Ahmet Zeytinci Şiirleri - Şair Ahmet Zey ...

Ahmet Zeytinci

Siz de hayatınızın bir döneminde içtiğiniz çaylara mutlaka bisküvi batırmışsınızdır. Tabi bu işin önemli bir iş olduğu, hayat memat meselesi olduğunu da mutlaka bilirsiniz. Öyle her bisküvi, her çaya batırılmadığı gibi, çeşit çeşit bisküvilerde farklı şekillerde çaylara batırılır...

Tarihte ki ilk çaya bisküvi batırma olayı 17. Yüzyılda Fransa Kraliçesi 86. Mariya Frantuaret ki ’’85. Mariya Frantuaeretten bir sonraki Mariyadır,’’ zamanında olmuştur tarih kitaplarının kaydettiğine göre... Halk ekonomik sıkıntılardan ayaklanmış ’’Ey kraliçe ekmek bulamıyoruz ekmek bulamıyoruz, halk ekmek fabrikaları da grevde ne yapacağız?’’ deyince, Kraliçe de ’’Ekmek bulamıyorsanız ben de bulamıyorum büskevit filan yiyin hatta kremalıları daha da güzel.’’ diyerek halkını dizginlemeye çalışmıştır...

Çaya bisküviyi batırmadan önce, bisküviyi canım cicim bisküvi diye de sevmelisiniz. Ne de olsa çayın içine girdiği zaman hayli yumuşayacağından, bir an da şoka girmemesi lazım bisküvinin. Çayın içinden çıkardığınız zamanda bekletmeden yemelisiniz...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci


Siz de sever misiniz çay içmeyi? Ben bayılırım, çaysız duramam. Eskiden şekerli içerdim, bir ya da iki şeker atardım, tın tın karıştırırdım, sonra da hüüüüüp diye mideye doğru seyahatine izin verirdim. Şimdilerde epey uzun bir zamandır, şekersiz çay içiyorum. Dolayısıyla, benim kullandığım kaşıklarda emekli oldular...

Geçen mutfakta ki kaşıklar aralarında konuşuyorken şahit oldum. Birisi ’’Yahu bu Ahmet ağabey epeydir bizi eline almıyor, eskiden ne güzel onun bardağına girer şıkır şıkır sesler çıkartırdık, müşterilere de ikram ederlerdi, onlar da kaşıkları şakırdatırdı, ne güzel olurdu, bize de onlara da müzik gibi gelirdi.’’

’’Ha bir de bu Erzurumlulardan sıkıntıdayız.’’ diyor kaşıklar, onlarda kıtlama çay içtikleri için, çay kaşığı kullanmıyorlarmış. İyi de yeni değil ki bu asırlardır kıtlama çay içer bu Erzurumlular, adamların huyunu suyunu değiştirecek halimiz yok ya...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Sabah sabah
deli bir rüzgar yalarken yanağımı
elimdeki ufacık simidi
bir kaç güvercin ile paylaştım
ne de huzur buldum
hayatla ve kuşlarla ne de kaynaştım

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Hele de bu devirde cep telefonu olmayan insan var mı? Binde bir belki. Bakıyorum yolda kâğıt toplayan çocuklarda bile var, hayır onları küçümsediğim de sanılmasın asla, tabi ki teknolojik yeniliklerden yararlanmak onlarında en doğal hakkı, sonuna kadar kullanacaklardır bu haklarını. Genç bunlar, zamane çocukları (Bu gençlerin içinde benim çocuklarımda var) çok şık son moda telefonlar kullanıyorlar. Kullansınlar tabi ki kimsenin onlardan bir şey esirgediği yok. Analar babalar kendileri ikinci sınıf telefonlar kullanırken, çocuklar da en son modeller ile adeta geçit resmi yapıyorlar. Özlü bir söz de ki gibi ana babalar ’’Yemeyip yediriyor, giymeyip giydiriyor, konuşmayıp konuşturuyor.’’ tabi ki o en sonda ki ’’konuşmayıp konuşturuyor’’ lafını bek ekledim oraya cuk oturdu ama değil mi?


Gençler adeta bir elektronik dahisi. Her şeyi bizlerden daha çabuk öğreniyor ve de uyguluyorlar. Bizim beyin hücrelerimiz yaşlı artık, her geçen gün ilerlediğinde ölüp ölüp gidiyor. Cep telefonu dünyası bir deniz, hatta ne denizi, okyanus. Bunun whatsapı var, instagramı var, mail atması var. Var oğlu var. Ne yalan söyleyeyim ben whatsapı da instagramı da kullanamıyorum çocuklarım kadar. Ne çocuklarım kadarı, hiç kullanmıyorum. Benim cep telefonu ne diyeyim artık Nuh Tufanından kalma mı desem ya da İstanbul’un fethinden bir sonra ki dönemden mi desem, Tanzimat Fermanı zamanı mı desem? Anlayın işte siz de beni daha fazla konuşturmayın.


Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Kadının biri;ismi lazım değil,
Orasını burasını açmış,gazetelerde,dergilerde...
Altında sekiz sütuna manşet;
Cesur Yıldız................göğüslerini ve kalçalarını sergiledi,
Bil bakalım niye,
Bilumum erkekler göz banyosu yapsın diye...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Yaz geldi de geçiyor farkındasınız. Yaz geçti mi de, düğünler haliyle azalıyor. Düğün demek evlenenler için bayram demek. Hele bir de mutluluğu ucundan, kıyısından, köşesinden yakalamayı becerebiliyorsa insan, ne şanslı o kadınlar ve erkekler... Hem de bu devirde iki baş dört ayak olmak o kadarda kolay değil...

