Yaşayarak öğrendik biz derdi,
Ateşin düştüğü yeri yaktığını,
Her yara kendi içinde büyür,
Her acı kendi dağını yakar.
Gözlerim doldu, belli etmedim,
Acımı gömdüm, söyleyemedim,
Gururumdanmıdır nedir bilmedim,
Kırıldım demeyi öğrenemedim.
Uçmayı öğrenmeden, göçmeye mecbur kaldık,
Sevmeyi öğrenmeden, yaradan uzak kaldık.
Bir çift gözde baharı, bir sözde yâri sandık,
Gönlümüzü vermeden, kaybetmeye alıştık.
Bir çiçeği koklamadan, soldu nice düşümüz,
Sevdiğin kişilere fazla gitme,
Kırılır kalpleri, sözle yetme.
Bir sır verir isen, kimseye etme,
Bir gün gelir seni satarlar oğul.
Eğrilme zulümde, doğruyu tut ki,
Bir ara öldüm sandım, düştüm karanlığa,
Ne bir ses vardı orda, ne umut, ne merhem yaraya.
Göğsümde ağır bir yük, sanki taşlarla dolmuş,
Kalbim mi durdu bilmem, ruhum muydu yorulmuş?
Zaman durmuş gibiydi, dünya yabancı bana,
olmadı…
bir çay demlerim,
sessizliğe şeker yerine
biraz sabır atarım.
sigaramı yakarım,
Muhabbet gönülden olsun, kahveyle dem alır,
Gitme, feryad ederim, kalbime dert sarılır.
Mert olan dostla yürür, namert zarar eyler hep,
Etme, ziyan oluruz, gönlümü koyma sebepsiz.
Huzur telaşla kaçar, korku yel ile gelir,
Korkmam zulmün karanlığı, üstüme çökse bile,
Hakkın yolundan dönmem, dünya önüme serilse,
Tutmam münafık elini, dostum dese bin kere,
Sözüm Hakk’a, yolum doğru, razıyım her cefaya.
Müsaadenle seni seveceğim,
Bir bahar sabahı gibi usulca,
Gökyüzüne dokunan bir yaprak misali,
Rüzgârın fısıldadığı en güzel heceyle.
Müsaadenle gözlerinde kaybolacağım,
At koşunca, rüzgârı yırtınca,
Özgürlüğü hissettiğinde mutlu olur.
Bülbül ötünce, dalı titretince,
Gönülden çağladığında mutlu olur.
Gün doğunca, karanlık silinince,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!