Suya yazmak gibiydi seni sevmek,
Bir an parlak, bir an silik,
Parmak ucumla dokundum hayaline,
Dalga aldı, götürdü sessizce.
Gözlerin bir yansıma gibi,
Hayat bir sahne, biz oyuncular,
Perde açılır, roller başlar.
Kimi güler, kimi ağlar,
Kimi sahneden sessizce çıkar.
Bir gün kralız, ertesi gün dilenci,
Karla Gelen Hasret” Bu gece yine sensiz, Şöminenin önünde, ellerim dizlerimde…
Dışarıda lapa lapa kar yağıyor, İçeride odunlar çatırdıyor, Tıpkı içimde kırılan anılar gibi… Zaman, saçlarıma ak düşürdü belki, Ama yüreğim hâlâ senin gülüşünde genç. Bir yudum çay gibi, Buharında hayalin dolanıyor gözlerimde. Üzerimde senin sevdiğin kazak, Kokunu unutmamış gibi hala yakamda. O ilk “merhaba”nı hatırlıyorum…
Sanki dünmüş gibi, Ama işte yıllar, geceye dönmüş ömrümde. Sen orada, gençliğin baharında, Ben burada, kışın ortasında…
Kimse bilmez,
Bir kadının gülüşünde sakladığı fırtınaları.
O, herkesin önünde dimdik durur,
Ama gece olunca, yastığa sessizce akar gözyaşları.
İçinde bir yer vardır,
Sustum…
Çünkü kelimeler yetmedi anlatmaya,
Aldığım nefes bile boğazıma düğüm,
Her gözyaşımda sen vardın…
Ve her gözyaşımda bir parçam öldü sessizce.
Öyle her gönüle girilmez,
Her kalp oyun yeri değil…
Bir sözle yıkılan yürek varsa,
Orda kul hakkı var, bil!
Ağlattığın göz,
Geceyi ilmek ilmek sardım sessizliğe,
Gözyaşımı süzdüm karanlık denizliğe.
Bir yük gibi çökmüştü içime dünya,
Ama sonunda kalktım, kurtuldum bu rüyadan.
Kırık aynalarda aradım suretimi,
Neden anne…
Bu kadar yalan, bu kadar ihanet?
Hani sevgi kazanırdı eninde sonunda,
Hani iyiler kaybetmezdi bu hayatta?
Ben inandım…
Ne eksikti ki sevgide, ne vardı aldanan?
Kalbimle geldim sana, içten, tertemiz,
Sen sustun, yalanlarınla örttün her bir iz.
Neden, neden bunca yalan?
Bir gülüşe kandım, bir bakışa inandım,
Bana “neden?” diye sorma sevgilim,
Bir sebebi yok bazı yangınların.
Gözlerin düştü kalbime bir gece,
Ve ben, o günden beri alev alev yanarım.
Zaman mı? Durdu belki de,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!