Yine de eylül hatta ekim sonuna kadar düğünler olur. Çeyrekleri ve yarımları hazırlayın eşinize dostunuza akrabanıza... Hazırlayın derken, bankaya müracaatlarınızı yaptığınızı tahmin ediyorum. Çeyrek ve yarım altın kredisi diye bir kredi yoksa da siz tüketici kredisi ile halledersiniz bu işi anladığım kadarıyla...

Eeee eşiniz dostunuz eşek değiller ya, siz onların çocuklarına çeyrek, yarım, hatta büyük bir cesaret ile Ata Lira filan taktınız mı, onlarda zamanı gelince sizin çocuklarınıza bir şeyler takacaklar. Hele de bilezik milezik takanlarda varmış bazı düğünlerde, kulağımıza geliyor bir yerlerden, şahsen o adamları tanımak isterim... O bilezik takanların da işi zor, yine kulağımıza gelen duyumlardan, maliye bu tip insanların defterlerini kontrole alıyormuş...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Ciğeri beş para etmez adamların,
Despot idareleri altında,
İnim inim inleyen memleketler vardı...
Sadece yürekleri mi dardı?
Zannetmem;insanlık,dostluk,kardeşlik,
Onlar için her zaman kulak ardı...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Onlar ''Çıkarsa Var ya.'' diye dursunlar, ben de her yılbaşında söylediğim aynı şeyi söylüyorum, boşuna hayal kurmayın ''Çıkmayacak var ya.'' inanın hem de yürekten inanın, size çıkmayacak. Yazık etmeyin paralarınıza.

Pilli Miyangoya vereceğiniz para... Pilli Miyango mu dedim, anlayın işte Milli Piyango canım. Her yılbaşı Türkiye'nin nüfusuna yakın bilet basılır. Belki elli milyon, belki altmış milyon. Altmış milyon olduğunu düşünün, 59.999.999 kişi hava cıva alacak, bir biletle hava cıva, çok pahalı çok. Hava bedava zaten, Orhan Veli'nin dediği gibi, belki cıvaya az bir para verirsiniz... Piyangoya vereceğiniz parayı bir garibana verin de bayram etsin, siz de hanenize sevap yazdırın...

Çıkmazsa var ya, ki büyük ihtimalle çıkmayacak, bir de şöyle durumlar gelecek başınıza, bağırıp, çağıracaksınız, seri bilet aldıysanız belki de ağlayacaksınız, sevdiklerinizin kalbini kıracaksınız, niye çıkmadı diye... Anladık borçların var belki, çıksa iyi olurdu, borçlarını öderdin, ama, helalinden kazandığın paralar ile ödemeye çalış borçlarını...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Ortaokul sıralarındayız. Daha delikanlılığa yatay dikey geçiş sınavlarına çok var. Bahçelievler Deneme Lisesinde öğrencilik yıllarımız. Tatlı mı tatlı, güzel mi güzel bir resim öğretmenimiz var, Sebahat Hanım... O var olmasına var da biz de yetenek sıfır, hatta sıfırın altında...

En güzel çizebildiğim resim Cin Ali, yani çöpten adam. Yeteneksizlik yarışması düzenlense kesin birinciliği kimselere kaptırmam... Orta Okul üç sene de bize Sebahat Hanım geldi... İyi niyetliyim ama yetenek olmadığı içinde sevmiyorum dersi...

Zaman zaman çizerken Sebahat Hocam yol gösteriyor, o gösterse de biz yine yoldan çıkıp şarampole yuvarlanıyoruz resim konusunda... İlk sene sallan yuvarlan geçti, ikinci sınıf olduk, yetenek artmıyor ki... Hocam da bana resim yeteneği kazandıracak diye bir taraflarını yırtıyor, ama ben de tık yok...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Doğayı kirleten sen. Su kaynaklarını kirleten sen. Ormanları yakan sen. Çip takılan biz, Su Samurlari yunuslar balinalar, boz ayılar, zebralar, leylekler... Hadi oradan çiptir git artık be insanoğlu... Neymiş efendim balinaları, yunusları, boz ayıları, leylekleri takip ediyorlarmış. Niye sebep ne? Leyleğin özel hayatını mı merak ediyorsun? Leylek sana çip takıp, seni takip ediyor mu? Ailesinde kaç kişi var? Çocuklarının kaçı kız kaçı erkek leylek... Boyları ne kadar, huyları nasıl? Çok mu merak ediyorsun bunları?

Yahu başka işin gücün yok mu senin be insanoğlu? Zırt pırt hayvanlara çip takacağına, vahşileşen insanları nasıl ehlileştirir, yola getiririm, onun hesabını yap bir kerede... Denizleri, gölleri kirleten sen. Havaya zehirli gazları salan sen. Irmakları sanayi atıkları ile yaşanmaz kılan sen. Her şeyi hallettin, dünyayı düzelttin de bir hayvanlara çip takmaya mı geldi sıra?

Yaşamak için yiyen masum hayvanlar, yemek için yaşayan ve de yeri geldi mi vahşileşen gezegenimizin zaman zaman akıllı olarak algıladığı ancak zaman zaman da aptalın aptalı olan bir varlık, insan oğlu insan...

Devamını Oku