Akşam haberlerini çoğu zaman izlemeye çalışırım elimden geldiği kadar. Bu konuda en güvendiğim televizyon kanalı en başta TRT ve daha sonrasında da NTV televizyonudur. Diğer tanınmış kanalların bir çoğuda sizin bildiğiniz televizyon kanalları ama her nedense onların kanallarında ki haberleri izlerken bunalıma giriyorum nerede ise kriz geçiriyorum. Gündemde yurdumuzu ve dünyayı ilgilendiren bir dolu olay varken; başta savaşlar, açlık, yoksulluk, silahlanma yarışı, bölgesel çalkantılar dururken suya sabuna dokunmayan saçma sapan haberleri bize servis ediyorlar. Hem de bunları tanınmış spikerler ve medyatik sunucular kanalı ile yapıyorlar.
Kedinin bir tanesi ağaca çıkmış da inemiyormuş, efendime söyleyeyim itfaiye gelmiş kediyi ağaçtan indirmiş sonrada kediyi kucaklarına almışlar basına poz vermişler fotoğraf çektirmişler. Amanda aman hayvanları hepimiz seviyoruz ama ana haber bülteninde de böyle saçma sapan haberleri kayda değer haber diye karşımız çıkarmayın...
Erken karardı mı hava, yüreğimde kararıyor, hüzünleniyorum kasvet çöküyor yüreğime, sade yüreğime mi; her yerime...Oysa yazın ne kadar güzel, gündüzlerin uzun olması, sıcak olması, kısa kollu gömlek ile lastik ayakkabılar ile dolaşmak.
Çocukluk zamanlarında ortaokul talebesi iken cumartesi ve pazar günlerini iple çekerdik. Cumartesi ve pazar günü kolasına maçlarımız vardı, kızlarla oğlanlarla kakara kikiri geyik muhabbetlerimiz vardı. Bilardo ve masa tenisi oynamak vardı. Acıyorum birazda şimdiki çocuklara, varsa yoksa bilgisayar. Yanlış anlaşılmasın bilgisayarı kötülemiyorum ama çok da sık takılmamak lazım. Gözleri ve beyni müthiş derecede yoruyor. Anne ve babalar çocuklarınıza bu konuda çok da kısıtlamalar getiremediğinizi kendi çocuklarımdan da az çok biliyorum ama bunu ne yapıp edip yapmalısınız. Asosyal çocuklarla dolup taşacak nerede ise ülkemiz...
Bahar soğuk geçti derken nihayet sıcaklar iyice bastırdı ve de bunaltmaya bile başladı. Geçen gün internet de bir haber sitesinde rastladım belki birçoğunuzda görmüşsünüzdür. Ankara'nın en işlek caddelerinin birinde gecenin on ikisinde dört kafadar, alkollü oldukları her hallerinden belli, biraz tartıştıktan sonra, içlerinden biri caddeye boylu boyunca yattı. Demek ki burada ''Şişede durduğu gibi durmuyor''lafını bir daha aklımızın bir köşesine not etmemiz lazım. Edebinle içiyorsan iç arkadaş sapıtmadan, kimsenin başını da belaya sokmadan, şimdi orada şoförlerden biri adama çarpı verse, al başına belayı...
Kuşlarımızı, kedilerimizi besliyoruz yine yemek artıkları ile. Özellikle su büyük problem, her ne kadar dünyanın dörtte üçü sular ile kaplı ise de bu suların ancak yüzde dördü beşi içme suyu olarak kullanılabiliyor, geri kalanları tuzlu su ve kirli su olduğu için kullanılması sakıncalı...
Çocuklar karnelerini aldılar. Şimdilik bir sakatlık yok karnelerde. Kız daha ilköğretimde onda problem yok, Allah'a şükür oğlanda da yok o da ders bırakmadan üniversite iki ye geçti kerata bu sene. Takılıyorum bazen, oğlum size karne niye vermiyorlar diye ya da ''Bu sene veli toplantısı olmadı hiç oğlum, yoksa derslerin zayıf da sen bana söylemiyor musun'' diye. Ne veli toplantısı baba onlar geçmişte kaldı geçmişte deyip geçiştiriyor kerata...
İnsan yalnız kalınca az da olsa kafada dinliyor ama fazla yalnızlıkta iyi değil, onu da söyleyeyim. Duvarlarla konuşmayı ta yıllar öncesinden bırakmışım zaten. Ben konuşuyorum onlar sadece dinliyorlar, eee dedim ben de, hiç cevap vermeyince onlar bana, kestim duvarlar ile konuşmayı, iyi etmişim değil mi?
