Başka eller tutmuş elini,
Artık olmasan da olur.
Gönlümde yanan ateşi,
Zaman zaten söndürür.
O vakit çoktan geçmiş,
Ecel, narin bir kanarya gibi,
uçup konar aşkın dalına.
Sevda, zarif bir fısıltı,
gülmekle feryat arasında ince bir çizgi.
Yüzümde belirsiz bir hüzün,
Şiirler yazmaya geldim,
Sana, sevdaya, özleme.
Hasretle dolmuş yüreğim,
Düştüm yine kör bir göze.
Geceden sabaha yürüdüm,
Geleceksen şimdi gel,
vakit erken, yollar uzak değilken.
Geliyorum, geldim derken,
umutlar yollara dökülmeden gel.
Seveceksen şimdi sev,
Sessizliğim sırılsıklamdı,
Sonunda anladım ki,
Göz yaşım gözümden değil,
Kalbimden akıyordu.
Her damla bir hikâye fısıldıyordu,
Bahar gelmiş sizin oraya,
gökyüzü maviye durmuş,
ağaçlar yeşili kuşanmış,
toprak, yeni bir nefes almış.
Çiçekler açmış,
Suskunluk sarar geceyi,
her şey ağır, her şey yavaş.
Bir sokak lambasının titrek ışığında,
hüznün gölgesi düşer yüzüme.
Yalnızlık,
Ne baharın tadı var, ne yazın,
sensiz öyle mahzun, öyle solgun.
Gök bile bir başka gri,
bulutlar bir başka ağır,
rüzgar bile fısıldamıyor eskisi gibi.
İsterse kimse duymasın feryadımı,
Gömsem içime bütün isyanımı.
Kendi yalnızlığımda yankılanır sesim,
Saklarım geceye derin nefesimi.
Yıldızlar bilir, ay tanır halimi,
Son sözü mahşere bıraktım,
Yüreğimde kor ateş yaktım.
Ne bir selam, ne bir veda,
Hüznüme bir yol açtım.
Yar yolu gözler, dönmez geri,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!