Tamam Araf'da Bekle de Seninle Cehennem Ödül Durumları Bize Ters
Yaşantınız ile cenneti de hak edebilirsiniz cehennemi de... Tabi ki böyle durumlar dünyada da belli olmaz. Siz bakmayın bazı sakallı kendini din alimi sananların kendilerinden başkalarını cennete layık görmediklerine... Yok rüya görmüşmüş de ak sakallı biri gelmiş O'na ''Vallahi sen cennetliksin.'' demiş.
Güzel bir yaz günü öyle dolaşıyorduk Antalya'nın caddelerinde... Hava sıcak, gece olmasına rağmen. Biraz ilerledikten sonra ayaklarını ipe bağlayıp da sarkanlara denk geldik. Hani şu orijinal adı Bangi Jamping olan etkinlik. Kafamdan neler geçiyor neler. Ben de yapabilir miyim ki? Hanım ile çocuklar da yanımda. Ben şimdi ortaya atılsam, kesinkes hepsi karşı çıkar. Ama müthiş bir şey yahu! Yapmam lazım benim bunu...
Nasıl yapsak nasıl etsek? Sessiz sessiz düşünüyorum, içimden, dışa vurmadan. Hanım ile çocukları ileride ki mağazalara bakmaya göndersem de sonrasında hemen sıraya girsem ve tepeye çıkıp da kendimi aşağıya salsam... Ondan sonrada ben aşağıya doğru sallanırken canlı canlı hanımda beni boşasa, bir sürü lafı da boca etse bana...
Dur bakalım, nasıl yapar, nasıl ederiz? ''Hanım yahu siz çocuklar ile şuradaki mağazaları bir gezin bakalım ben de şurada şu zıpırları seyredeyim bakayım.'' Hemen yutarlar zokayı... Yanaşırım Bangi Jampingçi arkadaşa... Breh breh! Bangi Jampingçilik diye bir meslek var yani... ''Kardeş kaça hoplatıp da zıplatıyorsun bir de bakalım?'' Kardeş evirmeden çevirmeden direk lafa dalar ''Senin gül hatırın için elli dolar abi.'' Oy oy oy oy! ''Elli dolar hem de benim gül hatırım için hatırım olmasa fiyat kim bilir nerelere çıkacak?''
Kuyruk bayağı uzundu, ben diyeyim iki yüz siz deyin iki yüz elli araba önümde sıradaydı... O çok uluslu meşhur petrol şirketinin benzin istasyonunun önündeydik... Uzak gözlüklerimi taktım hemen, mazot fiyatı 6.90 ya da 95 gibi gözüküyordu... Çok mutluydum, gece 24.00 den sonra zam gelecekti ve ben bir depoda ne kadar kâra geçecektim...
Çok yavaş ilerliyordu kuyruk. Sekiz on araba yakıt almıştı ki fiyat tablosu birden değişiverdi. Olamaz dedim içimden. Bütün zamlar gece 24.00 ten sonra gelirdi, ne oldu birden böyle... Bir anda elli kuruş giriverdi bir depoda nereden baksan yirmi otuz lira kazık yedik...
Ya sabır çekip, başka çekilecek bir şey varsa onu da çekecektim... Elli kuruş zamlıda olsa bu gün o yakıtı, o mazotu alıp arabama, evimin yolunu tutacaktım. Paramda yoksa cebimde kredi kartım vardı, olmadı kart ile alırdım...
Metrodan indim
aktarma ile eve gideceğim
daha kırk dakika var
baktım dışarıda bir yağmur bir yağmur
kuşlarda nasipleniyor
hem de açlar
Hani mini mini birler sınıfına gittiğimiz o güzel günlerde tanışmıştık onunla, hepiniz bilirsiniz. Kim mi, Cin Ali canım şu meşhur ve de en önemli arkadaşımızdı o senelerde... Biz büyüdük adam olduk, liselere, üniversitelere gittik, o pinekleyip durdu senelerce birinci sınıfta. Hiçte sıkılmadı, gocunmadı ha birinci sınıfa gitmekten.
Tabi önemli bir görevi vardı, mini mini birlerin, okumalarına yazmalarına ve dahi sonrasında adam sınıfına girmelerine yardımcı olmak. Bir de Ayşe kızımız vardı, Ali’nin yakın arkadaşı. O da gelirdi zaman zaman mini mini birlerin yanına. Hani Cin Ali topu atardı ya, Ayşe’de tutardı. Bilemiyorum bazen elinden de kaçırdığı olur muydu, olmaz mıydı, orası meçhul işte... Ya Ayşe bırak da ara sıra başkası tutsun şu topu, derdik... O da bana ne bana ne, Ali topu hep bana atıyor, derdi...
Tamam burasını anladık Ali cin gibi çocuk onun içinde Cin Ali dediniz. İyi de Ayşe de o kadara saf değil ki o da cin gibi. Ona niye Cin Ayşe denmiyor? Yıllardır beynimi kemirir durur, bu düşünce, nasıl iş bu yahu kafayı yiyeceğim neredeyse...
Tarihin eski devirlerinde,Orta Asya'da,
Altay Dağları ile Tanrı Dağları arasında yaşarmışız.
Tarihin bilinen en eski kavimlerinden biz Türkler...
Adamlara binlerce kilometrelik Çin Seddi yaptırmışız;
Şimdi övünüp duruyorlar,
Dünyanın yedi harikasından biri diye...
''Malazgirt Zaferi kutlu olsun.''
Zaferlerin büyükleri, büyük kumandanlarındır
Yirmialtı ağustosta, Alparslan'a yadigârdır...
''15 Temmuz da alçaklara göğsünü siper edip şehit olan tüm kardeşlerimizin aziz hatırasına saygı ve göz yaşlarıyla.''
Söz konusu vatansa, gerisi teferruat
Çok da fazla bir şey istememiştik aslında
tek derdimiz
evimiz barkımız
bir de söylenecek şarkımız
azıcık da diğer insanlardan farkımız
olsa da yeterdi...
Çok katlı ve asansörsüz evlerde oturmak hele de yaşlılar için ne büyük derttir... Hem de çok serttir yaşananlar, hele de yaz aylarında, bir de erken doğmuş gençlerden isen, yaşın yolun yarısı, çarpı iki ise üç ise yandığının resmidir, hem de renkli resmi...
Bir de şu var, kendine çok iyi baktı ise bir yaşlı hanım ya da bey gençliğinde, ilerleyen yaşlarda da çok büyük sıkıntılar çekmiyor. Vücudu yıpratan en büyük etkenler en başka alkol, sigara bir de stresli yaşam...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!