kırk yamalı bohça ağaçların dili
tuğrul kuşlarının kanatlarında kızıl ışık
meneviş yüklü baharın dudağında kelebek burgusu
kışın karın buzun ayaklarını söküp attı bahar
kuşların mutlu senfonisini
duyuyor musun yâr
görklü gecenin kucağında gümüşi yıldızlar
içinde düğüm düğüm düğümlenen gizem
çöz çözebilirsen hadi aklı evvel usum
tutkuya çiçeklenen ömrün
kaç baharı kaldı
ağaçlarda toplanmış serçeler
uyanamadığım kadar gri gök
toprağın parmak arasında
fırtınanın izleri
duvarların kirli yüzleri var yüzlerinde gizli ah’ları
düşüncelerinse gizli kaygıları ve hezeyanları
ömür dediğin kıymetsiz bir zaman uçar gider
söz dediğin yazıysa kıymetlidir yoksa silinir
benim de hikayelerim var
aslı yok olan
duvarların kirli yüzleri var yüzlerinde gizli ah’ları
düşüncelerinse gizli kaygıları ve hezeyanları
ömür dediğin kıymetsiz bir zaman uçar gider
söz dediğin yazıysa kıymetlidir yoksa silinir
benim de hikayelerim var
aslı yok olan
üzerine günler aylar yıllar yapışmış
her tarafı yıkık dökük bir duvar sessizliği
yansıyan yüzüme
uygun adımlarla
tırmanıyorum karanlığın buzdan beşiğine
ölü sarnıçların köşesinde durdum
dokundum neme dokundum küfe
baktım sararmış yüzlere marazlı çıbanlara
ağzı yamuk ensiz duvarlar kardeşliği gibi
uykuda olan ruhlara
elvadası bol
günlerin ağırlığında zaman
geride kalanlara el sallayan bir bulut hafifliğinde
tüm vedalar
uykunun dar sokaklarından düşen
tüy kadar hafif rüyanın sıcaklığı yastığımda
yalın ve sade işlemesiz bir yorgan misali
hiç incitmeden sararken zihnimi
yürüyorum fantastik bir ormanın ince patikalarında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!