Sayın saygıdeğer pek muhterem, canlarım ciğerlerim, ibibiklerim, ilhamlarım lütfen sayı ile kendinize gelin. Kendinize gelin derken, olur olmaz yerde de gelmeyin canım. Hem de öyle tek tek gelin bazen esin hanımlar ile birlikte geliyorsunuz olmuyor, onlar ayrı gelsin, siz ayrı gelin...
Araba kullanıyorum pat diye bir iki dizeyi aklıma düşüyorsunuz hemen, yapmayın, rica ediyorum, ben nasıl kenara çekip de arabayı sizi kağıda dökeyim mısralar, hele de o an da kalem kağıt da yoksa yanımda... Çok af buyurun tuvalete girmişim pat diye, küt diye bir iki mısrayı beynimin içinde dolandırıp duruyorsunuz. El insaf ben hacet yerinde nereden bulayım da sizi kayıt altına alayım? Tamam anladık öyle bir laf vardır, herkes de bilir ''Türkün aklı ya ....çarken ya da kaçarken.'' diye, ama ben o lafı hiç ciddiye almam...
Evdeyken işteyken yanımda kağıt kalem bolken gelin siz de gıkım çıkarsa namerdim. Hemen yazar çizerim. Ama olur olmaz yerde de geldiniz mi bayağı bozuluyorum diyeyim size... Pikniğe gitmişiz, hava güneşli pırıl pırıl, çiçekler mis gibi kokuyor, börtü böcek aşk ile güneşe, yeni doğan güne gülümsüyor, bekliyoruz sizleri hasret ile özlem ile aşk ile o zamanda gelmemezlik ediyorsunuz bazı bazı...
Kertenkele
Ahmet Zeytinci Nedir benim bu sıcaklardan çektiklerim; sade benim mi, herkesin çektikleri de aynı sayılır. Aslında her mevsimin kendine göre güzelliği olsa da yaz tabi ki kışa nazaran, birçoğumuz için daha sevimli bir mevsim. Sebze bol, meyve bol, sıcaktan korunmak daha kolay, soğuğa göre, ama sıcak havalarda da sinek, sivrisinek, hamamböceği, kertenkele ve bilumum haşarat da haliyle pek bir bol oluyor yaz aylarında...
Evimizin çevresi dağlık ve ağaçlık olduğu için kertenkele ve kertilenkeleler (Dişi kertenkele oluyor birazcık) az da olsa var. Her ne kadar sevmezsem de bu soğuk nevaleleri, çok da rahatsız etmezler beni uslu durdukları müddetçe, ama tabi çocuklar biraz farklı, gördüler mi Ayyyy! Uyyyyy! Vayyyy! Aha! da orda ünlemleri balkonda ya da bahçede isek havada uçuşuyor. Dönüyorum ''Oğlum, kızım o sizin beş yüz de bin de ve dahi belki yüz bin de bir ağırlığınız da, garip mazlum bir hayvanat, bir şey yapmaz korkmayın'' desem de, onları ikna etmek ve korkmamalarını sağlamak deveye hendek atlatmaktan, fillere maç yaptırmaktan daha zor. Velev ki kerten ya da kertilen kele kardeşler her neyse eve es kaza girmiş olsalar, benimkiler hemen başlıyor yaygaraya gecenin on birinde ''Babbaaaaa bizi babanneme götür hemen, ya da üç yıldızlı, iki yıldızlı, tek yıldızlı, hatta yıldızsızda olur bir otele götür'' Ya sabır çekiyorum derinden. Allah çektirmesin, bunlara da kertenkelelerin varlığını sakın çaktırmasın, yoksa yandığımın resmidir hem de en renklisinden...
Normali de var acılısı da değil mi? Ketçaptan bahsediyorum canım. Hele o makarnaya hele de patatese, sosisli sandviçlere döktünüz mü mmmmm, yeme de yanında yat adeta...
Ketçap ile patates adeta birbirine aşık iki sevgili gibidirler, kankadırlar... Başka başka neler yapılmaz ki ketçapla... Arkadaşlarınıza şaka yaparsınız üzerinize biraz ketçap döküp kan süsü verirsiniz, bir küçük bıçağı da yanına koyarsınız... Biraz ağır bir şaka olur belki ama, yok yok siz denemeyin yine de böyle bir şeyi sakın sakın ha!
Isra Otuzyedi
delebilir miyim hiç ben yeri...
Ulaşabilir miyim boyca dağlara
Şimdilerde çakmaklar ucuzlayıp da bollaşınca kibritlerin hükmü kalmadı gibi... Geçmişte neler yapılırdı, şimdilerde neler neler yapılır bir kibrit ile azıcık kurcalayalım bakalım. Yemeğinizi pişirir, sigaranızı yakarsınız tabi ki en başta, onlar bilinen şeyler bir kalem geçelim. İlginç bir şeyler varsa onları araştıralım yazalım...