Mübarek ramazan ayı yavaş yavaş yaklaşıyor ramazan öncesi son kandil berat kandili de geldi geçti, hadi hayırlısı bakalım. Ev de oturup da kös kös televizyon seyretmek benim işim değil kesinlikle. Televizyonda seyrettiğim tek dizi ''Seksenler'' de tatile girdi seyredecek doğru düzgün bir şey kalmadı sizin anlayacağınız işte böyle durumlar...
Şehit pilotlarımıza nihayet ulaşıldı. Allah rahmet eylesin ve kederli ailelerine de sabır metanet versin. Her ne kadar bunları gönülden söylesek de ateş her zaman düştüğü yeri yakıyor. Allah yurdumuzu zalimlerin eline bırakmasın; sadece bizim yurdumuzu değil tüm İslam beldelerini ve Müslümanları...
Çok havai bu fişeklerde canım
benden habersiz
alıp başlarını gidiyorlar
hem de gece gece
gökyüzünde bilinmez bir yere
hepsi de sanki ışık saçan bilmece...
Ne zaman
yurdumu sevmek için
kendimce bir bahane bulsam
mutluluktan havalara uçarım...
Daha önce pek de rastlamadığımız sıcaklıklar yurdumuzda hüküm sürüyor şu sıralar. Ne yalan söyleyeyim soğukları sevmiyorum ama bu sene ki sıcaklar da deyim yerinde ise canımızı burnumuza getirdi adeta. Ozon tabakasının insanların kullandığı kimyasal zararlı maddeler tarafından tahribata uğraması sonucunda hiç de iç açıcı olmayan durumlarla karşı karşıya kalıyoruz...
Yapılacak şeylerin en başında eğer zorunlu değilseniz saat 10.00 ile 17.00 arasında kesinlikle dışarı çıkmamak. Hatta bahçeli ağaçlı bir eviniz varsa ağacın altına serilin yatın. Gece gündüz sık sık vücudunuzu ıslatın duş yapmaya bakın. İlla dışarı çıkmaya zorunlu iseniz de ağaçların altından yürümeye çalışın ya da bir şapka edinin en güzelinden, kalınından...
Ah Rabbim ara da yaz yağmurları gönderirdi biz kullarını serinletmek için, bekleyelim bakalım yine o yaz yağmurlarını, belli mi olur yine gönderir. Boşuna rahmet demiyorlar gökten inen şu su damlacıklarına, neden böyle dediklerini şimdi daha iyi anlıyorum...
Bir ömür koşmalı şair gerçeğin peşinden
hani mahkemelerde ellerini kaldırır da
yemin eder ya şahitler
''Gerçeği ve yalnız gerçeği.'' diye
şairlikte böyledir işte
çıktın mı gerçeğin dışına
Çok havalısın belli ki
havandan geçilmiyor direksiyon kardeş...
elime yapıştın mı
yağ gibi kayıyorsun
serçe parmağımla bile çeviriyorum
beni yok sayıyorsun...
Araba kullanmayı severim sevmeye de, adam gibi kullanmayanlara da açıkçası kıllanıyorum bayağı... Öyle trafikte makas filan atmayacaksın kardeşim, makas dediğin berberde olur ya da gidersin bir bebenin yanağını sıkarsın acıtmadan, o da sana gülücük ve sevgi olarak geri gelir zaten...
Bizim mahallenin tıfıl bebeleri Özkan ile Samet para biriktirmişler epeyce, ehliyet de aldılar ya, sonrada gidip bir Murat -124 almışlar... Tabi biraz babaları da destek çıkmış, çalışıyorlar da bebeler, benzinini de, gazını da koyarlar herhalde... Arabanın sağını solunu gelin gibi süslemişler, hava atacaklar ya... Aldım karşıma bir gün, ''Bana mı oğlum bu havanız?'' dedim, çark ettiler. ''Yok ağabey ne havası cıvası biz de olmaz böyle bir şey.'' dediler... Bir de havalı korna taktırmışlar arabalarına, evlere şenlik... Mahalleye geldiler mi kornayı bir köklüyorlar, aman Allah'ım, o anda oradan geçen bir yaşlı teyze varsa, elindekileri yere atar. Hamile bir kadın geçsin çocuğunu düşürür billahi... Havalı kornaya bastılar mı, kediler, köpekler bile kıçlarına nışadır sürülmüş gibi arazi oluyorlar...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!