Bundan seneler önceydi. Ben de belki yirmi yirmi beş yaş daha gençtim, o da ilkokula giden bir bebelikti... Belliydi ailesinin durumu, fakirdiler, sıkıntı çekiyorlardı... Nasıl sıkıntı çekmesinler ki el de yok avuçta yok, çocuklar küçük, baba hasta... Zırt pırt gelip giderdi Ali benim dükkanıma... Her geldiğinde de 25 kuruşu kapardı... Bazen iki ile çarpıp öyle verirdim 25 kuruşu, o zaman aklı tavana vururdu. Doğru bakkala çikolata almaya koşardı...
Kızardı bana çevremdekiler, bu çocuğa her gün para verme, yarın bir gün büyüyünce senden haraç almaya gelir, der, benim moralimi bozmaya çalışırlardı... Bense Ali'den hiç umudumu kesmezdim. Ne olurdu ki hem benim ona verdiğim yirmi beş kuruş ya da elli kuruş, o tarihte devede kulak bir para miktarı...
Nasıl olacak bu? Çoğalan bir sürü şey var para gibi, mal mülk gibi, ev gibi, araba gibi ama ben, yani insan nasıl çoğalacağım? Tabi ki fotokopi makinesinde ya da başka bir alet ile olmayacak bu çoğalma... İnsan sevgisi ile çoğalacaksınız, tabiat sevgisi ile çoğalacaksınız, garip varlıkları, hayvanları severek çoğalacaksınız, kendinizi severek çoğalacaksınız, gün gelecek bulutları seveceksiniz, peşinden gelen yağmuru, sevdiğinizi alıp da alabildiğine ıslanacaksınız o yağmurda, müthiş bir şeydir hafif çisentili yağmurda yürüyüp de vücudun negatif elektriğinin yok olması...
Çoğu zaman iş yerimin önünden tanımadığım bir sürü insan geçer, bunların arasında turistler, yabancılarda var... Gözleri ile ya da başları ile selamlarlar beni, ben de onlara tebessüm eder aklımda kalmış bir iki İngilizce ya da Almanca cümleler ile karşılık veririm... Bazen sakallı dedeler geçer, yakında ki okulun öğrencileri geçer, kimileri es geçer, kimileri ile selam alış verişi yaparız.
Sabah sabah her güne bir şiir ile başla
kelimeler cümleler dans etsin
ruh ve duygu dünyanda
mesela bir gün Orhan Veli'den
ertesi gün bir diğerinden...
''Erken kalkan Yol Alır'' diye çok güzel bir söz vardır dilimizde. Unutma ki sen başını yastıktan kaldırıp da doğan güne ve güneşe merhaba dediğin zaman milyarlarca karınca ve çekirge, yüz binlerce kuş, milyonlarca ağaç aklına ismi gelmeyen binlerce on binlerce canlıda hayata ve yeni güne merhaba demektedir...
Merhaba ey güzel insanlar, merhaba ey güzel olmaya çalışan çabalayan insanlar, kötülüğü kendine uğraş edinmiş insanlar size de merhaba, belki bir gün aklınıza eserde kendinizi düzeltmeye çalışır ve iyi insanların saflarına katılmak için can atarsınız Rabbimizin hidayeti ve dilemesi ile... Öyle diyor Yüce Allah bir ayeti kerimede ''Allah dilemezse siz hiç bir şey dileyemezsiniz.''
Aklıma da başka bir şey gelmiyor. Herhalde bazıları silah dayıyorlar, bu kelimeleri kullanmanız için. Türkçeye yapılan bu saldırıları gördükçe içim sızlıyor... Son zamanların emlak piyasasında dolaşan bir kelime var ''Lansman'' anlamı, tanıtım. Fransızcadan dilimize girmiş bir kelime... Lansman fiyatları kısa bir süre böyle, diye devam eder gider, cümle... Arkadaş emlak satacak, pahalı ya da ucuz, ama senin dilin bozuluyor, kelimeler unutturulmaya çalışılıyormuş, kimin umurunda?
Bir diğeri Since' o da İngilizce... Den beri demek... Genellikle şirket tanıtımlarında kullanılıyor. Herhangi bir A Şirketi, since koydunuz mu, bir de tarih eklediniz mi, atıyorum 1936' dan beri, faaliyetteyiz, bu piyasada varız, anlamına geliyor...