Şairsiniz, yazarsınız ve o anda ilham beyler ile esin hanımlar da hemen yanı başınızda bekliyorlar. Ha geldi ha gelecekler. Bilirsiniz ki öyle haber de vermezler, çat kapı gelirler, ateş almaya gelir gibi, sonra da hemen kaçarlar. Her ne kadar biz ''Kaçmayın Allah'ın emri ile gidin desek de yine kaçarlar.'' Yanınızda kalem var ancak kağıt yok, bir kötü kibrit kutusu hepsi hepsi o... Alın kalemi elinize çiziktirin üstüne aklınıza gelen mısra ya da her ne ise edebiyat adına...
Çok fazla şişman bir insan olmasam da çok da zayıf sayılmam. Haliyle yaş ilerleyince sizin hararetli ve hareketli bir işiniz yoksa kilo vermekte hayli zorlanıyorsunuz. Hani derler ya kilo vermeye çalışan insanlar ''Su içsem yarıyor.'' ya da ''Ekmeği kestim simit boş simit yiyorum yine de kilo veremiyorum.'' Arkadaşım hadi su içmeyi geç ama simit yeyip de kilo vermeye imkân ve ihtimal yok çünkü simit ekmekten daha hafif olmasına rağmen, daha kalorili bir besindir bilmem anlatabildim mi?
Şimdiye kadar denemediğim kilo verme yöntemi kalmamıştır herhalde. Stresli ve gayet hareket kabiliyeti az olan bir işiniz varsa, oturarak çalışıyorsanız, sıkıntıdan durmadan boğaza yükleniyorsunuz eee sonra ne oluyor, bunlar size tabi ki yol su elektrik olarak dönmüyor da, kilo, kolesterol, şişmanlık, sinirlerinizin bozulması olarak geri dönüyor.
Yere düşmeden tutabilir misiniz
göz pınarlarımdan düşen göz yaşlarımı
yüreğimi kavrayıp da sımsıkı
elleriniz ile ovuştura bilir misiniz
size çok ihtiyacım var desem ey insanlar
beni kim anlar...
Gecenin gözlerine
Bakarak da yazsan bu şiirleri
Hayatın gündüz olsun,
Gündüzün güzellikleri,
İnsanın yüreğine dolsun...
Televizyonlarda yıllardır devam eden ''Kim Bir Milyon İster.'' adlı yarışmadan da esinlenerek, bizlerde formatı, içeriği farklı yeni ve değişik bir yarışma olan ''Kim Bir Milyon Psikopat Arasına Girmek İster.'' ile sizlerin huzurundayız... Sayın ve de pek muhterem, çok özel, hatta canımızdan çok da sevmediğimiz ama yine de değer verirken, versek mi vermesek mi diye çok kafa yorduğumuz, seyircilerimiz. Bilgi ve kültüre kesinlikle dayanmayan ve sizin manyaklıklarınızdan yola çıkarak yaptığımız ''Kim Bir Milyon Psikopat Arasına Girmek İster.'' adlı yarışma programına hoş geldiniz ya da gelmediniz, bu da yarışma sonunda belli olur... Bu yarışmada kesinlikle para ödülü olmayıp, bizlere psikopatlığını kanıtlayan yarışmacılarımıza yanaklarından ya da olmadı gıdılarından öpücük veriyoruz. O nedenle bunu bilin ve öyle katılın yarışmamıza, sonra yok kutumu açmadınız, yarı yarıya joker hakkımı kullandırtmadınız, uzmanına da soramadık gibi bahaneler ileri sürmeyiniz canlarım, ibibiklerim, hatta beynini yemişlerim ve dahi tahtası eksiklerim, çivisi çıkmışlarım... Eveeeeeeeeeet ilk yarışmacımızı alıyoruz sahneye...
- Zühtü Kafasıkırık hoş geldiniz.
- Hoş bulduk anadın mı
- Neyi anadım mı Zühtü Bey?
Kim Bu Demokles Kılıç Sallayıp da Duruyor Tepemizde
Ya arkadaş, ben bu kadar saf mıyım? Siz de tutmuş benim ile dalga geçiyorsunuz. Tepende Demoklesin Kılıcı sallanıyor diye... Kim bu Demokles ben tanır mıyım? Ben tanımıyorsam, kim tanıyor bana da tanıştırsın da bilelim. Hem bu devirde kılıçta neymiş? Bu da eski zaman şövalyelerinden galiba, Don Kişot gibi kafayı sıyırmış da yirmibirinci yüzyılda kılıçla mı geziyor...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!