaz,
Dizeler yetersiz kalır, kelimeler anlatamaz.
Yıldızlar sıralansa gökyüzünde tek tek,
Yine de ışığın gibi ruha akamaz.
Dalgalar gibi vurur her bakışın,
Sensiz bu dünya yalan, tasa dolsa,
Dert üstüne dert konar, ömür olsa.
Bir pencereye konar da göçer kuş,
Ömür biter ah ile bahar solsa.
Tasa ne ki, gam kervanı yürürken,
Nasılsın diye sorarsan,
Sensizim.
Bir boşluk var içimde,
Her anım eksik, her şeyim yarım.
Sözlerin, sessizliğe karıştı,
Her acı içimde bir iz bıraktı da,
Bir türlü sensizliğe alışamadım.
Ömür geçip gitti, yıllar aktı da,
Gönlümce bir gün bile yaşayamadım.
Dedim ya ; seninle gülecektim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!