Telaşa gerek yok,
hayat akıp gidiyor.
Sular nasıl bulursa yolunu,
biz de öyle,
bir sağa bir sola savrularak.
Ayaklar baş olmuş, devrilmiş düzen,
Ne hikmetse susmuş aklı bilen.
Bağrında bir sancı, geçmişten gelen,
Vaktin aynasında suret kaymışlar.
Başlar asılmış, darağacı suskun,
Bir gülüşünle baharlar gelirdi,
Şimdi ise karanlık çöküyor geceme,
Vurdun hançeri, ama kalmadı kinimde,
Sevgim öyle büyük ki, her şey affedilir de.
Sensizlik bir yel gibi eserken içimde,
Titrer ruhun, kırılır sessizce,
Geceye düşen bir yıldız gibi,
Sözlerin yankısı kalır içimde,
Sustukça çoğalır sancı gibi.
Bir bakışın ardından yel eser,
Huyumu yediler,
Suyumu kuruttular,
Hakkımı hiçe saydılar,
Gülüşümü soldurdular.
Neşemi çaldılar avuç avuç,
Bir sabah doğar, ufukta güneş,
Hayaller peşinde koşar her nefes.
Zaman usulca siler her heves,
Ne düşler kuruldu, tükendi ömür.
Gençlik bir rüzgâr, eser geçerken,
Sızılarla dolan bir ruhum kaldı,
Sabah olur, geceye hükmü çaldı.
Kendi ellerimle düşe yuvarlandım,
Hayallerim toprağa çoktan daldı.
Her adım bir yitik, her söz bir yalan,
Onca sevmene rağmen,
yine seni anmıyorsa her şiirde,
kelimeler arasında adın kayboluyorsa sessizce,
demek ki senin değildir tümüyle.
Sevdiği her sözü,
tütünüm olsaydı keşke biraz tütünüm,
sarıp sarmalar dudaklarıma kordum
ateşi yakışım başka olur tütünüm
dumanında nice sevdaları okurdum,
nice konu komşu gelip geçerdi gözlerimin önünden,
kafiyeler anladı derdimi; zaten bir onlar anladı.
Ziyade dert ile sinemi yaktı sevda,
Ebedi zindanım oldu bu narin hülya.
Mahşer uzakta değil, kapı ardı feryat,
Haşa, bu aşk seyirlik bir düşe benzemez mezat.
Rivayet öyle ki selvi de eğilmiş baş,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!