İki cihanda ömür alır bu hicran
Ömrümden sakınırken ömrümden etme beni
Gözlerim düşe kalka arar seni her zaman
Özlemle yanar iken közümden etme beni
İster bahar desinler, ister güz diyelim biz
O yaşta ölünmez,
Oyun oynanır,
Koşar çocuklar avluda,
Çığlık çığlığa, göğe dokunur,
O yaşta resim çizilir,
Benimkisi deli bir sevda işte,
Gecenin yarısında güneşi beklemek gibi,
Olmayacağını bilip yine de umut etmek,
Hep imkânsızda bir yol aramak gibi.
Sözler yarım, dokunuşlar eksik,
Yağız rüzgâr esti de, yaprak yere savruldu,
Bir meçhul yol önünde, gönlüm sessiz kavruldu.
Neden sonra ilerledim, çakır dizgin atlarla,
Aklımda yitik zaman, gözüm eski dağlarla…
Gidiyordum, gönlümde kırık bir sevda yükü,
Bir kuşun göğe kanat açışı gibi,
bir çocuğun rüyasını korur gibi,
özenle seviyorum seni,
kırılmasın, eksilmesin, solmasın diye.
Özlediğim ölüler var,
gözleriyle hatırlanan, elleriyle unutulan.
Bir taşın altına saklanmış eski bir gülüş gibi,
yağmurla dökülen anılar.
Sesleri bazen rüzgâr olur,
penceremde geceyi aralar.
Yitik bir roman yazılmış,
Özneleri sen ve ben.
Adresini kaybetmişiz,
Memleket mi, gurbet mi?
Unutulmuş bir şarkıyım,
Darı'nın iyisi özünde olur,
Yiğidin iyisi sözünde olur,
Garibin başına bir hal gelirse,
Yalnız kalır, kimsesiz olur.
Gönül ehlinin özü saf olur,
Papatya gibiydi,
yaprak yaprak savruldu ellerimden,
sevdi, sevmedi,
bir umut kırıntısı gibi ince.
Her kopan yaprakla biraz daha eksildi,
Düşmanım görse,
acırdı halime,
ama sen…
Sen beni kendi ellerinle,
paramparça ettin gittin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!