Ahmet Zeytinci Şiirleri - Şair Ahmet Zey ...

Ahmet Zeytinci

Öyle derler ya beylik bir laftır ''Misafir misafiri sevmez, ev sahibi de hiç birini sevmez.'' Oysa ki misafir ağırlamak, yedirmek içirmek yüce dinimiz İslam Dairesi içinde de çok hoşa giden, beğenilen bir davranıştır. Sevgili Peygamberimiz bu konuda “Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!” demiştir...

Genellikle dini bayramlarda olur. Misafirliğe gidersiniz, pat diye on dakika sonra, sevmediğiniz başka bir komşuda çıkar gelir. Yeni gelmişsiniz, kalksanız olmaz, otursanız size zulüm, iki arada bir derede kalırsınız...

Yedirip içirmek, iyi ağırlamak lazım misafiri ki bir de biz de Tanrı Misafiri denen bir kavram vardır. Yoldan geçen hiç tanımadığımız insanı kapımızı çaldığı zaman Tanrı Misafiri kabul eder, yedirir, içirir, hizmet ederiz o insan... Hele de köylerde yatacak yer bile verirler zaman zaman, bu Anadolu insanının kadirşinaslığına güzel bir örnektir...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Her şairin yüzlerce çocuğu vardır.
Göğün derinliklerinde emzirip
Kağıtların kucağına attığı
Ve onları düşünerek
Sabahlara kadar uykusuz yattığı...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Her sakar çocuğu dövmek mi lazım.?
Çocuk işte,adı üstünde.
Orasına burasına,her tarafına sövmek mi lazım.?

Dönde aynaya bak önce,
Sen o yaşlarda nasıldın,

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci


İki çeşit insan vardır, İki çeşit, bir savaşa karşı olanlar, bir de savaşa karşı olanlara karşı olanlar. Oysa ki en kötü barış bile herhangi bir savaştan daha iyidir... Başka başka iki çeşit insanda vardır. İyi insan, bir de kötü insan. Kötü insanda iki çeşittir. Kötülüğünde ısrar eden ve vaz geçmeyen insan, bir de kötülüğü terk etme niyetinde olan, ama zorlanan insan...

İki çeşit toprak vardır. Bir çeşidi için hiç düşünmeden can verilir ki ona vatan toprağı denir. İkincisi ise tarla gibi, bostan gibidir, ekilir biçilir, ürün alınır ve afiyetle yenir... Topraktan yaratılmış insanda gün gelir Aşık Veysel’in sadık yârim dediği toprak ile buluşur, toprak olur...

İki çeşit deli vardır zırzır deli bir de hınzır deli... Zırzır deliler durmadan zız zır gürültü çıkartırlar. Hınzır deliler de çok sinsidirler... Hınzır deliler de kendi aralarında ikiye ayrılır, vırvır dediler, kıvır da kıvır deliler... Kıvır da kıvır delilerde kendi aralarında ikiye ayrılır, gerdandan kıvır deliler, bir de kalçadan kıvır deliler...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Günlerden hafta sonu
selam verip girdi içeri bir amca
selam Allah’ın selamı almazsan olmaz
aleykümselam
üstünde bir kazak güneş sarısı
ayakkabı gitti gidecek

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Gözlerimde biriken, hüzünleri yol yaptım
bir derviş edasıyla, bekliyorum dağlarda
kızma bu kadar bana, gönlümü çözüp de gir
ellerini açtığın, beklediğin yerlerde
papatyalar boy atmış, güneş yine de sakin
her yerde cananımsın, iki kalptir aslen bir.

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Şu mübarek günlerde, gözlerimde yine nem.
Dünyanın her tarafı, zalimlerin mekanı.
Allah korkusu da yok, gözlerde bakışlar kem.
Oluk oluk her yerde, akan Müslüman kanı.

İmdat yarabbi imdat, birazcık ferahlık ver.

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Ya, böyle miydi bu özlü söz, atalarımız böyle mi demişti demeyin hemen. Tabi ki böyle değildi, doğrusunu biliyorsunuz ''Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.'' demişler atalarımız. Şimdi gelelim yoğurdun yiğitleri yere sermesi olayına...



Olay bu işte, gece yatacaksınız, uykunuz bir geliyor bir gidiyor, tam göz kapaklarınız kapanıyor, sonra fal taşı gibi yeniden açılıyor. O zaman ufak bir tasa biraz yoğurt koyuyorsunuz, mışıl mışıl uyuyor ve rüya moduna giriyorsunuz, olmadı da ev de yoğurt yok, onun yerine ayranda olur, ayran dediğiniz şey de yoğurdun sulandırılmışı değil mi aslında...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Evet dostlar, bu gün 1 Eylül Dünya Barış Günü... Yani bir anlamda benim oğlumun günü, adı Barış da... Neden 1 Eylül? Bir çoğunuz biliyorsunuz, ama tekrarlamakta fayda var. 1 Eylül 1939 Faşist Adolf Hitler'in 2.Dünya Savaşını Polonya'ya saldırarak başlattığı tarihtir...


Şu soruyu her zaman kendimize sormalıyız. Bu gün dünyada barış var mı, ben barışı ne kadar istiyorum, bunun için neler yaptım? Bu gün için çok geniş çaplı bir dünya savaşı olmasa bile, bölgesel savaşlarda yüzlerce, binlerce insan ölmekte, sakat kalmakta, tecavüze uğramakta, yerinden yurdundan edilmekte... Buna kim dur diyecek, kim?


Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Lise son sınıfta edebiyat öğretmenimiz Handan Hanım bir kompozisyon konusu verip yazmamızı istedi ''Ümit en geveze kuştur, insanın içinde durmadan öter.'' Şimdi hatırlamıyorum o kompozisyon sınavından kaç aldığımı, benim dikkat çekmek istediğim konu, insanın her ne konuda olursa olsun ümitsizliğe düşmemesi. Günümüzde ve geçmişte bunun bir dolu örnekleri var önümüzde...

Yine başka bir özlü söz ''Ümidini yitirdin mi her şeyini yitirirsin'' der. Bir Müslümana, inanan bir insana en yakışmayan duygudur ümitsizlik. Konfiçyus'un çağları aşmış bir bilgelik örneği olan sözüdür : ''Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak.'' der. Umut bazen bir dağın en ulaşılmaz yerinde, bazen bir okyanusun derinliklerinde, bazen göğsünün içinde imanın ile birlikte... Önemli olan onun yeşermesini sağlayacak ufak bir kıvılcım; unutmayalım ki ''En büyük yangınlar bile, bir tek kıvılcımla başlar.''

1915 Yılında Çanakkale Savaşı'nda karşımızda ne kadar olumsuz bir durum vardı. Bütün savaş şartları tamamen aleyhimizde iken. Önce Allah'ına, sonra bileğine, yüreğine güvenen aslan gibi mehmetçikler ve ekmeklerine katık yaptıkları umutları vardı. O savaşı bizim kazanacağımızı kimse olası görmüyordu düşmanlarımız arasında. Mustafa Kemal askerlerine hitaben ''Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum.''dediği zaman, askerlerden hiçbiri ''Bu adam göz göre göre bizi ölüme sürüklüyor '' dememiş ve dahi aklından bile geçirmemiştir. Ufukta zafer umudu vardır, ölüp giderler ise cennet müjdesi ve umudu vardır...

Devamını Oku