Hüzünlü bir aşk hikayesi bizimkisi,
Yerle bir olmuş sokaklarda gezer gibi,
Her tarafta duyduğun sevdanın sesi,
Sanki bir gün çıkıp gelecekmiş gibi.
Aldığın her nefes bile onun sanki,
Gözlerin bakarken hiç çekinmeden.
Bir yalan, bir oyun, bir kirli heves,
Vicdanın uyumuş sessiz geceden.
Sana utanmayı öğretmemişler,
Sözlerin zehir gibi savruluyorken.
Sana baktıkça heveslendim,
Çiçek oldum, bahar oldum.
Gözlerinde sevda gördüm,
Aşkın ile yâre doldum.
Çocuk oldum, hayal kurdum,
Yaş doldu, çekildi gözlerine,
biriktirdiği hüzünler usulca aktı içinden.
“Hey,” dedi, “hey gidi gençlik,
nerelere bıraktık o coşkuyu,
o yarım kalmış düşleri?”
sarayda yaşayanla,
hücrede yaşayan bir olur mu hiç?
biri ipek örtüler altında unutur geceyi,
diğeri taş duvarlara kazır her saati,
gözlerinden süzülen yalnızlıkla.
Yokluk içinde savrulur düşlerim,
Gözlerimde titrer kaybolmuş izlerim.
Ne bir ses, ne de bir nefes var artık,
Sessizliğe sarılır tüm sırlarım, gizlerim.
Yokluk bir rüzgar, siler izleri,
Elveda deyişin üzse de beni,
yine de taşırım bu yükle seni.
Bir hüzün düşer kalbim belki,
ama yollar açık, mecbur gidene.
Sözlerin içimde yankı bulur,
Hüzünlü çocuklar,
bakmışsın kış bitmiş,
gelmiş bahar…
Ağaçlar tomurcuk tomurcuk,
gökyüzü biraz daha mavi.
Ama sizin gözleriniz hâlâ bulutlu,
Yarım kalmış hayallerin içinde,
Diye sorar gönlüm kendi kendine,
Çatma kaşlarını, durup sessizce,
Bir yanım sev diyor, bir yanım vazgeç.
Gönül yarası derindir, sarılmaz,
Sandın ki her bahar çiçek açacak,
Sen beni ilk defa terketmedin ki.
Bir ömür ardında gözyaşı kalacak,
Sen bana bir günlük yar olmadın ki.
Ne diller döktüm de duymadın beni,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!