Gidersen yüreğim kalır hüsranda,
Dolarsa gözlerin eski zamanda,
Tutmazsa ellerim seni yakında,
Sessiz ölümler düşüyor payıma.
Gece sokaklarda yalnız yürürsem,
Bütün gücün kendini üzmeye yetiyor,
Sorsana deli adam,
Razı mısın kendinden,
Her gün aynı yara, aynı hüzün.
Bu kadar üzmek reva mı?
Bütün gücün kendini üzmeye yetiyor,
Sorsana deli adam,
Kendin kendinden razı mı?
Bu kadar üzmek reva mı?
Bu sahte dünyada,
Ölüm ki rüya misalidir her dem,
Ne gelir elden, bu dert ile bu gam.
Tasa dolanır gönül denen haneye,
Hüznü taşır her nefeste bir âlem.
Gam ile yazılmış ömrümüzün adı,
Sabah sabah bir sevda dolandı dudaklarıma,
Güneş doğmamışken, ışık vurdu bakışlarıma.
Rüzgârın fısıltısı adını söyledi usulca,
Gönlümde bir telaş, bir yangın, bir armağan.
Kokusu taze bahar, tadı düş gibi,
şaşırdım kaldım,
gündüz başka bir yara,
gece daha derin.
sana gelecektim,
gökyüzünden yıldız toplar gibi,
Sana çok benzeyen bir çiçek gördüm,
Solgun ve kederli.
Yaprakları, hüzünle kıvrılmış,
Başını eğmiş rüzgâra.
Sanki içindeki bahar küsmüş,
Sana güller getirdim, kırmızı ve beyaz,
Her bir yaprağında var, sevdamdan bir niyaz.
Kokladıkça anlarsın, gönlümdeki yerini,
Sana güller getirdim, unut deme sevgini.
Sana güller getirdim, dikenine razıyım,
Sana söyleyecek şiirlerim var,
Söylesem dil yanar,
Susarsam yürek ağırlaşır,
Her kelime bir yangın, her hece bir kor.
Sana anlatacak gecelerim var,
Dil ne bilir özün, derdi, hikmeti,
Sandın ki nimetler yalnız zahmeti.
Ne toprak, ne yağmur verir nimeti,
Ekmeği buğdaydan, arpadan mı sandın?
Güneş ısıtırken âlemi sarar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!