Çocuktuk severdik birbirimizi
kedileri köpekleri kuşları
hiç düşünmeden
bahçe hortumlarından
yazları su içerdik ...
Çatık kaşlı yetimler
epeydir bu coğrafyada
yaşama kıyısından köşesinden
tutunma oyunu oynuyorlar
ne yüzleri gülüyor
ne yürekleri
Kafamız bozuktur bizim çoğu zaman
alçaklıklara kalleşliklere
kahpeliklere sessiz kalamayız
Kimsenin mahremine
destursuz dalamayız...
Çoğu zaman;
Bir şair'in beyninde kopan fırtınadan doğar şiirler...
Bir çocuğun kemikleri kırılıyordur,
Filistin'de,Irak'ta,
Sen dişlerini sıkarsın,
Bırak dersin,bırak zalim,bırakta,
Çok bedel ödendi bu şiirleri yazarken,
Hiç bir karşılığı olmayan;
Biz de beklemedik zaten bir karşılık...
Gözlerimiz gitti, o dev şairlerin kitaplarını,
Sabah akşam defalarca okurken,
Gönlümüze nakşederken.
''Bir Trinidat Tobago (Böyle bir ülke var gerçekten) ata sözü derki çok sıkıştıysanız bir toplum içinde, bekletmeyin doğru gidip gerekli yerlere defihacetinizi yapın, istediğiniz biçimde.''
Çok önemli bir konu gerçekten. Sıkışıp da büyüğüne ve küçüğüne hele de çok önemli bir toplum içinde, ne yapmak lazım? Farz edin Bakanlar Kurulu toplantısında, başbakan konuşuyor. O lafı bitirmeden, bir yere kalkıp gitmenize imkan yok. Yok mu zannediyorsunuz, var var her şeyin bir çaresi var, dostlar... Hemen uyduruktan bir kalp krizi geçirme numarasına yatın. İki arkadaşınız da kolunuza girer, doooğru dışarıda bir koltuğa oturtur sizi... Oradan da ''Bir yüzümü yıkasam kendime gelirim.'' deyip, doooğru WC ye kapağı atar bakan arkadaşımız...
Bir mitingdesiniz diyelim. Bu miting hem de iktidar partisinin bir mitingi olsun. Yaz günü meydan da iki yüz bin kişi var. Ortada kalmışsınız... Sıkıştınız ki hem de nasıl. Altınıza ha yaptı ha yapacak, durumdasınız, başbakanın dedikleri zaten bir kulağınızdan girip, öbüründen çıkıyor. Tuvalet ise meydan da, yüz metre ötede... Yara yara çıkmanız zor. Toriği çalıştırın biraz. ''Hay ben senin gibi başbakanın.'' diye başlayın cümleye, hemen kendinizi sille tokat, miting alanının dışında bulursunuz...
Sizi önce ciddiyete davet ediyorum. Bakalım bu davetime icabet edecek misiniz? Ciddilikten asla taviz veremeyiz, o neden ile ilişkilerimizin de cidden ciddi olmasında çok ciddi bir tehlike yoktur... Bu nasıl cümleydi ya ciddilik de boğulmuş...
Bu ciddi ilişki sitesinde tabi ki ciddi bayanlar ve gayet ciddi erkekler ile ciddi bir şekilde tanıştırılır, daha sonra birbirinizi ciddi şekilde test etmeye başlarsınız... Bu birbirini test etme çok önemlidir... Her test de zaman sınırlaması yoktur ve de çoktan seçmelidir... E şıkkı Hiç Biri diye de bir seçenek vardır. Zaman zaman E, Hiç biri diyen de çok olmaktadır...
İngilmanya'nın kral bir şekilde doksan küsur sene yaşayan kraliçesi, üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluğunda Ferdi Tayfur'un şarkısında ki batan güneş gibi battı ve gitti... ''Her nefis ölümü tadacaktır.'' ayetinin tecellisi gereği dönüşü olmayan bir yolda şu anda...
Prens Charles Efendi hazretleri de validesi ahiret yolcusu olunca kısa bir zaman sonra tahta uçarak, bodoslama, balıklama, çivileme, artık nasıl sayarsanız sayın, bir şekilde oturacak. Oturmayı sevmiyorsa tahtın yanında ayakta da durabilir, bence sakıncası yok. 21. Yüzyıldayız taht mı kaldı yahu siz de saf olmayın.
Bu hanımcık kraliçecik neler yaptı, neler şeytti bir de ona bakmak lazım. Müslümanlara çok da anlamlı ve güzel bir gözle baktığı söylenemez, O'nun İngilmanya'nın başında olduğu on yıllar boyunca dünyada kan ve göz yaşı hiç eksik olmadı. Kore Savaşı oldu, ondan önce 2. Dünya Savaşı hakeza, Vietnam Savaşı, Afganistan İşgali, Irak'ın yakılıp yıkılması ve taşeron örgütlere yaptırılan bir dolu vekalet savaşları...
''Yunanistan Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros, haddini aşan açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki çalışmalarını hedef alan Yunan general, "Yunan askerleri Türklerin yolunu kesecek" şeklinde gülünç ifadelere imza attı.'' BASINDAN
Sevgili komşularımız bizleri herhalde gülerek öldürmekte çok kararlılar ve bu konuda sonuna kadar da gidecekler gibi geliyor... Bizim televizyonlarımızda bir sürü gülmece programı var, hiç gerek yok bunlara inanın... Sevgili komşu derken Yunanlı Dostlarımızdan bahsediyorum. ''Bir saatte Ankara'ya gelirlermiş. arkadaşlar.'' Çok da şaşırmadım. Atina'dan kalkan uçak bile sanırım bir saatten fazla bir zamanda geliyor Ankara'ya... Bunlar ya hesap kitap bilmiyorlar ya da biliyorlar mahsus bizi güldürmek için böyle konuşuyorlar...
Sen ta yüz sene önce neredeyse batmış bir imparatorlukla bile başa çıkamamışsın da şimdi Ankara'ya bir saatte gelmekten mi bahsediyorsun... Gül gül gül! Adamların İHA'ları SİHA'ları bile yokmuş da ekonomik krizden dolayı bir yerlerden kiralamışlar üç beş tane duyduğumuza göre...
Bizim bu Himmet ile dostluğumuz çok eskilere dayanır. Ta gençlik yıllarımızda beraber neler yaptık neler. Himmeti sevdiği kız terk edince biraz kendini içkiye verdi o zamanlar. Hala da içer para bulunca... Hoş parası olmasa da içer ya içmeye... Ama şimdilerde çok dertli... Biraz deşelim bakalım şunun yaralarını. Eskiden ne hurmalar yemiş de şimdi nerelerini tırmalıyor öğrenelim...
- Sorma Abicim sorma...
- Sordum arkadaş inadına sordum, niye dertlisin bu kadar?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!