Kızım daha okula gitmiyorken elinden tutar bakkala ya da markete götürürdüm, götürürken de marş söylerdik beraber ''Başka bir aşk istemez aşkınla çarpar kalbimiz, ey vatan gözyaşların dinsin yetiştik çünkü biz'' bilirsiniz bu marşı çoğunuz, ilkokulda söylemeyeniniz yoktur. Şimdi büyüdü artık eski kadar sık olmasa da yine söylüyoruz bazı bazı, maksat küçük yaşlardan vatan sevgisini öğrensin keratalar...
Şu sıralar herkes maça kilitlenmiş durumda olay oldu, sanki Türkiye'nin Fenerbahçe-Galatasaray maçından başka derdi yok. Adam asgari ücret ile dört kişilik ailesini zor geçindiriyor, hanımına da yalan söyleyip İstanbul'a maça gidiyor, yazık çok yazık anlamak zor gerçekten böyle insanları. Başkan da demeç vermiş ''Cimbom son maçta Fenerbahçe stadında kupayı kaldırırsa ben de kahrederim'' diye. Sanki biri başka ülkenin takımı, meydan muharebesi değil ha yapılan spor karşılaşması, fanatikliğin bu kadarına hiç lüzum yok bence...
Havalar iyice gevşedi, geçen hafta biraz uzandık Gölbaşı'na ama yine de ara ara yağmurlu günlerde olacak, olması da lazım çiftçiler açısından düşünürsek eğer...
Pazar günü havalar güzel olunca, güneş tepede bütün güzelliği ile bize gülümseyince, ister istemez insanda havadan sudan yazılar yazıyor. Dün Cim bom maçı kazanınca bizim de haliyle koltuklarımız kabartma tozu sürülmese bile yine de kabarıyor. Başlıyoruz bugünkü Fener-Beşiktaş maçını beklemeye. Amaan boş verin ya! Fener şampiyon olsa ne olacak Galatasaray şampiyon olsa ne olacak biz bugünlerde her Türk erkeğinin olduğu gibi ekmeğimizin peşindeyiz, sonuçta hepsi yurdumuzun güzide spor kulüpleri. Yeter ki yöneticiler işi ağız dalaşına döndürmesin...
Pazar günleri bütün mesaim, çok önemli bir şey yoksa aileme ve çocuklarıma ait onu hemen söyleyeyim. Bu pazar da öyle oldu. Oğlan arkadaşlarına gitti, hanım da bayan bayana bir toplantıya, bendeniz de kızım ile doğru Gölbaşı'na. Baba kız oturduk bir kafe restoran türü bir yere, ortaya gelsin patates kızartması, yanına iki meyve suyu gel keyfim gel, değmesin yağlı boya. Bazıları diyor ''Kızarmış patates zararlı, bal tereyağı zararlı, kırmızı et zararlı beyaz et yiyin'' vallahi ben her şeyi yiyorum kolesterol de sıfır, tansiyon da, ölçtürmediğimden dolayı, işte böyle...
Göl haliyle deniz gibi değil daha sakin, dalgaları daha az, sanki daha bir dinlendirici denize nazaran. Bizler Ankaralı olarak denizden yana fazla nasibimiz olmadığı için, ufak tefek derelerle, çaylarla, göllerle idare ediyoruz ne yapalım. Ama şunun ile de kendimizi teselli edebiliriz, bizde de deniz olmadığı için İstanbul ve diğer deniz olan illere nazaran daha az kalabalık nüfusumuz vardır...
Sabah pazar oldu mu gerine gerine öyle yatıyor insan saat ona on bire kadar. Tembellik edesi geliyor, bir türlü kalkmak istemiyor insan yataktan. Bir zamanlar ''Tembellik Hakkı''diye bir kitap okumuştum galiba sanıyorum Fransız bir yazardı. Onu yazınca hemen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün sözü de geldi aklıma ''Tek bir şeye ihtiyacımız var, o da çalışkan olmak'' acaba Tembellik Hakkı kitabını zamanında okusa ne düşünürdü Ulu Önder...
Hava ve su insanın iki temel hayat kaynağı, onlar olmadan asla olmaz, işte bu sebep ile biz de havadan sudan bahsediyoruz. Edebiyatta da ara sıra havadan sudan bahsetmek gerek hep ciddi hep ciddi konular yaz insan bunalıma girer kardeşim...
Ha bu arada benim yarışmamda başlamış şu Kenan Işık'ın sunduğu ''Kim Bir Milyon İster'' doğru düzgün televizyon seyretmem ama konu bilgi yarışması oldu mu hoşuma gider. Bazı yarışmacıları Kenan Işık'ın; tabi hak edenleri bozması da hoşuma gidiyor açıkçası, ilkokul çocuğunun dahi bileceği bir soruda zorlanıyorsan hiç çıkma oraya kardeşim sen de...
Neyse şu meşhur derbi de bitti de sonunda güzel yurdum rahata kavuştu. Bir aydır sanki memleketin başka sorunu yok gibi derbi ile yattık derbi ile kalktık. Fanatik taraftarlar ölüp ölüp dirildi nerede ise, bir bakıma takımlarını kendileri ile özdeşleştiriyorlar, takım yenildi mi yerle bir oluyor galip geldi mi isterse yüz milyar borcu olsun hiç başka bir şeyin önemi yok...
Yazık çok yazık hem de. Bu söylediklerim bir kulübü diğerinden ayırmadan düşündüğüm, yazdığım çizdiğim olsun. Çünkü az çok bütün kulüplerde fanatiklik var. Oysa Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ne demiş ''Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim'' var mı bunun ötesi. Hangi kulüpten olursa olsun şike yapan, doping yapan, hakemlere saygısızlık yapan ve bu gibi olaylara alet olan sporcuların bir an önce spor ile bütün ilişkileri kesilmelidir kanımca...
Havalar ne zaman güzel olsa
altın sarısı buğday başakları gelir aklıma
mutlaka sahibinin alın terinden
bir iki damla düşmüştür diplerine
ağızlarına testileri dayayıp da su içerken...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!