Çok mu zor bu iki yabancı kelimenin yerine, den beri ve tanıtım, kelimelerini koymak. Tabi ki zor olabilir, yabancı hayranlığınız zirve yapmışsa, Türk Dili için en ufak kaygılarınız yoksa, eşiniz dostunuz bu kelimeleri kullan, çok mal satar, çok iyi tanıtım yaparsın diye size gaz vermişse... Dil yozlaşıyormuş, dil yozlaşınca toplum, gençlerde yozlaşırmış, dil gitti mi bağımsızlık da sorgulanır hale gelirmiş, böyle kaygılarınız yoksa, zaten umurunuzda olmaz bu kelimeler...
Flu maymund bu her kadının hakkı.
- Kız baba bana flu maymund al sana
- Ne flu maymundu ulan sen temiz bir sopa istiyon.
- Ama her kadının hakkıymış baba.
- Senin hakkın otuz sopa.
Herkes Birilerine Bir Şey Satma Derdinde Hiç Bir Şey Satamayan Ruhunu Satıyor
Kapitalizmin çarkları son hızla dönüyor, hızlandıkça da kapitalizm vahşi kapitalizme dönüşüyor. Fabrikaların bacaları tütüyor. İllaki tütmeye de devam edecek. Her gün milyarlarca ticari mal üretilip, insan hayatını şekillendirmeye, olumlu ya da olumsuz devam ediyor... Bu saatten sonra pazarlama artık bir bilim haline dönüşmüş durumda...
Herkes de Dünya Çapında Bir de Dünyanın Yarıçapı Var Yahu
Star olmak, başka bir deyişle yıldız olmak, hem de ışıl ışıl parlayan bir yıldız olmak tabi ki güzel bir şey. Bu sadece şarkıcılar için geçerli değil. Her dalda; edebiyat, resim, fotoğraf sanatı, sporun her çeşidi vs. bilumum görsel olan her dalda yıldız olabilir insan. Ne ile ilgileniyorsanız ilgilenin, zirveye çıkmak gerçekten zordur, ondan daha zoru istikrarlı bir biçimde zirve de kalabilmektir. Bunu da herkes başaramıyor maalesef. Görüyoruz, duyuyoruz, basından takip edip okuyoruz. Üzerlerine yüklenen şöhret yükünü taşıyamayan bir dolu sanatçı, silinip gidiyor bir zaman sonra hem hafızalardan, hem de insanların yüreklerinden, beyinlerinden, gönüllerinden...
Zamanımız stres, sıkıntı, ekonomik krizler ile hemhal olma, iç içe yaşama zamanı... Çok da iç açıcı yaşamıyoruz Türk Toplumu olarak. Ortadirek, küçülme yolunda emin adımlar ile ilerliyor... Ailelerin büyük bir kısmı, ya otomobil kredisi ya da ev kredisi ödüyor, haliyle geçinmekte zorlaşıyor... İnsanlar mesaileri bitince evlerine gidiyorlar... Yaz geceleri bile sokakta dolaşan insanları görmek zorlaşıyor... Herkes geçim derdinde, seçimi meçimi kafaya takan yok... Zaten yakın zamanda seçim de yok...
İnsanlar gece evlerinde sekiz kısım tekmili birden Türk dizilerine takılıyorlar gece geç saatlere kadar... Ben hiç bir diziyi izlemiyorum desem de zaman zaman komedi ağırlıklı programları seyrediyorum, kaslarımız gevşiyor biraz gülünce... Kendimde mizah ağırlıklı yazdığım için bana kıyısından köşesinden faydası da oluyor seyrettiğim skeçlerin... Yalnız burada şu konuya dikkat çekmek ihtiyacı duydum, bir özel televizyonda seyrettiğim skeçten sonra... Skeç ölüm ve ahiret hayatı üzerine kurgulanmış... Bir delikanlı, babası ile her ferdi ölü olan bir ailenin kızını istemek ve evlenmek için onların evlerine gidiyorlar... Seyirciler burada tabi aslında en masum taraf, onlara ne ikram edip sunuyorsanız, büyük çoğunluğu şartsız seyrediyor ve alıyor...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!