toprağın altı da k a n üstü de
ağızlarından kum döküyor kırgın dağlar ovalara
buhran üstüne buhran durulmuyor ruhu yitikler
yılmıyor şeytan oynuyor elinde oyuncak ettiğiyle
kandırmaktan yorulmuyor kurnaz
gözü aç doymuyor narsist
ay kuşları geceyi
sabır beklemeyi sever
göğe tutkun dualar
gök gürültüsünü pış pışlar
zorlu fırtınalar kasırga çatlağını
koşuyorum çılgınlar gibi
geveze bir kuşun peşinden
sırılsıklam ağaçlar ve çamurlu patikalardan yokuş aşağı
sedir ağaçlarının kayınların eşliğinde
gözyaşları içinde
rüyası eksik bir uykunun ağırlığını tartıyor gece
ruhun yol haritasını çizerken parmaklarımdan tutuşuyor
yalnızlığın iklim yangınları
gökyüzü artık karanlığın safi efendisi
ah! ismail
bir başınayken
toyken çok rahattım
zaman aktı gitti bende aktım
herkesin gittiği yollardan
hoş geldin karanfil
güne işlenmiş sararmış yaprak gibisin
ellerin sahil boyu sazlık içi dolu katmerli sızı
dudaklarında ufalanmış bayat ekmek kokusu
belli ki içinde biriken toksinleri
atamamışsın
dilsiz gecenin ağlak senfonisi
bırak saçlarımı savursun rüzgârlar
ruhumda uçuşan saatlerin yorgunluğu
kalbime gömdüğüm seslerin vakurluğunda
üşüdükçe sarıldığım rüyalara inat
yırtık paçasından tutunduğum umut
hırçın denizlerin alizeleri yuttuğu
aç mendireğin ıslak koynunda
ağlaşır martılar
karşı dağın göğsünde yeşil bahçe
uzanır sesim kardelen boyu
uykuya yatıya gidelim amaya
üstündeki gıybet elbisesini at
hırkanı komidinin üzerine koy
haset gözlüğünü de at lütfen
ne çok kin ve savaş
biriktiriyorsun arka
bahçenin tüm renkleri Tanrı vergisi
mevsimin renk cümbüşünü tuvallere sıçratan
ressamlar kadar
-şanslıydı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!